Bunu kendilerine söz vererek yapıyorlar. | TED | إنهم يقومون بذلك عن طريق الاستعداد المسبق مع أنفسهم. |
Tüm faaliyetlerini birlikte yapıyorlar. | Open Subtitles | يا شباب ، دعوني أخبركما إنهم يقومون بعمل رائع ، صدقاني |
İkinci bir baraj, bir tane daha yapıyorlar! | Open Subtitles | إنه السد الثاني, إنهم يقومون ببناء سدٍ آخر. |
Çöldeki Isıtma ve Havalandırma için, özel metal parçalar ve ekipmanlar temin ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يقومون بتزويد أدوات معدنية خاصة لمستودع الصحراء للمكفيات |
Havayı bile zor pompaladılar. Sadece önlem için kontrol ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم حتى لم يقوموا بغسيل معدة لها إنهم يقومون فقط بإجراء فحوصات وقائية لها |
Kişisel alma, b.unu herkese yapıyorlar. İyi misin? | Open Subtitles | لا تعتبريه شخصياً، إنهم يقومون بذلك للجميع هل أنت ِ بخير؟ |
Taşbaskı yapıyorlar. | Open Subtitles | أعني أن هذا رائع إنهم يقومون بالطباعة على الحجر |
Listeleme yapıyorlar. Demek ki, insan olmayan bir şeyin peşindeler. | Open Subtitles | إنهم يقومون بتحديد الفصيلة هذا يعني أنهم وراء شيئ غير بشري |
Açık değiliz şu an onlar sadece prova yapıyorlar. | Open Subtitles | المحل ليس مفتوحاً الآن إنهم يقومون ببروفة لشي ما وحسب |
Aşağıda kısacık bir çekim yapıyorlar ve ardından gitmeye hazırız, tamam mı? | Open Subtitles | إنهم يقومون بتصوير بعض المشاهد بالطابق السفلي وبعد ذلك نحن سنجهز ، موافق؟ |
Evet. Yıllardır bunu büyük bir gizlilik içinde yapıyorlar. | Open Subtitles | حسناً إنهم يقومون بالأعمال المرهقة السرية لسنوات |
Eğlenmek için yapıyorlar. | Open Subtitles | لا , لا , إنهم يقومون بهذا من أجل المتعة |
Kemoterapiye giden insanlar için peruk yapıyorlar. | Open Subtitles | تعلمين , إنهم .. يقومون بعمل الشعر المستعار للأشخاص الذي يمرون في العلاج الكيميائي |
Tehlikeli bir iş yapıyorlar. Bunu biliyorlar. | Open Subtitles | إنهم يقومون بعمل خطير و كانوا يعرفون هذا |
Banyoya bakım yapıyorlar. Bu otel iğrenç. | Open Subtitles | إنهم يقومون بأعمال الصيانة في الحمام هذا الفندق يثير الإشمئزاز |
Adamlar da alınmış, bu yüzden bunları yapıyorlar. | Open Subtitles | لقد تعرضوا للإهانة، لهذا السبب إنهم .يقومون بكُل هذا، بالضبط |
Ellerinden geleni yapıyorlar ama durum iyi değil. | Open Subtitles | إنهم يقومون بكل ما في وسعهم لكن الحالة ليست جيدة |
Beni karanlıkta bırakmak için ellerinden geleni yapıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يقومون بكل ما بوسعهم لإبقائى على جهل |
Biz konuşurken onlar inşa ediyorlar bile. | Open Subtitles | إنهم يقومون بالبناء الآن بينما نحن نتحدّث |
Onları açlıkla terbiye ediyorlar. | Open Subtitles | حسناً، إنهم يقومون بتجويعهم يملؤنهم بالهيبوكلوريد |
Paradokslar yaratıp zamanı yok ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يقومون بخلق مفارقات محاولين تدمير الزمن |