| -Asla zamanında varamayacağız oraya. -Ben Hood'un arkasından gideyim izin ver. -Yaptığın herşeyi yok edecek | Open Subtitles | دعْني أَذْهبُ خلف القلنسوةَ هو سَيُحطّمُ كُلّ شيءَ كل ما صنعته صقور الجو من مجد |
| Bir sonraki, muşta çılgınlığına gidiyorum. | Open Subtitles | قادم، أَذْهبُ إلى هونك كونك لبطولةِ غضبِ القبضةَ. |
| Bebeğim, hiçbir yere gitmiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | عزيزتي ، انا لن أَذْهبُ لأي مكان، حسنا ؟ |
| Yardım edebilirim. Lütfen ona gitmeme izin ver. | Open Subtitles | يُمْكِنُ أَنْ أساعدك من فضلك اتركني أَذْهبُ إليه |
| Ben gidip kendime kahve alacağım. | Open Subtitles | اجل أنا قَدْ أَذْهبُ لاحصل لنفسي علي بَعْض القهوةِ. |
| Çünkü ne zaman Mobile Koyu'na Gitsem kocaman bir traktörün arkasına takılıp kalıyorum. | Open Subtitles | لأني كُلَّ مَرَّةٍ أَذْهبُ إلى يورك أَعلق وراء جرّار ضخم أَو قطيع الأبقارِ أَو شيء ما |
| Kekimi alıp eve gideyim. | Open Subtitles | أَنا فَقَطْ أَذْهبُ لأَخْذ كعكتِي ويَذْهبُ إلى البيت. |
| Bırakın gideyim. gitmeme izin vermelisiniz. | Open Subtitles | دعْني أَذْهبُ أنت يَجِبُ أَنْ تَتْركَني أَذْهبُ |
| Bir daha hayatımı kurtarmayı planladığında, ....önceden söyle de bakkala gideyim. | Open Subtitles | أخبرْني قَبْلَ أَنْ أَذْهبُ إلى المخزنِ. بقي أن نكتشف أين يخبؤون أسلحتَهم. |
| Biliyorsun, haftada bir Bayan Laura'ya gidiyorum. | Open Subtitles | و كما تعلمين، أَذْهبُ إلى الآنسةِ لورا مرة كل إسبوع. |
| Uyuyamıyorum ve bu yüzden onları aramaya otobana gidiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ نَوْم، ولذا أَذْهبُ بَحْث عنهم على الطريق السريعِ. |
| Neyse, ben kuru temizlemeciye gidiyorum. | Open Subtitles | على أية حال، أَذْهبُ إلى المنظفين الجافِ. |
| Sahil dışında seninle hiç bir yere gitmiyorum. | Open Subtitles | لا أَذْهبُ إلى أيّ مكان مَعك ماعدا ظهرِ إلى الشاطئِ. |
| Ben bir yere gitmiyorum, ama bunun onu durduracağını sanmam. | Open Subtitles | أنا لا أَذْهبُ ليس في أي مكان، لكن أنا لا أعتقد الذي سَيَمْنعُه من إطلاق النار. |
| Ama, bana inansaydın bile gitmeme izin vermeyecektin. | Open Subtitles | لَكنَّك لن تَتْركَني أَذْهبُ حتى إذا صدقتنى |
| gidip kahve alayım. | Open Subtitles | الذي لا أَذْهبُ أَحْصلَ علينا بَعْض القهوةِ. |
| Ayrıca nereye Gitsem bu kızın fotoğrafını görüyorum. | Open Subtitles | وفي كل مكان أَذْهبُ أَرى صورَ البنت |
| Bundan yaklaşık üç ay önce, gittiğim o barda biriyle tanıştım. | Open Subtitles | قبل حوالي ثلاثة شهورِ، إجتمعتُ رجل في هذه الحانةِ التي أَذْهبُ إليه. |
| Hayır! gidip onunla yüz yüze görüşürsem benden kaçamaz. O lokantaya gideceğim. | Open Subtitles | هي لا تَستطيعُ تَفاديي إذا أَذْهبُ إلى ذلك المطعمِ. |
| Yani yarın maça gitmek için babama yalvarayım. | Open Subtitles | أنت تَقترحُ بأنّني أَذْهبُ زَحْف الظهرِ إلى الأَبِّ، |
| Moralim bozuldu mu ona giderim Yüreği mangal gibidir, bilirim | Open Subtitles | وعندما اشعر بالكآبة هو الوحيد أَذْهبُ إليه لأن قلبه كبير |
| Havaalanına gitmeden herkese hoşçakal demek istiyorum. | Open Subtitles | أُريدُ ان اودع الجميع قَبْلَ أَنْ أَذْهبُ إلى المطارِ. |
| Cubs maçına gider, içerim. | Open Subtitles | أنا أَذْهبُ إلى اللعبةِ وشرابِ الأشبالَ. |
| Bunun delilik olduğunu düşünebilirsin, bence bu tamamen delilik ama Maine'e gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّك سَتَعتقدُ هذا جنونُ. بالتأكيد أعْمَلُ. أنا يَجِبُ أَنْ أَذْهبُ إلى مايني. |
| Sonra külotumu da uyumlu olsun diye değiştirdim. Hastaneye gidebilirim diye. | Open Subtitles | أنا كان لا بُدَّ أنْ أُغيّرَ كلسونَي لمُجَاراة، في حالة أَذْهبُ إلى المستشفى. |
| Elimden geldiğince çabuk olmaya çalışıyorum, Bırak da işimi yapayım! | Open Subtitles | أَذْهبُ سريع ك أنا يُمْكِنُ أَنْ، يَتْركُني لذا أعْمَلُ هذا! |