Çünkü bilim herkes için ve hepimizi daha iyi, daha parlak ve daha kararlı bir geleceğe yönlendirir. | TED | و في الأخير، فالعلم للجميع، وسوف يقودنا إلى مستقبل أفضل وأكثر إشراقًا، وجرأةً بالنسبة لنا جميعا. |
Dönüşümsel, devrimsel bir geleceğe girmemiz lazım, kutunun dışını da düşünebileceğimiz bir gelecek. | TED | نحتاج للذهاب إلى مستقبل تحويلي ومشوش، حيث يمكننا البدء في التفكير على نحو مختلف. |
Uyumak üzere olan bir geleceğe doğru yol alan derinliklerine varılamaz bir geceye doğru. | Open Subtitles | . .. و توجه إلى مستقبل نعسان خلال الليل لا يدرك شيئا |
Karamsarlık yapma. Önündeki parlak geleceğe bak! | Open Subtitles | لا تقلق أنت تنظر إلى مستقبل زاهر |
Daha parlak geleceğe bakalım. | Open Subtitles | دعينا ننظر إلى مستقبل مٌشرق. |
Ben ailem birlikte hala, iyi misin bir geleceğe geri dönmek istiyorsunuz? | Open Subtitles | أريد أن أعود إلى مستقبل حيث والداي ما يزالان معاً ، حسناً ؟ |
Küresel iş birliğinin bizi daha güvenli bir geleceğe götüreceğini gösterme zamanı. | Open Subtitles | إنه وقت إظهار أن التعاون العالمي يمكنه أن يقودنا إلى مستقبل أكثر أمناً |
Tecrübelerime dayanarak inanıyorum ki; düşünce tarzımızı değiştirdiğimizde yeni olasılıklar ve gelecekler yaratırız ve hapishanelerin farklı bir geleceğe ihtiyacı var. | TED | أنا أؤمن، وخبرتي تخبرني، أننا عندما نغير طريقة تفكيرنا نخلق احتمالات جديدة، أو مستقبلًا جديدًا والسجون تحتاج إلى مستقبل مختلف. |
Hiram Bingham'in imkânsız hayalini beraber paylaşabileceğimiz, mükemmel bir geleceğe dönüştüreceğiz. | TED | سنقوم بأخذ الحلم المستحيل ل"هيرام بينغهام" وسنحوَّله إلى مستقبل مدهش بإمكاننا جميعا أن نتشاركه معا. |
Bunların hepsi insan sağlığı için kritik değil ama şimdiden kontrol altına almazsak insanlar ve hayvanlar için çok korkutucu bir geleceğe bakıyoruz. | TED | ليست كل هذه الأمور حاسمة لصحة الإنسان، ولكن إذا لم نتحكم فيها الآن، سوف نتطلع إلى مستقبل مخيف للغاية للبشر والحيوانات على حد سواء. |
Umut meşalesini daha aydınlık bir geleceğe taşıyacaklar. | Open Subtitles | وستعود شعلتنا وتشير إلى مستقبل أفضل |
Sadece senin bizi daha güvenli bir geleceğe ulaştırma gücün var. | Open Subtitles | {\pos(190,190)} أنت وحدك من لديه القدرة على أخذنا إلى مستقبل أأمن |
Çok daha görkemli ve iyi bir geleceğe ulaşmak için. | Open Subtitles | للانتقال بسرعة كبيرة إلى مستقبل أفضل |
Çocuklarımızın bir geleceğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد بأن أطفالنا يحتاجون إلى مستقبل |
Daha iyi bir geleceğe. | Open Subtitles | إلى مستقبل أفضل |
Güzel bir yerde güzel bir geleceğe. | Open Subtitles | إلى مستقبل جميل في مكان جميل |
Bunların hepsinde anahtar olan şey, önemli nokta, düşünce yapısındaki kaymadır, yani kendimizi karanlık bir geleceğe ittiğimiz bir durumdan uzaklaşmak, onun yerine geleceğimizden yola çıkarak kanunlarımızı oluşturmaktır. "Gezagendeki oyun sahası nedir?" | TED | مع ذلك فالأساس لكل ذلك، الخيط الأحمر، هو التحول في العقليات، لنبتعد عم موقفٍ ندفع فيه أنفسنا ببساطة نحو مستقبلٍ مظلم، إلى مستقبل (غير واضح) بدلاً منه، و نقول،"ما هي منطقة اللعب الآمن على الأرض؟ |
Daha parlak geleceğe bakalım. | Open Subtitles | دعينا ننظر إلى مستقبل مٌشرق. |