| - Evet. yeğenim bana düşündüğüm kadar aşağılık olmadığını anlattı. | Open Subtitles | ابنة أخي أخبرتني أنك لست بنصف التملق الذي ظننتك عليه |
| yeğenim dört yaşındayken, giyinmeyi istemiyor ve her şeye itiraz ediyordu. | TED | عارضت ابنة أخي ارتداء ملابسها ورفضت كل شيء عندما كانت في الرابعة من العمر. |
| Sıra sende yeğenim. Sana bu kötülüğü kimin yaptığını yazabilirsin. | Open Subtitles | اكتبي يا ابنة أخي الطيبة واعرضي هنا أخيرًا ما سيكشفه الرب للانتقام |
| Bir evin bana yalakalık yapmaya çalışması, neredeyse yeğenimi rehin alan bir ev kadar rahatsızlık verici bir gerçek. | Open Subtitles | الواقع بأن البيت يستطيع أن يحاول التودد ألي بنفس القدر من الأزعاج كبيت يأخذ ابنة أخي رهينة |
| Onlara yeğenimin doğumgününe gidiyorum dedim. | Open Subtitles | أخبرتهم بأني سأذهب إلى حفلة عيد ميلاد ابنة أخي. |
| Sanıyorum yeğenime ettiğin yemini yerine getirmek için buradasın. | Open Subtitles | أفترض أنك هنا للوفاء بالنذر ما قدمتموه ابنة أخي. |
| Hep demişimdir, karın, yani benim zavallı akılsız yeğenim hiç bir zaman durması gerektiği yerde durmasını bilmemiştir. | Open Subtitles | لطالما قلت أن زوجتك، ابنة أخي المسكينة، ضعيفة العقل، ليس لديها شعور بالنسب. |
| yeğenim önümüzdeki pazar günü bir şölen düzenliyor ve ben sizin ve eşinizin davetlim olarak gelmenizi istiyorum | Open Subtitles | ابنة أخي ستقيم وليمة في يوم السوق التالي و أريدك أنت و زوجتك أن تحضروا كضيوف |
| Yöneticiye yeğenim için endişelendiğimi söyledim. | Open Subtitles | أخبرت المسؤول أنني كنت قلقاً على ابنة أخي |
| Teknik olarak, o benim yeğenim değil ve de öksürmüyor. | Open Subtitles | حسناً ، من الناحية الفنية ، ليست ابنة أخي وليس لديها سعال. |
| Üç yıl önce yeğenim Rachel kayboldu. 14 yaşında, çok güzel bir kız. | Open Subtitles | منذ ثلاث سنوات، ابنة أخي راشيل، وذهب في عداد المفقودين فتاة جميلة شابة 14 أنها ذكية حقا |
| yeğenim bana Cixi Tai Hou'nun seni Faye Wong kasetiyle yakaladığını söyledi. | Open Subtitles | ابنة أخي تاي تسيشي هوى ضبطت لكم شريط فاي وونغ، هاه؟ |
| yeğenim ile konuşmam gerek ödevine yardım etmem gerekiyor da. | Open Subtitles | أوه , لقد تلقيت مكالمة من ابنة أخي التي تحتاج إلى مساعدة في حل واجبتها |
| Sen kasedini aldın, ben de yeğenimi. | Open Subtitles | أنت تحصل على الشريط، وأنا أحصل على ابنة أخي. |
| Ama sakın unutma ben de yeğenimi ve yavrusunu kaybettim. | Open Subtitles | "لكن لا تنسى أنني فقدتُ ابنة أخي و طفلتها الصغيرة". |
| ...ve senin hasta, sapık babanın yeğenimi öldürmesine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | ولن أسمح لوالدكَ المريض والمختل بأن يقتل ابنة أخي. |
| Artık yeğenimin kendi iyiliği için şehri terk etme zamanı geldi. | Open Subtitles | لمصلحتها، فأظنّ الأوان قد آن لرحيل ابنة أخي من البلدة |
| Ama yeğenimin doğum günü partisine uğraması için Demir Adam'ı ikna etmelisin. | Open Subtitles | لكن عليك أن تجعل الرجل الحديدي يأتي الى حفلة عيد ميلاد ابنة أخي |
| Fakat onun da durumu muamma. Yani an itibariyle tek umudun yeğenimin dirilen genç cadılara psikanaliz yapması. | Open Subtitles | وأملك الوحيد هو بأن تعالج ابنة أخي نفسيًا الساحرة المراهقة العائدة للحياة. |
| Ve eğer küçük yeğenime insülinini alamazsa ve sonra ne olacağını biliyorsun, komaya girer ve ölebilir. | Open Subtitles | وإذا صغير ابنة أخي لا تحصل على الأنسولين لها... يمكن... تذهب في غيبوبة... |
| Hakkında tek bildiğim Paris'e Prag'dan yeğenimle birlikte geldiği. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنه أتى إلى باريس من براغ مع ابنة أخي |
| Walden, bu Jenny. Kardeşimin kızı. | Open Subtitles | (والدن) هذه (جيني)، ابنة أخي! |
| Donanmadayken çaktığım Filipinli fahişeler yeğenimden çok daha masum görünüyordu. | Open Subtitles | لقد ضاجعت مومس فيليبينية عندما كنت في الجيش و هي تبدو أكثر براءة من ابنة أخي |
| O halde sınıf arkadaşın yalan söylemiş. | Open Subtitles | (هذه هي ابنة أخي (باي يو هل عرفتها ؟ |