Bak, Anlamalısın ki, biz... birbirimize aşıktık. Bir bebek yapmaya çalışıyorduk. | Open Subtitles | عليك أن تفهمي أننا كنا مغرمين ببعضنا وكنا نحاول الإنجاب معاً |
Neye karar verirsen Anlamalısın ki benim için her zaman özel olacaksın. | Open Subtitles | أيا كان ماتقررينه, عليك أن تفهمي أنك ستكونين دائماً مميزة بالنسبة لي |
Size sadece yardım etmeye çalıştığımı anlamalısınız, Matmazel. | Open Subtitles | يجب أن تفهمي يا آنسة أني كنت أحاول مساعدتكِ فحسب |
Neler yaşadığını anlıyorum. Lütfen anla ki onun iyiliği için buradayım. | Open Subtitles | أنا أعي ما تمرّين به والرجاء أن تفهمي بأني هنا لمصلحته |
Fakat anlamaya çalış, senin mutlu olmanı istiyorum, benim gibi harap olmanı istemiyorum. | Open Subtitles | ولكن يجب أن تفهمي بأني أريدك أن تكوني سعيدة وألا تفسدي حياتك كما أفسدتها أنا |
Ama anlamak zorundasın. Tek isteğim on beş bin dolar değil. | Open Subtitles | ولكن يجب أن تفهمي 15 ألف هي ليس كل ما اريده |
Anna, dışarıda beni bekleyenler olduğunu bilmelisin. | Open Subtitles | آنا، يجب أن تفهمي هناك أناس في الخارج ينتظرونني |
- Franny, bu ülkede erkek olmanın ne demek olduğunu anlamak zorundasın. | Open Subtitles | عليك أن تفهمي ما يعنيه أن يكون المرء رجلاً بهذه البلاد |
Bir babanın neler yapmak isteyeceğini anlayabilirsiniz mutlaka. | Open Subtitles | حسناً، بإمكانكِ أن تفهمي بالتأكيد كيف يمكن لأب أن يُرد ذلك. |
Öncelikle benim çok özel bir çöp torbası olduğumu anlaman gerekiyor.. | Open Subtitles | أولاً يجب أن تفهمي ...بأني نوع فريد جداً من حقيبة تافهه |
Hangi konuda olursa olsun önemli devlet meselelerinde kişisel menfaatinden ve hatta bazen de dostluktan fedakarlık etmen gerekir bunu Anlamalısın. | Open Subtitles | أود منكِ أن تفهمي بأنه لأجل أمور تهم الدولة، لشؤون عامة عليك أن تضحي أحيانًا بالمصلحة الفردية |
Anlamalısın, Alina. Bu araştırma benim işim değil. | Open Subtitles | يجب أن تفهمي يا ألينا أنا لا أعمل في مجال التحقيقات |
- Şunu Anlamalısın ki... tüm bunlar karanlığın ve kargaşanın hüküm sürdüğü zamanlarda geçiyor.. Ülkeler arasında çok büyük anlaşmazlıklar varmış. | Open Subtitles | واصلي.. هيا يجب أن تفهمي كانت تلك أوقات سوداء مربكة |
Anlamalısın. Hâlâ iyi olabilirim. | Open Subtitles | عليكِ أن تفهمي ذلك مازال بإمكاني أن أكون طيباً |
Sen de hamileliğinin gerçeklerini Anlamalısın. Sakin ol. | Open Subtitles | لكن عليكِ أن تفهمي أن لحملكِ مطلبات رويدكِ قليلاً |
Fakat bir şeyi anlamalısınız, Bayan O'Hara. | Open Subtitles | و لكن كما تَرَيْن يجب أن تفهمي يا سيدة أوهارا |
anlamalısınız. Ben cerrahi interniyim. | Open Subtitles | عليكِ أن تفهمي أنا جرّاحة مستجدة , لذا ليس لديّ وقت لنفسي |
Kulağa basit geldiğini biliyorum ama anlamalısınız. | Open Subtitles | .. والذي أعرف أنه سبب يبدو تافهاً ولكن عليكِ أن تفهمي |
Senin ya da benim için değil, bebek için, lütfen, anla. | Open Subtitles | ليست لي أو لك ، إنها للطفل ، أرجو أن تفهمي |
Şimdiye kadar hiçbir şeyi anlamaya çalışmasan da en azından bunu anlamaya çalış. | Open Subtitles | أمي، إذا حاولتِ أن تفهمي أي شيء حاولي أن تفهمي هذا الأمر |
Büyük panik faktörünü anlamak zorundasın. | Open Subtitles | يجب أن تفهمي أن عامل الهلع الرئيسي هو الذي سيطر هناك |