Bu işin arkasında başka insanlar var eğer onu öldürürsek peşimizi bırakmazlar. | Open Subtitles | هُنالك أُناسٌ آخرون ضالعون في الأمر، و إذا مات، سوف يسعون خلفنا. |
Duygusal yönüne gelince; ailelerine kısa notlar ile birlikte Yeni yıl kartı gibi posta kartı gönderen insanlar var. | TED | وفي الجانب الحسي ، هناك أُناسٌ قاموا بإرسال بطاقاتٍ بريدية وبطاقات عيد الميلاد إلى أهاليهم مع القليل من الرسائل فيها. |
Hem bazı insanlar orada beslendiğimi duyarsa bundan yararlanmak isteyebilirler bu da herkes için çok kötü sonuçlanır. | Open Subtitles | بالإضافةِ إلى، إن علم أُناسٌ مُحدّدون أنّي كنت أتغذّى هُناك، لربّما ينتهزون تلك الفرصة وسيعم الضرر على الجميع. |
Patronlarım demeyi umduğum insanların önünde beni perişan ettin ama. | Open Subtitles | لقد صفعتني بقسوة أمــام أُناسٌ كنتُ آمل أن أدعوهم رفقائي |
Hapishanelerde içinde bulundukları durumu düşünmek istemeyen bir esirmiş gibi insanların olduğunu söyledi. Çünkü bu çok acı vericiydi. | TED | وقال أن هنالك في السجن أُناسٌ مثل العبيد، لا يحبون التفكير في أحوالهم، لأنها شديدة الألم. |
Ölü insanlar dolaşıyor. Televizyon yayını yok. | Open Subtitles | أُناسٌ ميتون يمشون في الخارج، ولا كهرباء |
Cadılar falan yok, sadece benim gibi zavallı insanlar, avlanan ve taciz edilen, işkence edilen ve katledilen, bunun da tek bir sebebi var, sizden olmamaları! | Open Subtitles | ليس هنالك ساحرات فقط أُناسٌ فقراء مثلي مطاردون ومغلوبون |
Orada büyük çoğunlukla doğru şeyi yapmak isteyen iyi insanlar, iyi komşularım var. | Open Subtitles | بشكلٍ عام، هؤلاء أُناسٌ محترمين، جيرةٌ صالحة تريد فعل الصواب فحسب. |
İngilizce bilmeyen insanlar da var. | Open Subtitles | ♬ دائماً نظل معاً ♬ لأنه سيكون هناك أُناسٌ لا يعرفون اللغة الإنجليزية |
Örneğin, eski bir arabanın içine ve motor bölümünün birçok bileşenine bakan insanlar var. Eğer çıkmazda iseler ve anlamak istiyorlarsa, yüzeyi uygulamaya göstererek bilgi edinebilirler. | TED | لدينا أُناسٌ ، على سبيل المثال ، التقطوا صوراً لمكونات محرك سيارةٍ قديمة وربطوها بمكوناتٍ مختلفة من المحرك ، لذا فإذا علقت وتريد مزيداً من المعلومات ، بإمكانك توجيه الشاشة والحصول على المعلومات. |
Ölü gibi görünen insanlar? | Open Subtitles | -أسمع, هل ترى أشياءٌ غريّبة؟ مثل أُناسٌ أموات؟ |
Bu insanlar iyi ve düzgün insanlar. | Open Subtitles | الآن, هؤلاء أُناسٌ طيبون ومؤدبون. |
Herkül ve Medusa iyi insanlar ve oyunlarının bir parçası olmayı hak etmiyorlar. | Open Subtitles | (هرقلُ) و (ميدوسا) أُناسٌ طيّبون و لا يستحقّون أنْ يكونوا جزءاً من ألاعيبكِ |
Senin yüzünden masum insanlar öldü. | Open Subtitles | أُناسٌ أبرياء لقوا حتفهم بسببك. |
Tom'un çalıştığı insanlar çok tedbirliler. | Open Subtitles | . من يعمل معهم " توم " أُناسٌ حذرين للغاية |
Örneğin, normal insanların işlediği şiddetli suçları görür. Sizin gibi insanların. | Open Subtitles | ترى جرائمَ العُنفِ التي يتورّط بها أُناسٌ عاديّون، |
Örneğin, normal insanların işlediği şiddetli suçları görür. | Open Subtitles | ترى جرائمَ العُنفِ التي يتورّط بها أُناسٌ عاديّون، |
Örneğin, normal insanların işlediği şiddetli suçları görür. | Open Subtitles | ترى جرائمَ العُنفِ التي يتورّط بها أُناسٌ عاديّون، |
Örneğin, normal insanların işlediği şiddetli suçları görür. | Open Subtitles | ترى جرائمَ العُنفِ التي يتورّط بها أُناسٌ عاديّون، |
Örneğin, normal insanların işlediği şiddetli suçları görür. | Open Subtitles | ترى جرائمَ العُنفِ التي يتورّط بها أُناسٌ عاديّون، |
Örneğin, normal insanların işlediği şiddetli suçları görür. | Open Subtitles | ترى جرائمَ العُنفِ التي يتورّط بها أُناسٌ عاديّون، |