Bak, haritanın her yerinde oldukları zamanlardan daha yoksul durumda değiller. | Open Subtitles | إنهم ليسوا أسوء حالا مما كانوا عليه في أي مكان آخر |
Onlar artık kıçımı sildiğim, saray maymunlarından daha insan değiller. | Open Subtitles | إنهم ليسوا بشراً بل هم مثل القرود الذين يمسحون مؤخرتي |
- Senin için hazır değiller. Bizim için hazır değiller. | Open Subtitles | ـ إنهم ليسوا مستعدون لأجلك ـ إنهم ليسوا مستعدون لأجلنا |
Onlar; birey olmayanlar imge olmayan şeylerden başka neyle sunulabilirler. | Open Subtitles | إنهم ليسوا ببشر كيف يمكن إظهارهم ماعدا كعديمي الصورة ؟ |
Ama burada yoklar. Değil mi Çavuş? | Open Subtitles | حسنا، إنهم ليسوا هنا الآن، عريف، أليس كذلك؟ |
Tarihi değiştirmek isteyecek türden adamlar değil bunlar. | Open Subtitles | إنهم ليسوا نوع الرجال الذين يودون صنع التاريخ |
Bunlar ev hayvanı değiller ki. Ticari stoklarımız bunlar. | Open Subtitles | حسناً ، كما تعرفين ، إنهم ليسوا حيوانات أليفة إنهم رصيدنا في التجارة |
değiller. Bıraktılar. - Neden imzalamıyorsun? | Open Subtitles | إنهم ليسوا مقاتلي أسلحة بل يعملون بالرعي |
Hayır, korkak değiller. Tanrıları dışında hiç bir şeyden korkmuyorlar. | Open Subtitles | كلا، إنهم ليسوا بجبناء ولا يخافون إلا آلهتهم |
Doğrudan sorumlu değiller. Hem tarımcı | Open Subtitles | إنهم ليسوا ذات مسؤولية مباشرة، خصوصاً التنموي الزراعي |
Ben bir atomu gözle göremem... atomlara ihtiyacım yok çünkü mevcut değiller. | Open Subtitles | ليس بوسعي رؤية الذرة، أنا لا أحتاجهم، إنهم ليسوا موجودين. |
Emin değiller ama her şeye mikroplu şarabın neden olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | إنهم ليسوا متأكدين؛ ولكنهم يعتقدون أن سبب كل ذلك هو نبيذ ملوث |
Mutlu olduklarını düşünürler ama güven bana, değiller. | Open Subtitles | يحسبون أنهم سعداء ولكن صدّقني، إنهم ليسوا كذلك |
Görüş menzilimizde değiller. Geri dönelim mi? | Open Subtitles | أيها الرئيس إنهم ليسوا فى مجال رؤيتنا هل نعود؟ |
Kötü niyetli değiller. Sadece bir iki değişiklik istediler. | Open Subtitles | إنهم ليسوا أشخاصاُ سيئين، إنهم يرغبون ببعض التعديلات فحسب. |
Öyle var sayıyorsun, Onlar en sabırlı varlıklar değiller, sen ne umuyordun? | Open Subtitles | بالتأكيد إنهم ليسوا أكثر الكائنات صبراً ماذا توقعت ؟ |
Onlar benim söylediklerimle ilgilenmiyorlar ben de oların söyledikleriyle ilgilenmiyorum. | Open Subtitles | إنهم ليسوا مهتمين بما أقوله وانا حتما لست مهتما بحواراتهم |
En son tutuklama listende yoklar. | Open Subtitles | إنهم ليسوا في قائمة المقبوض عليهم حديثاً. |
Yaşayan yaratıklar değil bunlar. Canlandırılmışlar. | Open Subtitles | يجب أن تفهم إنهم ليسوا مخلوقات حية |
Ve başlarda genellikle pek dikkatli olmazlar. | Open Subtitles | إنهم ليسوا حذرين جدًا في بدايتهم |
Yüksek teknoloji Mike için alt edilemez bir şey değildir. | Open Subtitles | كتقنية كليزر مايك إنهم ليسوا من الصعب أن يُهزموا |
İçeride inek değillerdi. | Open Subtitles | إنهم ليسوا أبقاراً من الداخل |
Paranın istasyondan nasıl götürüldüğü konusunda emin değillermiş. | Open Subtitles | إنهم ليسوا متأكدين كيف خرج المال من المحطة |