Bir şekilde kendimizi Geleceğe taşıdım ve şimdi de geri dönemiyorum. | Open Subtitles | , بطريقة ما أخذتها إلى المستقبل و لا أستطيع العودة الآن |
İster inanın ister inanmayın, ışık hızına yakın yolculuk yapmak sizi Geleceğe taşır. | Open Subtitles | , صدق أو لا تصدق السفر بسرعة تقارب سرعة الضوء ينقلك إلى المستقبل |
Geçmişin gözüyle Geleceğe bakmak makineler için yanıltıcı da olabilir. | TED | النظر إلى المستقبل بعين الماضي يمكن أن يكون مضللًا ولا ينفع بالنسبة للآلآت. |
Ancak Geleceğe bakınca bir dahaki projem bir bilinmez ve tamamen açık. | TED | ولكن عندما أنظر إلى المستقبل ، فإن المشروع القادم دائماً ما يكون مبهماً ، والخيارات متعددة. |
Devam edebilmek için hala Geleceğe doğru bakıyorum. | TED | لذلك لا زلت أنظر إلى المستقبل حتى يستمر ذلك. |
Ve Geleceğe baktığımızda bu sürdürülebilir bir diyet değil. | TED | و إذا نظرنا إلى المستقبل إنه نظام لا يمكن تحمله |
Çömelmek isterler. Geleceğe bakmak isterler. | TED | يريدون أن يعدوا أنفسهم. يريدون أن ينظروا إلى المستقبل. |
Geleceğe gidersen, burada kalanlar için işleri karıştırmaz mısın? | Open Subtitles | إذا ذهبت إلى المستقبل هل يمكن العبث به و تغيره؟ |
Bizim anlayabileceğimiz bir şekilde... ..örneğin, bir insan, ya da bir kaç insan, geçmişten Geleceğe ya da tam tersi, nasıl seyahat edebilirler, açıklar mısınız? | Open Subtitles | هل ممكن ان توضح لنا بعضاً من تلك الدراسات كيف ، او كيف يسافر شخص او أشخاص من الوقت الماضي إلى المستقبل او العكس؟ |
Tüm şeritler geçmişten Geleceğe gider, fakat aynı Geleceğe değil. | Open Subtitles | كل القيادات من الماضي إلى المستقبل على كل حال ، ليس آي مستقبل |
Geleceğe olan yolumuz olumlu bir yaşam olmalı. | Open Subtitles | ا طريقنا إلى المستقبل يجب أن تكون الحياة إيجابية. |
Hep uzaklara... ..Geleceğe, ufka baktı. | Open Subtitles | طوال حياته كان ينظر بعيدا إلى المستقبل إلى الأفق |
Tümü de Geleceğe doğru koşmakta olan bir milyar Eddie Barzoon'umuz var. | Open Subtitles | أصبح لدينا مليار إدي بارزون كلهم يهرولون إلى المستقبل |
Geleceğe bakabilmek için geçmişimizi ortadan kaldırmalıyız. | Open Subtitles | لكي نتطلع إلى المستقبل علينا أن نمحي الماضي. |
O vakit bir mayıs sineği al ve kendinle beraber Geleceğe götür. | Open Subtitles | ثم نأخذ فقس ذبابة مايو . و نرحل به إلى المستقبل |
Yıldız Geçidine Bir kaç saniye geç girdiğiniz için... ..patlama sizi uzak Geleceğe yolladı. | Open Subtitles | أنت دخلت استارجيت بضعة ثواني أيضا . . لذا الشعلة الضوئية رمتك بعيدا إلى المستقبل |
Geleceğe gittin ve orada bizim evli olduğumuzu gördün. | Open Subtitles | فلقد ذهبتِ إلى المستقبل و رأيتِنا أزواجاً |
Thibault zamanından geldim ve Geleceğe geldim. | Open Subtitles | أَنا من وقت ثيبولت وأنا جئت إلى المستقبل |
Çünkü Geleceğe gittiğimde, o küçük kızla tanıştım. | Open Subtitles | لأنه عندما ذهبت إلى المستقبل إلتقيت بتلك الطفلة الصغيرة |
Siz arkeologların hiçbiri Geleceğe bakmıyorsunuz. | Open Subtitles | لا أحد منكم كعلماء آثار ينظر إلى المستقبل |
İşin aslı, Afrika doğasının çoğunluğu gelecekte, ekrandaki mavilerde gösterdiğim koruma alanlarında varlığını sürdürecek. | TED | والحقيقة هيا، معظم طبيعة أفريقيا سوف تستمر إلى المستقبل في المناطق المحمية كما ترونها باللون الأزرق على الشاشة. |