"إخبارهم" - Traduction Arabe en Turc

• söylemek
• söyler
• anlatmaya
• söylemelisin
• söylemeyi
• söyleyemem
• söylemem
• söyleyebilir
• söyleyebilirsin
• söylememi
• anlatmalıyız
• söylemeliyiz
• anlatmak
• söylersin
• anlatırsın

Ve onlara artık burada ne yapıyorlarsa bir son vermeleri söylemek zorundayız.
وعلينا إخبارهم بأن يتوقفوا عن القيام بأي كان ما الذي يفعلونه هنا.

Komşular yüksek sesle müzik çaldıklarında, sesini kısmalarını söylemek çok kolay.
عندما يستمعون إلى موسيقى عالية الصوت, فمن السهل إخبارهم بأن يخفضوه.

Laura ve Brian'ın ailelerine iyi olduğumuzu söyler misin?
هل بإمكانكما الاتصال بأهل لورا و بريان و إخبارهم أنهما بخير؟

Yeni, heyecan verici neler varsa onlara anlatmaya can atıyorum, paylaşmaya sabırsızlanıyorum.
ولا يسعني الانتظارلإخبارهم بكل أمر جديد ومشوّق بكل الأمور التي لايسعني انتظار إخبارهم بها

Onlara söylemelisin Harry, çalışamazsam böyle bir ortamda parlayamam.
هيا، يجب إخبارهم لا أستطيع العمل و الأداره لا أستطيع العيش في بيئة كهذه

Biliyor musun, düşünüyordum da. Belki de onlara söylemeyi ertelemeliyiz.
هل تعلمين، أنا أفكر ربما يجب علينا أن نؤجل إخبارهم

Onlara gerçeği söyleyemem.
أبي، لا يمكنني إخبارهم بالحقيقة بكلّ بساطة..

Her bir robotun 11 milyon dolarlık katiller olduğunu söylemem için mi?
إخبارهم بان الروبوت يساوى 10مليون دولار ويقوم بقتل الناس?

Onlara devlet memurlarının bu cinayeti çözmek için ellerinden geleni yaptıklarını söyleyebilir miyim?
هل أستطيع إخبارهم أن جميع موظفي الخدمة المدنية يفعلون جلّ ما يستطيعون لحل هذه الجريمة؟

Düşündüm de, sen aileme bir süreliğine başka bir eve taşınacağımızı söyleyebilirsin.
لكني رأيت أن بإمكانك الاتصال بعائلتي و إخبارهم

Onların bunun mümkün olduğunu, insan olarak bunların yapılabileceğini söylemek istiyoruz.
نريد إخبارهم أنه من الممكن أن يحدث ذلك، من الممكن أن نُعامَل بإنسانية.

Onlara gerçeği mi söylemek istiyorsunuz? Gerçeği sonra alırlar.
نريد إخبارهم بالحقيقه سوف يعيشون بالحقيقه فيما بعد

Anladım. Gerçeği söylemek çok daha kötü.
أعني يارجل أفهم ذلك إخبارهم الحقيقة أسوأ كثيرا

Lütfen bu sabah bana söylediğinizi onlara da söyler misiniz?
هل يمكنك إخبارهم ما أخبرتنى به اليوم صباحاً؟

Bazen bana insanların yaptığı kötü şeyleri gösteriyorlar ve bunu niçin yaptıklarını anlatmaya çalışıyorum.
أحيانا يشوفونني الناس أشياء سيئية وأحاول إخبارهم ما قاموا به ماذا يؤهلك لذلك؟

Bence onlara bu teklifi alıp kıçlarına sokmalarını söylemelisin.
أعتقد بأنّه عليك إخبارهم بأن يقحموه في مؤخرتهم

İnsanlara ölüme terk edildiklerini mi söylemeyi tercih edersin?
أعتقد أن هذا خطأ تريد إخبارهم انهم مقضي عليهم؟

Üstlerime, senin karını sevdiğini ama başka bir kadınla yaşadığını söyleyemem.
لا يُمكننـي إخبارهم في الإدارة العـُليا بأنـك تحـبّ زوجـتك لكن تعيش مع إمرأة أخرى

Kimseye bir şey söylemem. Zaten söyleyemem ki.
لن أخبرهم أي شئ عنك لا أستطيع إخبارهم أي شئ عنك

Müvekkillerimizi bir odaya sokup senin yanlış yaptığını söyleyebilir ve onları tekrar birleşmeye ikna edebiliriz.
بإمكاننا أن نجمع موكلينا في غرفة مع بعضهم بإمكانك إخبارهم انك كنت مخطئة و بإمكاننا إقناعهم بالعودة للدمج

Düşündüm de sen aileme bir süreliğine bir başka yere taşınacağımızı söyleyebilirsin.
لكني رأيت أن بإمكانك الاتصال بعائلتي و إخبارهم لأننا سننتقل لسكن آخر لبعض الوقت

Onlara aralarında belirgin bir bağlantı olmayan iki kurbanımızın olduğunu söylememi mi istiyorsun?
تريد إخبارهم حصلنا على ضحيّتين بدون أي دليل قابل للملاحقة أم يجدر بي؟

Bence yapmamız gereken, işlemleri tamamladıktan sonra anlatmalıyız.
فأنا أعتقد بأننا نستطيع إخبارهم بعد توقيع أوراق الطلاق

Onlara yeni bir görevleri olduğunu söylemeliyiz.
علينا إخبارهم بأنه قد صار لديهم تكليف جديد.

Ve onlara değişiklikleri anlatmak için çabalıyorum, bilirsin.
وأحاول إخبارهم أشياء لتغيير رؤيتهم للمجتمع

Belki bunu onlara bir fincan çay içerken akıl ettiğimizi söylersin.
ربما يمكنك إخبارهم بأننا وضعناها بينما كنا نحتسي الشاي

Ve sende Zorin'den aldığın beş milyon dolarlık rüşveti anlatırsın.
وأنتي تستطيعي إخبارهم عن الخمسة ملايين دولار التي "تلقيتيها من "زورين