öyle. Üstelik bugün MM var. Hastalık ve Ölüm Toplantısı. | Open Subtitles | إنه كذلك, و لدي جولات على المرضى و الوفيات أيضاً |
Eğer o adam, öyle demiyorum ama eğer o adam... Peki, o... | Open Subtitles | .. ـ لو كان كذلك، وأنا لا أقول إنه ـ إنه كذلك |
Evet öyle. Yeni enerji, yeni kaynalar. Yeni bir dünya. | Open Subtitles | نعم إنه كذلك, مصادر طاقة جديدة إنه عالم جديد تماماً |
öyle zaten. Ama bir banyo yapmam lazım. Biraz da kafamı dinlemeye ihtiyacım var. | Open Subtitles | إنه كذلك ، ولكنني أريد بعض الوقت وحدي وأريد أن آخذ حماماً |
- öyle. Bu kuru temizleme işini düşündüm de... | Open Subtitles | إنه كذلك. حسناً كنت أفكر بموضوع المصبغة. |
- Evet. Lejyoner olduğunu ispatladı. Tıpkı bugün bizim için ölen diğer on dokuz cesur Lejyoner gibi. | Open Subtitles | نعم، لقد أثبت إنه كذلك مثل 19 شاباً شجاعاً ماتوا لأجلنا اليوم |
- Aynen öyle. - Ya da ona yeni bir keman alabilirim. | Open Subtitles | ـ حسناً، إنه كذلك ـ أو بوسعي أن أشتري له كمان جديد |
çok zeki, öyle olduğunu biliyorum, fakat okula gitmek istemiyor. | Open Subtitles | إنه ذكى أعلم إنه كذلك لكنه لا يريد أداء دوره فى المدرسه |
Evet, öyle! Hemen yanına git. Çünkü o benim! | Open Subtitles | أجل , إنه كذلك , ويجب أن تذهبي إليه لإنه يكون أنا |
- Evet, efendim. Çok etkileyici. - Gerçekten, öyle. | Open Subtitles | نعم يا سيدى، إنه لشىء مثير للإعجاب إنه كذلك حقاً |
Bugün öyle! O zaman seni incitmek istemediğimizi de biliyorsun? | Open Subtitles | إنه كذلك اليوم إذن انتِ تعرفين اننا لن نؤذيكِ |
Evet, aslında bir bakıma öyle. Çünkü yapman gereken de bu. | Open Subtitles | بلى, في الواقع, في طريقةٍ ما, إنه كذلك, لأن ذلك ما يجب عليك فعله. |
öyle. Ama zavallı ata çok fazla yüklendik. | Open Subtitles | إنه كذلك بالفعل ، ولكننا ضغطنا كثيراً على الحصان المسكين |
- Akıl almaz bir şey bu. - Evet. Çünkü öyle. | Open Subtitles | ــ يبدو الأمر كالجنون ــ إنه كذلك بالفعل |
Hayır, öyle Bunu doğumgünü kartıma yazmıştı. | Open Subtitles | كلا, إنه كذلك. لقد كتب هذا في كارت المعايدة في عيد ميلادي. |
öyle, Bayan. Milli Emir Komutası. | Open Subtitles | إنه كذلك سيدتي أَطْلبُ سلطة قيادةِ وطنيةِ للسيطرة |
Evet, öyle. Neyse, bugün Mercedes'le randevum vardı. | Open Subtitles | أجل إنه كذلك, على أية حال لدي موعد مع ـ مارسيدس ـ اليوم |
Evet öyle. Biz az miktarda kremalar için oynuyoruz. | Open Subtitles | تعم إنه كذلك فنحن نلعب بالقطع الصغيرة التي تشبة ثماثيل المارشل |
öyle aslında. Bu bir Kadim numaralama sistemine benziyor. | Open Subtitles | إنه كذلك بالفعل، يبدو وكأنه نظام ترقيم قديم |
öyle zaten. Stafilokok bakteri sorunumuz vardı da. | Open Subtitles | إنه كذلك بسبب مشاكل متعلقة بإنتشار البكتريا |
- Eğer öyleyse, öyle olduğunu söylemiyorum... - öyle. | Open Subtitles | .. ـ لو كان كذلك، وأنا لا أقول إنه ـ إنه كذلك |
Evet doğru ama ben burada hanımefendi göremiyorum. | Open Subtitles | إنه كذلك بالفعل , لكنني لا أرى أي سيدة هنا |