"إيجاد حل" - Traduction Arabe en Turc

    • çözüm bulmaya
        
    • çözüm bulmak
        
    • Bir yol bulmamız
        
    • çözebiliriz
        
    • bir çözüm
        
    Tamam, biz burada çözüm bulmaya uğraşacağız ve işaretçiyi bulduğunuzda tekrar edeceğiz. Open Subtitles حسناً، سنعمل على إيجاد حل هنا وسنعلمك به عندما تجد الإشارة اللاسلكية
    Bu kabul edilemez sosyal adaletsizlik, beni, dünyamızdaki temiz su problemi için bir çözüm bulmaya zorladı. TED هذا الظلم الاجتماعي غير المقبول أجبرني على أن أرغب في إيجاد حل لمشكلة المياه النظيفة في كوكبنا.
    5 dakika önce ise sakin bir şekilde bu soruna zeki bir çözüm bulmaya çalışıyordum. Open Subtitles مقابل خمس دقائق مضت عندما كنت أحاول إيجاد حل ذكي إلى هذه المشكلة
    Öyle yapayım. Çünkü ben de bu soruna basit bir çözüm bulmak istiyorum. Open Subtitles سأفعل ذلك لأنني أيضاً أريد إيجاد حل بسيط لهذه المشكلة
    Ancak bir çözüm bulmak için buradayız. Open Subtitles ولكننا هنا من أجل إيجاد حل للمشكلة
    Başka Bir yol bulmamız mümkünse onu bulmalıyız. Open Subtitles إن أمكننا إيجاد حل آخر... علينا إيجاد حل آخر.
    Başka Bir yol bulmamız mümkünse onu bulmalıyız. Open Subtitles إن أمكننا إيجاد حل آخر... علينا إيجاد حل آخر.
    Bununla ne kasdediyorum sayın bayan yaratıcılığımızı kullanalım ve bir çözüm üretelim Eminim bu problemi çözebiliriz. Open Subtitles ما أعنيه هو هذا سيدتي.. فلنكن مبدعين ونجد حلاً للموضوع أنا متأكد أن بإمكاننا إيجاد حل
    Bunu değiştirmek istedim neden buna bir çözüm bulamayayım diye düşündüm. TED سعيت لتغيير ذلك، وفكرت، لماذا لا أحاول إيجاد حل لهذا؟
    Üstünden çok yıl geçmiş olsa da, ülkemizin sorunlarına adil bir çözüm bulmaya harcadığınız çaba için size içtenlikle teşekkür etmeme izin verin. Open Subtitles على الرغم من تأخر هذا عدة سنوات دعني أشكرك من أعماق قلبي على حرصك على إيجاد حل لمشاكل أمتنا
    İdareten bir çözüm bulmaya çalışalım. Open Subtitles دعينا نركّز فقط على إيجاد حل للوقت الحالي.
    bir çözüm bulmaya çalışan, orada oturan arasında Tmanona amacıyla tetik üzerinde basınç korkulan Open Subtitles تجلسون هناك محاولين إيجاد حل من أجل أن تمنعوني من الضغط على الزناد اللعين
    Bu yüzden optik olarak mükemmel gözler üzerinde çalışmaya başladık, gerçek robot kimliğini korurken yansıma sorununu çözecek bir çözüm bulmaya çalıştık. TED لذلك بدأنا العمل على النظارات المتقنات بصرياً محاولين إيجاد حل من شأنه أن يحافظ على المكونات الحقيقية للروبوت ويصلح مشكلة الإنعكاس في الوقت نفسه.
    İnsanoğlu sorununa çözüm bulmaya şu kadar yaklaşmışım ve sen bana ara vermemi... Open Subtitles وأنا على وشك إيجاد حل لمشكلة البشر وتخبرينني أني بحاجة إلى...
    Fakat David bunu böyle görmüyor, sadece çözüm bulmak istiyor. Open Subtitles لكن (ديفيد) لايرى بهذا المنظور، يود إيجاد حل فحسب.
    Bu işten kurtulmak için Bir yol bulmamız gerek. Open Subtitles يجب علينا إيجاد حل لذلك
    Faith, beraber çözebiliriz. Open Subtitles يمكننا إيجاد حل آخر
    20.yüzyıl bu probleme bir çözüm önerdi, ama bütünüyle beklenmedik, taşları yerinden oynatan bir biçimde. TED وقد تم إيجاد حل لهذه المشكلة في القرن العشرين، ولكن بطريقة نموذجية غير متوقعة أبداً.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus