Ve bu, yine soyut bir versiyonu, biraz çılgınlaşırken son buluyor. | TED | وهذا مرة أخرى ، إصدار مجرد، والتي تصل في النهاية الى بعض الجنون. |
Öyleyse bu, bunun farklı bir versiyonu mu? | TED | إذا هل الامر مجرد إصدار آخر من النظرية ؟ |
Momo, bir dergi çıkarmak ne kadar zahmetli biliyor musun? | Open Subtitles | مومو، هل تعرف كم من الجهد يتطلب إصدار عدد واحد من هذه المجلة ؟ |
Siz de çok iyi biliyorsunuz ki o emri veremem. | Open Subtitles | وتعلم جيداً أنه لا يمكنني إصدار ذاك الأمر |
Eski model polis el bombası. Nadir bulunur, değil mi? | Open Subtitles | إصدار قديم من سلاح دون جدوى _ ما رأيك بهذا ؟ |
Çok üzülerek belirtmek isterim ki dergimizin bu ayki sayısı basacağımız son sayı olacak. | Open Subtitles | حسناً أردت فقط أن أبلغكم على مضض أن إصدار هذا الشهر سيكون الأخير لنا |
Başkanlık kararnameleri çıkarmayı gerçekten severdi. | TED | حسناً، لقــــــــــد أحــــب إصدار القرارات الرئاسية. |
En azından onların yaptıklarına karşı net bir basın açıklaması yapabilir. | Open Subtitles | أقل ما يستطيع فعله هو إصدار بيان واضح ضد ما يفعلونه. |
O 1979 sınırlı sayıda, özel yapım Boba Fett. | Open Subtitles | هذا إصدار محدود1979 من بوبا فيت بشكل النعناع |
Boşaltma emri verildi ve bina ile çevresi boşaltıldı. | Open Subtitles | وتم إصدار أمر الإخلاء.. وتم إخلاء المباني المحيطة به |
Güvenlik kayıtlarınızı almak için arama emri çıkarmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نعمل على إصدار أمر قضائي للحصول على تسجيلاتك الأمنيّة. |
Bağımsız bir sanatçı olarak albüm yayınlamak bugün olduğundan çok daha zordu, hem bilinirlik açısından, hem de pazarlama açısından. | TED | إن إصدار باقة كفنان مستقل، كان أصعب بكثير مما هو عليه هذه الأيام، سواء من حيث سماعها أو مجرد توزيعها. |
Bu gerçekten ilgi çekici: uzayın cazibesi -- uzaylı hikayelerine ev sahipliği yapan türden değil, daha güzel ve net olan, 60'lı yılların başındaki versiyonu. | TED | هذا شديد الإبهار إنه إبهار الفضاء الخارجي وليس الإنبهار بالمخلوقات الفضائية وإنما إصدار الستينات الجميل والنقي |
Zengin kaybedenler listesi Dallas versiyonu hemen geliyor. | Open Subtitles | لائحة الاثرياء الفاشلين إصدار دالاس بطريقها إليك |
Bu adamların üzerinden çalıştığı şey bombalama olayının sanal bir oyun versiyonu. | Open Subtitles | الذين يعملون على إصدار لعبة افتراضية عن التفجير |
Anladığım şu ki eğer feragat anlaşması çıkarmak istiyorsan devlete yazılı olarak benim ,yani cyrus beene'in, bu suçluyu tekrar ülkeye sokmak istediğimi söylemek zorunda kalacaksınız. | Open Subtitles | أنا أعلم أنكِ إن كنتَ تريد إصدار تنازل عن عدم الدخول فيجب أن تذهب لوزارة الخارجية وتقول أنك أنت سايرس بين |
Arama emrini çıkarmak için bahane bulmak. Güzel. | Open Subtitles | ،إيجاد أيّ عذر لإعادة إصدار المذكرة .جميل |
Muhtemelen üstü açık 2011 model BMW arıyoruz. | Open Subtitles | نحن من المحتمل نبحث عن سيارة إصدار 2011 bmw مكشوفة طراز. |
2004 Mayoları sayısı yani o sizin şaheseriniz gibiydi. | Open Subtitles | إصدار مجلة "رداء البحر" لعام 2004.. أقصد، تلك كانت رائعة |
Her Meg deyişimde bu salak sesi çıkarmayı da kes. | Open Subtitles | وتوقف عن إصدار ذلك الصوت عندما يقول أحدهم ميج |
Ve aklımıza ihraç bonoları, özgür basın bonoları geldi. | TED | وتوصلنا مع فكرة إصدار السندات هذه، سندات صحافة حرة. |
Biraz saygılı ol. O, sınırlı sayıda üretilmiş bir saatti. | Open Subtitles | هذا تصرف مشين الساعة التي أضعتها إصدار محدود |
Resmini her yere yaydık. Alarm da verildi. | Open Subtitles | لقد نشرنا صورها على الجميع وتم إصدار التحذير |
Clay'i tanıyorsam bizi buradan atmak için federal mahkeme emri çıkarmaya çalışıyordur. | Open Subtitles | إذا كنت أعرف كلاي فانه يعمل بالفعل على إصدار أمر من المحكمة الفيدرالية لإخراجنا من هنا |
Doktor Beckett son raporunu yayınlamak için öncelikli olarak Merell üzerinde birçok test daha yapmak istiyor. | Open Subtitles | دّكتور بيكيت يريد اجراء سلسلة من الإختبارات كاملة على ميرل قبل إصدار تقريره النهائي. |