5.000 kişiyi beslemek ilk 2009 yılında başlattığım bir etkinlikti. | TED | إطعام 5.000 شخص هو حدث نظمته أول مرة عام 2009. |
Çözüm bu çünkü gerçek insanları beslemek için yeterli kaynak yok. | Open Subtitles | لأنه الحل، لأننا لن نستطيع بعدها إطعام السكان من البشر الحقيقين |
Niçin bir dakika için dünyayı beslemeyi bırakıp, gelip bizimle konuşmuyorsunuz. | Open Subtitles | لماذا لا تتوقف عن إطعام العالم ل دقيقة ويأتي أكثر والتحدث الينا. |
Annen 90 yaşına geldiğinde ve kendi başına yemek yiyemezken, | Open Subtitles | عندما تصبح أمك في الـ90 ولن تتمكن من إطعام نفسها |
gerçekten koşturuyor, çünkü hava sıcak yavrularını beslemeye çalışıyor | TED | إنها مسرعة حقاً لأن الطقس حار لتحاول إطعام صغارها |
Özel okul ücretini karşılamak ve bir sürü çocuğu doyurmak oldukça zordur. | TED | وكان من الصعب جدا عليه توفير المال للتعليم بمدرسة خاصة و إطعام حشد كبير من أطفاله |
Eğer ikinizde de güvercin besleme tutkusu yoksa buluşmanızın bir sebebi olmalı. | Open Subtitles | مالم تكونا تحبان إطعام الحمام فمؤكد ثمة سبب للقائكما |
Bir keresinde bir köleyi tabak düşürdü diye balık havuzundaki yılan balıklarına yem edecekti. | TED | فقد حاول مرةً إطعام أحد العبيد إلى الثعابين في حوض الأسماك لمجرد إسقاط طبق. |
- Hadi buradan gidelim. - Bekle, köpeği beslemem lazım. | Open Subtitles | ـ دعنا نخرج من هنا ـ انتظر على إطعام الكلب |
Balina köpekbalıkları beslenme alanları arasında düzenli olarak belli rotaları takip ederler. | Open Subtitles | تَنطلقُ أسماكُ قرش الحوتِ على الطرقِ المألوفةِ المنتظمةِ بين أفضل إطعام حدائقِ. |
Pekâlâ, kim benimle ahıra girip yaban domuzlarını beslemek istiyor? | Open Subtitles | إذا من يريد أن يدخل الحظيرة ويساعدني في إطعام الخنازير؟ |
Arkadaşlarım ve ben buna canavarı beslemek diyoruz. | TED | وهكذا دواليك. أسميها أنا وأصدقائي إطعام الوحش. |
Yakalanan balıklar karidesleri beslemek için kullanıldı. Karidesler dünyanın en büyük dört toptancısına satıldı: Costco, Tesco, Walmart ve Carrefour. | TED | يستفاد من تلك الأسماك في إطعام الجمبري، بعدها يتم بيع الجمبري لأكبر أربع تجار تجزئة عالميين: كوستكو وتيسكو وولمارت، وكارفور. |
Ve sen, köpeği patates cipsi ile beslemeyi bırak. | Open Subtitles | و أنت كفَّ عن إطعام الكلب رقائق البطاطة. |
Onları beslemeyi öğrendim. | Open Subtitles | أمضيتُ وقتاً ممتعاً في إطعام الخراف و العودة سيراً |
Annen 90 yaşına geldiğinde ve kendi başına yemek yiyemezken, | Open Subtitles | عندما تصبح أمك في الـ90 ولن تتمكن من إطعام نفسها |
Ben, ailesini beslemeye çalışan umutsuz bir adamım. - Senin ailen yok ki. | Open Subtitles | أرجوك أنا مجرد شاب يائس يحاول إطعام أسرته |
Sadece atımı doyurmak ve bir otel bulmak istiyorum. | Open Subtitles | أبحث عن إطعام حصانى والعثور على غرفه بالفندق. |
Ama evsizleri besleme işinde çalıştığını biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | لكنك تعلم أنه كان يعمل فى إطعام المشردين .. أليس كذلك ؟ |
Balıklara yeni yem vermiştim. | Open Subtitles | لقد إنتهيت من إطعام السمك وبدأت أقوم بجولاتي |
Normalde, arkadaşım şehir dışındayken, bu arkadaşı günde iki kere beslemem lazım. | Open Subtitles | يفترض أن علي إطعام هذا الفتى مرتين يومياً، بينما صديقتي خارج المدينة، |
Haberiniz olsun dostlar, bütün buralar onların beslenme alanı. | Open Subtitles | أخبرك، نعم، أصدقاء، هذه المنطقة الكاملة أرض إطعام رئيسية. |
Doğru iletişim ağı ile Washington eyaleti büyüklüğündeki bir dizi küçük çiftlikler gezegeni besleyebilir. | TED | مع شبكة صحيحة التوزيع، مجموعة من المزارع الصغيرة، بحجم ولاية واشنطن مجتمعة يمكنها إطعام الكوكب. |
Bilirsin, Clark annenlerin mısırla beslemesi seni güçsüz yaptı sanırdım ama senin karanlık tarafını küçümsemişim. | Open Subtitles | تعرف كلارك أنا دائماً إعتقدت أن إطعام والديك الذره لك جعلك ضعيف لكن من الواضح أني أستهترت بجانبك الشرير |
Bu kadınları günde üç defa beslemekle sorumluyuz ve bu kadınların koruyucusu benim. | Open Subtitles | لدينا مسؤولية وهي إطعام هؤلاء السيدات ثلاث وجبات في اليوم وأنا مدافعة عن حقوق النساء |
Kazak başbakan devam eden düşük fiyatlarla ülkesindeki insanları doyurma zorluğu çekeceklerini... | Open Subtitles | وقال الرئيس الكازاخستاني أنه مع استمرار ضعف الأسعار فالدولة تعجز عن إطعام مواطنيها... |
Yavrular üç aylık olduktan sonra kendileri besleniyor. | Open Subtitles | يتوقف الآباء عن إطعام صغارهم عندما يبلغون ثلاثة أشهر من العمر |
Ama birilerini benim sorunlarımla besleyemezsin! | Open Subtitles | ولكنك لا تستطيعين إطعام شخص آخر مشاكلي ماذا.. |