"أوقات عصيبة" - Traduction Arabe en Turc

• Zor zamanlar
• Umutsuz zamanlar
• zor zamanlardı
• zor zamanlarda
• Zor zamanlardayız
• stresli zamanlardır

Sanki Zor zamanlar geçiriyormuşsunuz ve konuşacak birini arıyor gibisiniz.
كأنك تعاني من أوقات عصيبة و تحتاج لشخص لتتحدث معه

Zor zamanlar geçiriyor ve ben geçmişte ona yardım ettiğinizi biliyorum.
إنه يعاني من أوقات عصيبة وانا أعرف أنكِ ساعدته في الماضي.

Çevresindeki çoğu şeyi kontrol etmeye başladığından beri, ...diğerlerinin neden yapamadığını anlamaya çalışarak çok Zor zamanlar geçiriyor.
مُنذُ أن كان مُتحِّكماً بعدة أشياء في بيئته.. كانت لديه أوقات عصيبة لأن غيره لا يستطيع

Umutsuz zamanlar, umutsuz önlemler...
أوقات عصيبة تستدعي اجراءات عصيبة

Gerçi daha zor zamanlardı ama.."uğurlar olsun" diyelim.
كانت تلك أوقات عصيبة لكن.. بارك لها الربّ، أليس كذلك؟

Ama zor zamanlarda zorlu hayallere ihtiyacımız vardır.
عندما تمر بنا أوقات عصيبة ولدينا أحلام صعبة المنال

Zor zamanlardayız.
إن هذه أوقات عصيبة

Bak, annem çıktığın her kıza Zor zamanlar yaşatacak.
إسمع أمي دائماً تعطي أي فتاة ترافقها أوقات عصيبة

Geçmişte Zor zamanlar geçirdiğimizi hepiniz biliyorsunuz.
كما تعرفون جميعكم ، كانت لدينا أوقات عصيبة فيما مضى

Zor zamanlar bizi bekliyor ve kendinden çok halkını düşünen bir Bren'in'e ihtiyacımız var.
سنواجه أوقات عصيبة ونحن في حاجة إلى قائد يهتم لأمرنا أكثر من أمره

Zor zamanlar geçirdiniz. Herkes öyle gerçi.
أنها أوقات عصيبة بالنسبة لكم يا رفاق وبالنسبة للجميع

Üniversiteden sonra Zor zamanlar yaşadım. Okuldan atıldıktan sonra.
عانيت من أوقات عصيبة بعد الجامعة، بعد أن طُردت

Savaştan dönen askerler için Zor zamanlar bunlar.
هذه أوقات عصيبة للجنود المتمرسين

Britanya gençliği için Zor zamanlar.
أوقات عصيبة بالنسبة للشاب الأنجليزي

Umutsuz zamanlar diyelim o halde.
إنها أوقات عصيبة حسبما أفترض

Umutsuz zamanlar bunlar.
إنَّها أوقات عصيبة.

1950'ler ve 60'ların başları biz olgun kadınlar için zor zamanlardı.
عام 1950 وفي أوائل الستينات أوقات عصيبة لنا جميعاً من الفتيات الناضجة

Bunu doğruya ulaşmak için kullanıyorlar, ve deneyimli politikacıların hergün yaptığı şeyleri yapıyorlar; zor insanlarla zor görüşmeler yapıyorlar, bazen çok zor zamanlarda.
إنهم يستعملونها للحصول على الحقيقية، ويقومون بما تفعله القيادات الرشيدة يوميا; لديها محادثات عسيرة مع أشخاص صعبة المراس، أحيانا في أوقات عصيبة.

Ama Zor zamanlardayız.
لكن هذه أوقات عصيبة

Hortumlar insanların rastlantısal fiziksel olaylara abartılı anlamlar yüklemelerine sebep olan stresli zamanlardır.
... الأعاصير تميل إلى أن تكون أوقات عصيبة لذا الناس ينسبون معانٍ عالية لأحداث فيزيائية تحدث مصادفـة