Birlikte geçirebildiğimiz Bu çok odaklanmış süre ikimizin de yıl boyunca dört gözle beklediğimiz ve değer verdiğimiz bir süre. | TED | إن هذا الوقت المخصص لنا الذي كنا نقضيه سوية هو في الحقيقة ما نعتز و ننتظره طيلة العام |
Hiç kimse, bak Bu bir devrimdir, Bu çok büyük bir olaydır ve seni birçok bireysel açıdan da etkileyebilir gibi şeyler söylemiyor. | TED | إذ لم يقل أحد، اسمعوا، إن هذا الأمر غاية في الأهمية، إنها ثورة، ومن الممكن أن يؤثر عليكم وبطرق شخصية جداً. |
Bu bir hata olurdu. Sığınabileceğiniz bir yer var mı? | Open Subtitles | أنا أخطط لجولة في الريف إن هذا سوف يكون خطأ |
Fakat asıl problem Bunun doğru olması, çünkü işgücümüzde aşırı bir çeşitlilik eksikliği var, özellikle de etki alanlarında. | TED | والمشكلة هي إن هذا صحيح نوعا ما لأن هناك نقصاً شديداً في التنوع في عمالتنا، خاصة في مواقع المؤثرة. |
Evlilik kararı Çok doğru. Onu görünce, buna ikna oldum. | Open Subtitles | إن هذا الزواج شيئ صحيح تماماً لقد اقتنعت لحظة مقابلتها |
Vay be, Burası Çok güzel olmuş. Keşke hâlâ benim olsaydı. | Open Subtitles | إن هذا المكان رائعاً جداً أتمنى لو كنت لا أزال أملكه |
PH: Bildiğiniz üzere Bu çok büyük bir bilgisayardı. | TED | ب.هـ. : كما تعلمون إن هذا الكمبيوتر كان ضخما للغاية. |
Bu çok tuhaf ama sanırım gideceğim. | Open Subtitles | إن هذا غايةً في الغرابة. لكنني أعتقد أنني سأفعل ذلك. |
Dinle, Bu çok önemli. Video kameramı unuttum. | Open Subtitles | إستمع إن هذا مهم لقد نسيت كاميرة الفيديو. |
Bunda kasıt var. Bu bir aksaklık değil. Biri sistemi çökertiyor. | Open Subtitles | إن هذا متعمد، فذلك ليس بخطأ أحدٌ ما يحاول تدمير النظام |
Bu bir şekilde beni şimdi hayatta olduğum yere getirdi. | TED | إن هذا المبدأ كان سبباً لما أنا عليه الآن. |
Bunun sebebi ise bu adamın bunu yapmaya kararlı olması. | TED | و السبب هو إن هذا الرجل مصمم على تحقيق ذلك. |
Bunun sineye çekilemez olduğunu sen söyledin. Birlikte gidecektik hani? | Open Subtitles | قلت إن هذا لا يطاق قلت إننا سنفعل الأمر معاً |
Bunun insanlık dışı olduğunu söylerdi. Kendi ev işimizi kendimiz yapmalıymışız. | Open Subtitles | قال إن هذا غير إنساني، نحن يجب علينا القيام بأعمالنا المنزلية |
Düzenli bir ev olmadığını itiraf ediyorum. Ama burada Çok rahat edeceğinizi eminim. | Open Subtitles | إن هذا ليس بيتاً فاخراً، ولكننى أؤكد لك أنك ستكون مستريحاً هناً جداً |
Burası bir Çok insanıyla büyük bir ülke. | TED | إن هذا بلد عظيم مليء بالكثير من العظماء |
Burası bir batakhane. İçeriyi arayın. | Open Subtitles | إن هذا المكان ملىء بالقذارة المعفنة يا معفنيين. |
Bu senin sahnedeki ilk seferin. Çabaladığın her şey. | Open Subtitles | هذة مرتك الاولى فى دائرة الضوء إن هذا ما تعمل من أجلة |
Bırak şu telefonu, piç kurusu! Bu benim ve karım arasında! | Open Subtitles | اترك الهاتف يا ابن العاهرة إن هذا بيني و بين زوجتي |
Çok tuhaf Ama bu sefer o gerçekten temiz. | Open Subtitles | إنه ليس أجل , أنت تعرف إن هذا غريب , لأنه هو النهاية |
İnsanların antik çağlardan beri hayallerini süsleyen bir şey bu. | Open Subtitles | . إن هذا ما يحلمُ به البشر منذ العصور السابقة |
Ben Jim Rome, ve Bu gerçekten komik bir ilk yarı skoru:35'e sıfııırr! | Open Subtitles | جيم روم معكم وصدقوني إن هذا سخف نصف الوقت و35 مقابل لا شيء |