Gökyüzü Ruhları sanki sana mesaj göndermeye çalışıyorlar gibi. | Open Subtitles | صوّت مثل أرواح السماء تحاول إرسال رسالة. |
Belki de öleceğini biliyordu ve bir mesaj göndermeye çalışıyordu. | Open Subtitles | ربّما عرفت أنّها ستموت وكانت تُحاول إرسال رسالة. |
Seçmenlerime yarım kalan işleri bitirdiğime dair bir mesaj göndermek istedim. | Open Subtitles | أردتُ إرسال رسالة واضحة لناخبيّ أنّي سأغلق كافّة الأعمال غير المُنجزة. |
Birisi önemli bir mesaj vermek istiyorsa, bu onların sorunu. | Open Subtitles | أحدهم يريد إرسال رسالة تدمير شاملة هذا شأنه |
General Bakshi'ye yeni bir mesaj gönderme zamanı geldi. | Open Subtitles | إنه وقت إرسال رسالة أخرى إلى الجنرال باكشي |
Yalan söylemiyorum. Ve prensese bir mesaj yollamak istiyorsanız... | Open Subtitles | أنا لا أكذب إن أردتم إرسال رسالة إلى الأميرة |
Fakat Elaine'e bir mesaj yollamaya çalışıyor idiyse bu, uzaktan bile olsa kulağa bir ihtimal gibi gelen tek şey. | Open Subtitles | ولكن إذا كان يحاول ل إرسال رسالة إلى إيلين ، هذا هو الشيء الوحيد أنه حتى بعد بدا مثل هذا الاحتمال. |
Bütün keşler de dışarı çıkıyor belki de evren bize bir mesaj göndermeye çalışıyordur. | Open Subtitles | وجميع قطط الكوكاين بدأت تخرج ربما يحاول الكون إرسال رسالة لنا |
Belli ki biri sana bir mesaj göndermeye çalışıyor. | Open Subtitles | شخصٌ ما من الواضح كان يحاول إرسال رسالة |
Doktor bize mesaj göndermeye çalışacaktır. | Open Subtitles | الدكتور سيحاول إرسال رسالة لنا |
Yeşil nöron iletişim kurmak istediğinde, kırmızı nörona bir mesaj göndermek istediğinde, dışarı nörotransmiter salgılar. | TED | فعندما تريد الخلية الخضراء التواصل، عندما تود إرسال رسالة إلى الخلية الحمراء، فهي تطلق ذلك الناقل العصبي. |
Belki de mesaj göndermek buna yol açan şeydir. | Open Subtitles | لكن ربما إرسال رسالة يكون السبب في حدوث هذا |
- Biri hepimize mesaj göndermek istiyor. | Open Subtitles | هناك شخص ما يريد إرسال رسالة لنا جميعاً. |
Mesele insanlara mesaj vermek. Aynı şeyi düşünen milyonlarca Norveçli olmalı. | Open Subtitles | إن الأمر بخصوص إرسال رسالة ملايين من النرويجيين يفكرون في نفس الشيء |
Öyle ya da böyle pek hoş olmamış. Bunu her kim yaptıysa ya bir mesaj vermek istemiş ya da ondan bir beklentisi varmış. | Open Subtitles | أتعرفون، أياً كان من فعل هذا، فقد أراد إمّا إرسال رسالة أو احتاج لشيءٍ منه. |
İnsanların ekonomik ilgi alanlarının onların tek ilgi alanı olduğunu düşünmek gibi bir zayıflığım var; ait olma, erdem ve seni gözardı edenlere mesaj gönderme isteğini görmezden geliyorum. | TED | لدي نقطة ضعف، بأنني أتعامل مع المصالح الاقتصادية للناس على أنها اهتمامهم الوحيد، وأتجاهل أموراً مثل الانتماء والفخر والرغبة في إرسال رسالة لمن يتجاهلك. |
Ailesinden. Düşmanlarına sert bir mesaj yollamak istiyordu. | Open Subtitles | عائلته ، ارادت إرسال رسالة قوية إلى اعدائه |
Nerede olduğunu bilmediğini ama en kısa zamanda bir mesaj yollamaya çalışacağını söyledi. | Open Subtitles | لمْ تكن تعرف أين، لكنّها ستُحاول إرسال رسالة قريباً. |
mesajı iletmek ve almak için yakın mesafede olmak gerekir. | TED | تتطلب اتصالا مباشرا ليتم إرسال رسالة واستقبالها. |
Boyd'un büyük ihtimalle babası adına bir mesaj vermeye çalıştığını düşünüyorlar. | Open Subtitles | ويعتقدون " بويد " ربما يحاول إرسال رسالة ما باسم والده |
Hala savaşın bitmediğini sananlara bir mesaj göndermemiz gerek. | Open Subtitles | نحتاج إلى إرسال رسالة للناس الذين لازالو يفكرون أن الحرب لم تنتهى بعد |
Biz sadece bir mesaj gönderebiliriz ve en iyisini umarız. | TED | نحن فقط نستطيع إرسال رسالة ونأمل للأفضل. |
Yoksa mesaj mı vermek istedin? | Open Subtitles | ربما أنك كنت تحاول إرسال رسالة |
Ben de sana bir mesaj gönderip seni ona karşı uyarmaya çalıştım. | Open Subtitles | و أنا حاولت إرسال رسالة لك للتحذير بأنه سوف يفعل شيئاً |