Ne cüretle benim bilgim olmadan, Yedek Orduyu hazır ol durumuna geçirirsin? | Open Subtitles | كيف تجرؤ أن تضع الجيش الإحتياطي في حالة إستعداد طارئة بدون معرفتي؟ |
Bu işe karışmak istiyor musun? Bu kararı vermeye hazır mısın? | Open Subtitles | هل أنت على إستعداد لتدوين أسمك في ذلك, أمستعد لهذا الإختيار؟ |
Bu işe karışmak istiyor musun? Bu kararı vermeye hazır mısın? | Open Subtitles | هل أنت على إستعداد لتدوين أسمك في ذلك, أمستعد لهذا الإختيار؟ |
Bütün sorulara cevap vermeye hazırım. Gizleyecek bir şeyim yok. Derdin ne? | Open Subtitles | أنا على إستعداد إجابة كافة الأسئلة، ما من شيء أخفيه، ما هي؟ |
Biz onu buradan çıkaracak olan evrak işlerini ayarlar ayarlamaz ifade vermeye hazır. | Open Subtitles | إنّه على إستعداد ليقدّم لنا إفادة بأسرع ما نضع أوراق خروجه من هنا |
Merhaba, ben kardeşin! Yarın için hazır olup olmadığınızı sormak istedim. | Open Subtitles | مرحباً أختاه, أريد التأكد وحسب إذا كنتما على إستعداد ليوم الغد. |
İnsanlar sen ve temsil ettiğin şey için ölmeye hazır. | Open Subtitles | أناس على إستعداد للقتال والموت لأجلك. ولأجل القضية التي تمثلها. |
hazır olsak veya olmasak da bir şeyleri yapmak zorundayız. | Open Subtitles | علينا أن نفعل أمورًا، سواءً كُنا على إستعداد أم لا. |
Evet, çocuklar kendilerini hazır tutmak için bunu sürekli yapıyorlar. | Open Subtitles | أجل، رفقائي يقومون به معظم الوقت. لإبقائهم على إستعداد دائم. |
Konuştuğumuz gibi kuryem kampta ve bu gece yelken açmaya hazır olacak. | Open Subtitles | ساعِيّ الخاص في المخيم بينما نتحدث و سيكون على إستعداد ليُبحر الليلة |
Geri geldiğimde Randolph Hale'in başka sorular için hazır olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن يكون راندولف هيل على إستعداد لبعض الأسئله عند عودتي |
Elbette hayır. Fakat hazır olduğunun hepimizin bilmesi yoruma bağlıdır. | Open Subtitles | بالطبع لا، لكننا نعلم أن إستعداد المريض يأتى حسب التحليل |
Tıbbi koruma birimine ihtiyacımız var: eğitim görmüş ve arkaplanda uzman olarak gitmeye hazır bir sürü insan. | TED | نحن بحاجة إلى طاقم طبي دائم الكثير من الناس المدربين وذوي تجربة يكونوا على إستعداد للإنطلاق. |
Bu iğrenç bir ihmal ve bir dava açmaya hazırım. | Open Subtitles | هذا إهمال جسيم وأنا على إستعداد تام لرفع دعوى قضائيه |
Bütün sorulara cevap vermeye hazırım. Gizleyecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | أنا على إستعداد إجابة كافة الأسئلة، ما من شيء أخفيه، ما هي؟ |
Belki de hem tam anlamıyla hem de mecazi olarak daha kültürlü olmaya hazırız. | TED | ربما نحن على إستعداد لشيء بالمعنى الحرفي و المجازي أكثر ثقافة. |
Bütün personelin dikkatine. beklemede kalın. İlk savaş başlığı gönderiliyor. | Open Subtitles | إستعداد للجميع , إطلاق الرأس الحربي الأول |
"Bilim ve teknolojilerini paylaşmaya hazırlar." | Open Subtitles | و هم على إستعداد لمشاركتنا فى علومهم و تكنولوجياتهم |
Her an hazırlıklı olmalısın. Ama... galiba seninle bu iş olmayacak. | Open Subtitles | كن دائماً على إستعداد لكن أظن أن هذا العمل لا يصلح لك |
Onu hapisten kaçırmaya gönüllü olurmuydun? | Open Subtitles | عندما تدخل ، فهل ستكون على إستعداد لتهريبها منه؟ |
Annem fazlaca pahalı olduğunu düşünüyordu ama babamı o kadar özlemiştim ki her şeyi denemeye hazırdım. | Open Subtitles | إعتقدت أمّي أنّها تكلف الكثير ولكن كنتُ أشتاق لأبي كثيراً بحيث كنتُ على إستعداد لتجربة أي شيء |
Kod mavi için hazırlanın. Teğmen bunun nasıl yapılacağını biliyor musun? | Open Subtitles | إستعداد لحالة الطوارئ الزرقاء أيها اللوتاننت ، هل تعلم كيف تفعل هذا ؟ |
bu istekli olmakla alakalı. | Open Subtitles | وحتى لو كان دقيقاً بالعد بل تكون على إستعداد |
Bana güvenemezsin bu arada, hazırlık ol diye söylüyorum. | Open Subtitles | لا يُمكنك الوثوق بي، بالمناسبة، فقط لتكون على إستعداد |
Nihai olanı istiyorsan, en yüksek bedeli ödemeye razı olmalısın. | Open Subtitles | إذا أردت المُطلق فعليك أن تكون على إستعداد لدفع الثمن المُطلق |
Hangarların olduğu yere apartman yapmak isteyen Bleezburg'ler bekliyor. | Open Subtitles | على إستعداد تام لبناء الشقق الخاصّة في منطقة الحظـائر |
Rand, Farrell'ı az önce bulduk. Yer bilgisi için bekleyin. | Open Subtitles | براد، وجدنا فيرل كن على إستعداد لإستلام الموقع |