"إذن أنت" - Traduction Arabe en Turc

    • O zaman
        
    • Yani sen
        
    • O halde
        
    • Demek sen
        
    • - Yani
        
    • Öyleyse
        
    • Yani onu
        
    • mısın
        
    • Yani ona
        
    • sensin demek
        
    Eğer bunu yaparsam, O zaman restoranı kesinlikle satın alacak mısınız? Open Subtitles و إذا فعلت هذا ، إذن أنت ستشترى المطعم بالتأكيد ؟
    O zaman düşmanımız olmak yerine dostumuz olmayı tercih edeceğinizi de biliyorsunuzdur. Open Subtitles إذن , أنت تدرك أنك أفضل حالاً أنْ تَكُونَ صديقَنا مِنْ عدونا
    1 saat önce Çin'deydim ve arkadaşların beni buraya getirdi Yani sen söyle. Open Subtitles قبل ساعة واحدة، كنت في الصين وأصدقائك جلبوني هنا، إذن أنت قل لي
    Yani sen ona derslerinde yardımcı oluyorsun, o da sana... Open Subtitles إذن أنت تساعده في التحصيل الأكاديمي .. وهو يساعدك مع
    O halde uzman olmalısın, işe yaramaz insanları arkada bırakmakta... Open Subtitles إذن أنت خبير في ترك الناس الغير مفيدون في الخلف
    Demek sen de Kralın Şehri'ne gidiyorsun. Open Subtitles إذن أنت متجه تحت لبلاط الملك أيضاً
    - Yani artık para biriktiriyorsun... - Evet evlenip bir yuva kurmak için? Open Subtitles إذن أنت توفر المال الآن لتأسيس عائلة ومنزل ؟
    Öyleyse döndün. Hoş geldin. Bak, neden gelip beni bulmadın? Open Subtitles إذن أنت رجعت مرحبا بعودتك لماذا لم تتصل بي ؟
    Yani onu oraya pil teknolojiilerini çalmak için yerleştirdiğinizi kabul ediyorsunuz. Open Subtitles إذن أنت تعترف أنّك زرعته هناك لأجل سرقة تقنية البطاريات خاصّتهم؟
    O zaman biliyorsundur, ilk gün büyük köpekler, hep boy gösterirler. Open Subtitles إذن أنت تعرف، البحارة دائماً ما يتربصون ببعضِهم فى أول يوم.
    İçinde bulunduğunuz siyasi sisteme aldırış etmiyorsunuz O zaman? Open Subtitles إذن أنت لا تبالين بالنظام السياسي الذي تعيشين فيه؟
    - O zaman ölümcül bir durumla hiç karşılaşmadınız. Open Subtitles إذن أنت لم تواجه هذا الموقف، لم تواجه الموت
    Yani sen Augustus'un iyi bir imparator olduğunu, sen de böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söylüyorsun? TED إذن أنت تقول أن أوغسطس كان إمبراطوراً جيداً، وأنت تقول أنه لم يكن كذلك؟
    Yani sen de lanet bir kabadayısın, değil mi? Open Subtitles إذن أنت مستأسد على من هم أضعف منك أيضاً، أليس كذلك؟
    Yani sen evli elemansın, ben de genç metresim, öyle mi? Open Subtitles إذن أنت متزوج يا صديقي و أنا أحب العشيقات القاصرات؟
    O halde sen de gelecektensin, öyle mi? Open Subtitles إذن أنت من المستقبل أيضاً، هل هذا صحيح ؟
    - O halde sen onun ortak yaşamısın. Lantash. Doğru mu? Open Subtitles إذن أنت السيمبيوت خاصته ، لانتاش أليس كذلك ؟
    - Demek sen başkanın basın sözcüsü yardımcısısın? Open Subtitles إذن أنت النائب الأمين في شؤون الصحافة
    - Bana bir arkadaşım bahsetti. - Yani kişisel bir tavsiyeyle geldin? Open Subtitles ذكره لى أحد الأصدقاء إذن أنت تتبعين التوصيات الشخصية؟
    CA: Öyleyse, herhangi bir karbon vergisini veya karbon ücretlendirmesini desteklemiyorsunuz. TED ك.أ: حسنا إذن أنت لا تدعم الضرائب على الكربون من أي نوع أو تسعير الكربون.
    Yani onu partiye kadar izledin. Ve kaçınca da, Takip edip öldürdün. Open Subtitles إذن أنت تتبّعتها إلى الحفلة، وعندما هربت، قمت بتتبّعها ومن ثمّ قتلتها.
    Medyanın sirke çevirdiği, başka bir törene hazır mısın? Open Subtitles إذن أنت موافقة على زفاف آخر مع تغطية إعلامية كثيفة؟
    Yani ona bir şey yapmadın, sadece arabana bindirdin. Arka koltuğa. Open Subtitles إذن أنت لم تؤذه ضعته في سيارتك فحسب,هذا ما تقوله؟
    Okul gazetesindeki yazlarn gönderen sensin demek. Open Subtitles إذن أنت الفتى الذي أرسلَ لي تلك المقالات من صحيفة المدرسة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus