Size birkaç soru sormak zorundayım sakıncası yoksa. | Open Subtitles | سأطرح عليك بضع أسئلة، إذا لمْ تكن تُمانع. |
Bir eve harcayacak 10 milyonun yoksa... -...seninle muhattap olmazmış. | Open Subtitles | إذا لمْ تكن عشرة ملايين دولار لإستئجار شقة، فهي ليست فتاتك. |
Oğlunuzun odasına bir bakmak istiyorum sakıncası yoksa. | Open Subtitles | أودّ أن ألقي نظرة على غرفة نوم ابنك، إذا لمْ تكن تُمانع. |
Eğer bir soygunsa haftalık maaşım üzerine bahse girerim ki katil kimi devirdiğini bilmiyormuş. | Open Subtitles | إذا لمْ تكن عمليّة سرقة، فأراهن براتب الأسبوعي أنّ القاتل لمْ يكن يعرف من يسرقه. |
Eğer tüm sorularınızı cevapladıysam gidebilir miyim? | Open Subtitles | حسناً، لو كنتُ قد أجبتُ عن استفساراتكِ بشكل يُرضيكِ، فهل أنا حرّ لأغادر؟ استفسار واحد فقط إذا لمْ تكن تُمانع. |
- Evet. Peki ya takvimdeki tek araç o değilse? | Open Subtitles | ماذا إذا لمْ تكن تلك الشاحنة الوحيدة على الجدول الزمني؟ |
Sizin için de sorun değilse, gelecek ayın kirasını çıkarmak istiyorum. | Open Subtitles | أودّ أن أدفع إيجار الشهر المُقبل إذا لمْ تكن تُمانع. |
Sakıncası yoksa, konuşmayı ben yapmalıyım diye düşünüyorum. | Open Subtitles | إذا لمْ تكن تُمانع، أعتقد أنّي من عليها التحدّث إليه. |
Tabii istediği seviyeye geldiğinden emin olmak için seninle görüşmek isteyecektir, sakıncası yoksa yani. | Open Subtitles | سيودّ التحدّث معك أوّلاً، للتأكّد أنّك بالمُستوى المطلوب، إذا لمْ تكن تُمانع. |
Eğer bu olayda bir parmağınız yoksa bunları nasıl açıklıyorsunuz? | Open Subtitles | إذا لمْ تكن مُتورّطاً بالأمر، إذن كيف تُفسّر ذلك؟ |
Vesayetini alabilecek birinci dereceden bir akrabası yoksa öyle olacak. | Open Subtitles | إذا لمْ تكن هناك عائلة مُقرّبة يُمكنها أخذ الوصاية، فإنّ هذا ما يحدث. |
Eğer sakıncası yoksa profesyonel görüşünü istiyorum. | Open Subtitles | أريد رأيك المهنيّ، إذا لمْ تكن تُمانع. |
Ajan Avery, Eğer bu soruşturmaya yeniden katılmamın sakıncası yoksa partiye yan odada devam etmeyi öneriyorum. | Open Subtitles | ما الذي يُوجد خارج تلك النافذة؟ أيّها العميل (إيفري)، إذا لمْ تكن تُمانع إعادة إنضمامي لهذا التحقيق، |
Bir sakıncası yoksa evet. | Open Subtitles | إذا لمْ تكن تُمانع. |
Eğer benimle ilgili değillerse bu ilişkinin diğer tarafı da sen oluyorsun. | Open Subtitles | إذا لمْ تكن عنّي، فأنتِ الشخص الآخر الوحيد في هذه العلاقة. |
Eğer benim yaşayacak üç ayım olsaydı, ben de kaçardım. | Open Subtitles | إذا لمْ تكن لديّ سوى بضعة أشهر للعيش، فإنّي سأهرب أيضاً |
Pekala, Eğer ilgilenmiyorsanız Anladım. | Open Subtitles | حسناً، إذا لمْ تكن مُهتماً، فإنّي أتفهّم. |
Uyuşturucu değilse ne o hâlde? | Open Subtitles | حقاً؟ حسناً، إذا لمْ تكن مُخدّرات، فماذا تكون؟ |
Yani peşinde oldukları kişi o değilse ve sadece yollarına çıktıysa... | Open Subtitles | إذا لمْ تكن من يسعون خلفها، وهي تعترض طريقهم.. |
değilse, kaçmış demektir. | Open Subtitles | إذا لمْ تكن هُنا، فإنّها في مهبّ الريح. |