"أن يسمع" - Traduction Arabe en Turc

    • duymalı
        
    • duymasını
        
    • duyabiliyor
        
    • duyması
        
    • duyabilir
        
    • duymayı
        
    • şeyler duymak
        
    Kamelot'a gidiyoruz. Kral Artur bunu hemen duymalı. Şimdi flamamı getir. Open Subtitles إننا ذاهبون الى "كاميلوت" الملك "آرثر" يجب أن يسمع ذلك، احضر هذا الرمح
    Bunu babam duymalı. Open Subtitles يجب أن يسمع أبي هذا.
    Babanın yakın arkadaşları ile dolu bir kulübe. Sanki bütün bunları duymasını istiyorsun. Open Subtitles نادي حيث أصحابه هم رجال والدك يبدو كأنك تريدين منه أن يسمع عنك
    Peki nasıl oluyorda onları duyabiliyor ama göremiyor? Open Subtitles لذا كيف يستطيع أن يسمع الأشباح لكنه لا يستطيع مشاهدتها؟
    Birkaç şey duyması gereken biri varsa, o da Whipper. Onu nerede bulabileceğimi biliyor musun? Open Subtitles الشخص الوحيد الذي يحتاج أن يسمع أشياء قليلة هي ويبر
    Yaptığın her şeyi görüp, duyabilir. Open Subtitles مـزروعـة في عيـنك اليُمني. يستطيع أن يسمع ويــري كل ماتفعـلة.
    Aslında, Bob Dole sadece, Bob Dole'un Bob Dole hakkında konuştuğunu duymayı seviyor. Open Subtitles بوب دول يحب أن يسمع بوب دول يتحدث عن بوب دول بوب دول
    Ama insan yaşlandıkça kötü şeyler duymak istemiyor artık. Open Subtitles لكن يشيخ المرء ولايريد أن يسمع الأشياء السيئة
    Bunu senden duymalı. Open Subtitles عليه أن يسمع الحقيقة منك
    Bunu senden duymalı. Open Subtitles عليه أن يسمع الحقيقة منك
    Sizden duymalı. Open Subtitles يجب أن يسمع الحقيقة منك.
    Neal her şeyi ondan duymalı. Open Subtitles يجب أن يسمع (نيل) عن كل شيء منه.
    Sesli konuş. Pişmanlığını herkesin duymasını istiyorum. Open Subtitles تحدث بصوت عالى,أريد أن يسمع الجميع بمدى أسفك
    Hiç kimsenin söylediklerini... ya da ona söylenenleri duymasını istemezdi. Open Subtitles لم يرد أن يسمع أحداً ما يقوله أو يستمع أحداً لما يقال له
    Bu şey gece 02:00 de durana kadar birilerinin telsiz yayınını duymasını ümit ederek beklemek istemiyorum. Open Subtitles أنا لا أريد الجلوس إنتظارا و أملا أن يسمع شخص ما الإرسال عندما يتوقف هذا الشئ عن العمل قبل الصباح
    Kulağına tutup konuşuyorsun ve uzaklarda, aynı alete sahip biri dediğini duyabiliyor. Open Subtitles إنّك تضعه قرب أذنك، وتتحدث إليه، وأحدهم في مكان بعيد مع نفس الشي يمكنه أن يسمع كلامك.
    - Gayet iyi duyabiliyor. Bakın bela istemiyoruz. Open Subtitles يمكنه أن يسمع جيداً لا نريد مشاكل
    Kıçımı ye. Dud insanların düşüncelerini duyabiliyor. Open Subtitles دتس يمكنة أن يسمع أفكار الناس.
    O zamana kadar, Kimsenin bu aptal evlilik hakkında birşey duyması gerekmiyor. Open Subtitles وحتى ذلك الحين, لا يجب أن يسمع أى شخص عن هذه الزيجة الغبية
    Her gece söylüyorum, ama işte, senden duyması gerek. Open Subtitles أعلم. أخبره كل ليلة لكن عليه أن يسمع ذلك منك.
    herkes, her şey sesimizi duyabilir, nerede olduğumuzu öğrenip kapımıza dayanabilir. Open Subtitles و أي شيء يمكنه أن يسمع ندائك ذلك ويكتشف أين تعيش ويأتي طارقاً للأبواب .سواء بشكل ودي أو غير ذلك
    Ve bu babam onlardan duyabilir, her an. Open Subtitles و هذا يعني أن بإمكانه أن يسمع بالخبر من أي شخص ، في أي وقت
    Çünkü, sevdiğinden gerçekleri duymayı hakediyor. Open Subtitles لأنه يستحق أن يسمع الحقيقة من الشخص الذي يحبه
    Oğlunu kaybetti ve hayatın cilveleri hakkında bir şeyler duymak istemiyor. Open Subtitles لقد فقد ابنه، ولايوّد أن يسمع أيّ شئ يتعلق بخصوص الأحداث المأساوية

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus