Ellerları kızlarını bulduğumuza dair bilgilendirmek istiyorum. | Open Subtitles | ما هي حركتك الأولى؟ أحبذ أن نخبر عائلة إللر بأننا عثرنا على ابنتهم |
Onlara evleneceğimizi ve kızlarını evlilik dışı hamile bıraktığımı söyleyeceğiz. | Open Subtitles | ولكي نخبرهم ايضاً بأننا سنتزوج وكذلك انني جعلت ابنتهم تحمل بطفل قبل ان اتزوجها، |
Onların sadık küçük kızları gibi davranmaktan benim tarzım olmayan kıyafetler giymekten... | Open Subtitles | اتظاهر بأن اكون ابنتهم المطيعة. البس بطريقة ما، بحيث لا اكون نفسي. |
Fakat onlara ulaşmam lazım. kızları bir kaza geçirdi. | Open Subtitles | لكن لابد من الوصول إليهم، ابنتهم أصيبت في حادث |
Yalnızca gitmek için tek bir karar vererek ailesi kızlarının kitaplara erişebileceğini garanti etti. | TED | بمجرد اتخاذ القرار بالرحيل، ضمن والداها أن ابنتهم ستتمكن من الحصول على الكتب. |
Eğer kusura bakmazsanız, gidip Bay ve Bayan Farris'e, kızlarının, kafasındaki I-95 yüzünden öldüğünü haber vermek zorundayım. | Open Subtitles | والان اعذروني يجب ان اخبر السيد والسيدة فاريس بان ابنتهم توفت نتيجة حادث اصابها في راسها |
Birinin arkadaşı veya kızı öldürülünce bunu söylemeyi hatırlat. | Open Subtitles | ذكرني بذلك في المرة القادمة التي يتوجب علي ان اخبر احدهم ان صديقتهم او ابنتهم قد قتلت |
Ama merak ediyorum kızlarıyla yattığımı bilseler ne kadar severler diye. | Open Subtitles | لكن لا أدري كم سيحبوني لو عرفوا أني أضاجع ابنتهم |
Eğer kızlarını çıldırtmayı durdurmak istiyorlarsa, arkadaşlarımın bana yardım etmek isteyeceklerini umuyorum. | Open Subtitles | كنت آمل من أصدقائي أن يساعدونني إذا كانوا يريدون إيقاف ابنتهم |
Jane, Campbell'larla birlikte kızlarını ve onun nişanlısı Bay Dixon'ı ziyarete İrlanda'ya davet edildi. | Open Subtitles | جين كانت مدعوة للذهاب الى ايرلاند مع عائلة كامبلز لزيارة ابنتهم وخطيبها سيد ديكسون |
Hey, Yamada'lar kızlarını Ohio'da yatılı bir okula.. | Open Subtitles | آل يامادا كانوا على وشك ان يرسلوا ابنتهم |
Eşini de tanıyorum, kızlarını evlat edinmelerine ben yardım etmiştim. | Open Subtitles | كنت أعرف زوجته وقد ساعدتهم علي تبني ابنتهم |
Hepinizin bildiği gibi 11 yaşındaki kızları Billie kayıp. Biraz merhamet ve sabır göstermeniz gerekiyor. | Open Subtitles | كما تعرفون جميعكم, ابنتهم بيلي ذات 11 عاما مفقودة |
kızları onlara yeni bir şey deneyeceğini söylediğinde ebeveynler bu yüz ifadesini takınmamalılar | Open Subtitles | أعرف ليس هذا التعبير الذي ينبغي أن يظهر على وجه الوالدين عندما تخبرهم ابنتهم أنها تحاول الظهور بشيء |
Turner ailesi yedi yaşındaki kızları Lacey'i bilmeden evde unutarak dışarı kaçtılar. | Open Subtitles | لقد نجت العائله و لم يعرفوا بأن ابنتهم ذات السبعه أعوام – ليسي – موجوده بالداخل |
Sen, kızları gibi davranan herhangi birisisin. | Open Subtitles | فما أنت إلاّ شخص آخَر يتظاهر بأنه ابنتهم |
Çünkü Ruby'nin ailesini bulmam ve 13 yaşındaki kızlarının hamile olduğunu ve hâlâ, ilerlemiş belsoğukluğundan acı çektiğini söylemem lazım. | Open Subtitles | لأنه علي أن أجد والدي روبي لأخبرهم بان ابنتهم ذات الثلاثة عشر عاما كانت حامل وما زالت تعاني من مرحلة متقدمة من السيلان |
Harriet'in ailesi, kızlarının olabileceği yer hakkında bilgi için bütün kamuoyundan yardım talebinde bulundu. | Open Subtitles | والدي هاريت ادليا بنداء اليوم للمساعدة في طلب التقصي عن ابنتهم |
Tek kızlarının eski müptela sevgilisiyle tanışacaklar. | Open Subtitles | انهم سيقابلون صديق ابنتهم المتعافي من الادمان |
Ama katlandılar çünkü onların kızı bir Amerikalıydı. | Open Subtitles | ولكن رضوا بكل هذا لان ابنتهم كانت امريكية |
kızlarıyla oğlumuzun nişanına onay verdiler. | Open Subtitles | لقد وافقوا على الخطوبه بين ابنتهم الرضيعه وابننا |