Ama oğlu daha değerli şeylerle ilgileniyormuş. - Tablolar, sanat eserleri. | Open Subtitles | بإستثناء أن إبنه تعامل بأشياء أعلى، لوحات فنية، و قطع أثرية. |
Kral'ın piçi ki kendisi beni, boğulan oğlu kadar çok seviyor. | Open Subtitles | ، الإبن الغير شرعي للملك الذي يحبّه بقدر إبنه الذي غرق |
Bay Yang oğlunu görmek için Seul'e gittiğinde onu yolda görmüş. | Open Subtitles | سيد يانج ذهب الى سيول لرؤية إبنه ولقد رآها في الشارع |
Sonuçta Tanrı her gün bir kadına kendi oğlunu bahşetmiyor. | Open Subtitles | لايحصل كل يوم بأن الآله يمنح امرأة لكي تلد إبنه |
Ama oğlunun nahoş bulduğu şey de tam bu cömertlik. | Open Subtitles | و لكن هذا هو الكرم الكبير الذي يعترض إبنه عليه |
O polise ve ölü oğluna, bu bayat sigaralara daha fazla dayanamayacığımı söyleyin. | Open Subtitles | أخبر الشرطى و إبنه الميت اننى لن أحتمل لفافات تبغ مخزنة منذ فترة |
Vera Rosenberg dul ve ABD'de yaşayan 30 yaşında bir kızı var. | Open Subtitles | فيرا روزنبرج أرملة لديها إبنه عمرها 30 عاما تعيش في الولايات المتحدة |
Baronun sıradan bir doktorun oğluyla ilgilenmesi için onay vermesine şaşırdım. | Open Subtitles | أنا متفاجئة أن البارون وافق على طبيبة من العبيد لتعالج إبنه |
Hatta 5 yaşındaki oğlu bile yılanlar konusunda usta olmak zorunda. | Open Subtitles | حتى على إبنه ذو الخمس سنوات أن يكون خبيرا ً بالافاعي. |
Bozuk ağzıyla babayla oğlu birbirine düşman etmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | كان يحاول أن يجعل الأب و إبنه أعداء بسبب كلامه الغبي |
O, benim onun oğlu olduğumdan bile emin mi ki? | Open Subtitles | هل كان الرجل العجوز متأكداً حقاً أني إبنه ؟ |
Kendi oğlunu kontrol edemiyor gibi hissediyordu ve edemiyordu da. | Open Subtitles | شعر و كأنه لا يستطيع السيطرة علي إبنه ولم يستطع |
Audrey'nin ölümü ve 25 yıl sonra oğlunu Mary Ann Beck ile görmesi. | Open Subtitles | وفاة أودري و بعدها بـ 25 عام رؤية إبنه مع ماري آن بيك |
Mahmut oğlunu kaptı, ben başkasını kaptım. | TED | مسك محمود إبنه للخلف ومسك شخصا آخر للخلف. |
oğlunun elini tutmuş ona bakmış ve son nefesiyle ona demişki: | Open Subtitles | لقد أمسك بيد إبنه ونظر إلى عينيه وقال له بأنفاسه المحتضره |
Eminim ki kral oğlunun sokak kedileriyle boğuştuğunu öğrenirse pek mutlu olmayacaktır. | Open Subtitles | أعتقد أن الملك لن يكون سعيداً بمعرفة أن إبنه يصارع قطط الزقاق |
Sayın yargıç, oğlunun söylediği şey iş projesi için değildi, bir ilham kaynağıydı. | Open Subtitles | إبنه حضرتك , إقتباس جوش لم يكن منتجا للعمل .حضرتك , كان إلهاما |
Kendini yeterince iyi anlattı. oğluna göz kulak olmam gerekiyor. | Open Subtitles | قال وجهة نظره بكل وضوح انا يجب ان أرعى إبنه |
Bayan Armstrong'dan daha genç bir kızı daha yok muydu? | Open Subtitles | ألم يكن لها إبنه ثانيه أصغر من مسز أرمسترونج |
Kahraman polis, bugün oğluyla beraber hak ettiği tatile çıktı. | Open Subtitles | الشرطى البطل ريتشارد سانتورو أخذ أجازة مستحقة من عمل الشرطة اليوم مع إبنه |
Tatlım, benim kızım yok ama olsaydı sana benzemesini isterdim. | Open Subtitles | يا عزيزتى لم يسبق لى أن كان لى إبنه لكن لو كان لى لتمنيت أن تكونى أنت |
Barış için uğraşan bir adam neden çocuğunu katil yapmak ister? | Open Subtitles | و الآن, كيف لرجل يسعى للسلام, أن يحول إبنه إلى سفاح؟ |
Ama ben oğluyum ve annemle evleniyor. | Open Subtitles | لا لم يطلب ولكننى إبنه وهو سيتزوج أمي .. |
Kasap'ın bir çocuğu var. | Open Subtitles | إنه هرم لايبدو أنه مؤذي لكن إبنه يمكنه الإنتظار |
15 yaşında Güney Avustralya'da annesiyle yaşayan bir kız kardeşim var. | Open Subtitles | لدي إبنه عمرها 15 عاما تعيش معا والدتها في جنوب إستراليا |
çocuğunun başkanlık fitnes testiyle ilgili sızlanan mankafalı bir baba sadece. | Open Subtitles | أحد الأباء الحمقى يتذمر حول نتيجة إبنه في إختبار اللياقة البدنية. |
- Basın her fırsatta baba ile oğul hikayelerini değerlendirmek ister. | Open Subtitles | الصحافة ستحاول تكوين قصة الأب و إبنه كلما أتيحة لها الفرصة |
Bir babanın oğlundan uzun yaşamasının harika bir trajedi olduğu söylerler. | Open Subtitles | يقولون أن أسوء مصيبة هي عندما يعيش الأب أطول من إبنه |
Ya kızını, ablasını ya da annesini kaybeden yüzlerce insana ne diyeyim? | Open Subtitles | ومئات أفراد العائلات الذين فقدوا إبنه أو أختاً أو أماً؟ -ماذا أخبرهم؟ |