Herodot'a göre, İskender, Kral Oksyartes'i yendi ve sonradan kralın kızı Roksan'la evlendi." | Open Subtitles | طبقا لهيرودوت ، هزم الملك أوكسيراتس أحب إبنته روكسان , تزوجها فيما بعد |
Şans eseri bir yerlerde saklanan kızı Catherine, her şeyi duymuş ve görmüş. | Open Subtitles | لحسن الحظ إبنته كاثرين التي كانت تختبيء .. سمعت و رأت كل شيء. |
12 yıl önce üzerinden geçip kızını öldürdüğünü gören kişi. | Open Subtitles | انه الرجل الذى رآك تصدم إبنته وتقتلها منذ 12 عاماً |
Artık onunla sevişmediği için kızını öldüren adamı mı? Bunu bilmiyordun ki. | Open Subtitles | رجل قام بقتل إبنته لأنها لا تريد ممارسة علاقة معه بعد الآن |
Yani bir baba kızının evlendiğini görmek ister, o kadar. | Open Subtitles | أي أب يريد أن يرى إبنته أمامه, هذا كل شئ |
Ona sadece kızının öldüğünü söyledim ve o kara tahtayı karalıyor. | Open Subtitles | أخبرته للتو أنّ إبنته قد ماتت، وهو يخربش على السبورة. د. |
Herif içki ve kendine acıma havuzunda yüzerken kendini rahatlatmak için kızına döner. | Open Subtitles | رجل غارق فى الخمر ، حالته يُرثى لها تحول إلى إبنته ليجد الراحة |
Drew Pigeon'ın evine git, kızıyla konuş. Katie dün gece onlarlaydı. | Open Subtitles | اقصد منزل درو وتكلم مع إبنته وصديقتها كاتي كانت معهما البارحة |
Doğru olması için hep dua ettim, onun kızı olmak istemiyordum. | Open Subtitles | صلّيت بأن يكون ذلك صحيحاً لم يكن يريد أن أكون إبنته |
...kızı ona kalacak bir yer verir mi görmeye gitti. | Open Subtitles | لقد ذهب ليرى إن كانت إبنته ستعطيه مكان ليبقى فيه |
Burada, bir şatoda dul bir adam ve küçük kızı Külkedisi yaşarmış. | Open Subtitles | هنا فى قصر مهيب عاش نبيل أرمل مع إبنته الصغيره، سيندريلا |
Merhaba! Ben kızı Megan'ım. Bu sabah tanışmıştık. | Open Subtitles | أهلاً، هذه إبنته ميجين قابلتكِ فى الصباح تتذكر؟ |
- Hayır. Tabii ki aramaz. kızı uzun süredir ondan haber alamamış. | Open Subtitles | كلا بالطبع، كل ما في الأمر ... أن إبنته لم تسمع منه |
Bir kaç sene önce kızı öldürüldü ve onun yaptığından şüphelenildi. | Open Subtitles | إبنته قُتِلَت قبل عدة سنوات ثم أصبح متورطا |
Ona kızını okula bıraktığımı söyleyeceğim ama tabi okula geç kaldırdığımdan bahsetmeyeceğim. | Open Subtitles | مالذي سيقوله والدها حينما يعلم بأننا قمنا بإيصال إبنته للمدرسه حتى لاتتأخر |
Özel dedektifin telefonunu ve çektiği resimleri almak için kızını bara yolladı. | Open Subtitles | إذن أرسل إبنته إلى الحانة للحصول على الهاتف والصور من المحقق الخاص |
Adam kızını seviyor, kızın gönlü sende. Buna saygı gösterecektir. | Open Subtitles | إنّه يحب إبنته وهي تحبّك، لا بد أنّه سيحترم ذلك. |
Buradaki hangi ebeveyn, bir cinayet soruşturmasında oğlunun veya kızının nerede olduğuna dair soruya yalan cevap vermez? | TED | من من الآباء الحاضرين معنا اليوم قد لا يكذب عندما يتعلق الأمر بأين كان إبنه أو إبنته في تحقيق متعلق بجريمة قتل؟ |
Bir adam kızının gece çok korktuğunu ve onun için bir şarkı yazıp yazamayacağımı merak ettiğini söyledi. | TED | قال أحدهم أن إبنته خافت أثناء الليل وهل بإمكاني أن أكتب أغنية لها, أي إبنته. |
Bunun güzel yanı adam kızının odasına girip bu şarkıyı kızına gerçekten söyledi. | TED | شكرا. فكان الشيء اللطيف أنه كان مارا جوار غرفة إبنته في وقت ما, وكانت في الواقع تغني لنفسا تلك الأغنية. |
Zavallı bir adam, kızıyla vakit geçirmek için onu gözetim altına koyar. | Open Subtitles | رجُل مُثير للشقفة يضع إبنته تحت الإحتجاز لكى يقضى معها بعض الوقت |
- Bu köşkün parasını neden ödüyor o halde? - Çünkü ben onun kızıyım. | Open Subtitles | إذاً لماذا يدفع إيجار المزرعه التى تعيشين بها لأنى إبنته |
Bu da kızın olmalı. Yaşayacak uzun bir ömrü var. | Open Subtitles | من المؤكد أن هذه إبنته في إنتظارها حياةٌ طويلة لتحياها |
Kolejdeki çocuğunu ziyaret etmek istedi ama planlanmış bir çekimimiz vardı. | Open Subtitles | أراد زيارة إبنته في الكلية، لكن كان لدينا تصوير مُبرمج |
Birinin, kızından Nicky gibi bahsettiğini hiç duymamıştım. | Open Subtitles | .لم أسمع أب يتكلم عن إبنته مثلما يفعل نيكي |
Onun için çalışmıyordu. Onun kızıydı. | Open Subtitles | هي لم تكن فقط تعمل له أيضاً هي إبنته |