Biliyorum. Bir seçeneğin var. İlk defa çiğ istiridye yemek gibi bir şey. | Open Subtitles | أعلم ، لكن أنت لديكي الخيار إنه مثل أول شخص أكل المحار الني |
Hayır. Yarış yaparken kestirmeye dalmak gibi bir şey. | Open Subtitles | كلا إنه مثل طريق مختصر أتعرف , عندما تدير السباق |
Bu sanki babanı ya da başka birini gözetlemeye benziyor. | Open Subtitles | إنه مثل التجسس على أبيك أو شيئا من هذا القبيل. |
Bu sanki seni içerden dışarı çürüten birşey gibidir. | Open Subtitles | إنه مثل المرض الذي يصيبك بالعفن من الداخل والخارج |
Bu senin suflelerine benziyor. Eğer düzgün yapmazsak, felaket olabilir. | Open Subtitles | إنه مثل سمنتك إذا لم تفعليه بشكل جيد فستكون كارثة |
Tıpkı tahta bacağa sahip bir korsanın optik eşdeğeri gibi. | TED | إنه مثل المكافئ البصري لقرصان برجل صناعية. |
Bu Şey gibi... kedinin arka kapıda olduğunu düşünürsün, ve verandanın ışığını açarsın ve karşındaki bir gece daha için yalvaran | Open Subtitles | اللعنة , إنه مثل أنك تعتقد أن قطتك في الباب الخلفي وتضيئ نور الشرفة |
Senin ve benim gibi kızlar için insan olmak kostüm giymek gibi bir şey. | Open Subtitles | كونك بشرية؟ إنه مثل الزي للفتاة مثلك ومثلي |
Bisiklete binmek gibi bir şey doktor. Bunun için size ödeme yapacaklarını düşünün. | Open Subtitles | إنه مثل ركوب الدراجة فقط تظاهر بأنّك تتقاضى أجراً |
Penisine sol elinle dokunmak gibi bir şey. | Open Subtitles | إنه مثل كما لو أني كنت أمس قضيبك بيدك اليسرى. |
Hapiste olan eşini aldattığın gibi bir şey mi? | Open Subtitles | إنه مثل أن تخون زوجتك بينما هي تتعفن في السجن؟ |
Bu sanki bir gelecek bahçesi, tüm modern teknolojileri kutladığımız. | TED | إنه مثل حديقة المستقبل النباتية، حيث نحتفل بكل هذه التقنيات الحديثة. |
Bu sanki seni içerden dışarı çürüten birşey gibidir. | Open Subtitles | إنه مثل المرض الذي يصيبك بالعفن من الداخل والخارج |
- Benden başka midesi bulanan var mı? - Yolculuk ona iyi gelmez. Karides gibidir. | Open Subtitles | هل هناك أحد غيري لديه اضطراب في المعدة إنه لا يسافر جيداً, إنه مثل الجمبيري |
Açık arttırmalar, iğrenç satışlar garaj satışına benziyor, bana sorarsan. | Open Subtitles | .بيتمزادتالإبداعاتوالتحف . إنه مثل اليوم المفتوح لكن للأثرياء إذا سألتني |
Tıpkı çocukluğumdaki yerel panayır gibi. | Open Subtitles | إنه مثل مهرجان المقاطعة عندما كنت صغيراً. |
Şey gibi bu yoğurt, yoğurt, yoğurt, bağlanma problemleri. | Open Subtitles | إنه مثل زبادي , زبادي زبادي , مشاكل في الإلتزام |
Kız ya da kadın gibiydi, ışıkları açtığım zamanda kayboldu. | Open Subtitles | إنه مثل امرأة أو فتاة ثم حين أشعل الأضواء تختفي |
Masal gibi oldu. | Open Subtitles | إنه مثل قصة حواري |
İplik gibi birşey. Ayakkabı bağının yarısı kadar bile değil. | Open Subtitles | إنه مثل الخيط هذا لا يبدو مثل نصف خيط الحذاء حتى |
Gerçek olan suç ve gizemleri seven birkaç grup insan gibi düşün. | Open Subtitles | إنه مثل حفنة من الأشخاص الذين يحبون الجرائم الحقيقية والأسرار. |