Bu yeniden ayarlanabilir robotların sıra dışı türü günlük ihtiyaçlarımızı karşılamak için görünmez, sezgisel arayüzü sağlamak için bir platformdur. | TED | هذا النوع الفريد من الروبوتات القابلة لإعادة التشكيل هو في الحقيقة منصة لتوفير وسائل تواصل غير مرئية ليلبي احتياجاتنا بالضبط. |
Bana bu işi verdi, ihtiyaçlarımızı karşıladı, korkularımı yenmemi sağladı. | Open Subtitles | أعطاني هذا المنصب سدد احتياجاتنا أخذ خوفي |
Evet, o ve Maurizio ihtiyaçlarımızı karşılaması için geliştirmişlerdi. Anna. | Open Subtitles | نعم، هو وماوريتسيو قاموا بتطويره لتناسب احتياجاتنا. |
Bu iddialara hayret ediyorum, sanki fizik kurallarını ihtiyaçlarımıza uygun şekilde değiştirebilecekmişiz gibi. | TED | أجد هذا الجدال فاتنا، وكأننا نستطيع أن نلوي قوانين الفيزياء لتوافق احتياجاتنا. |
Chewbecca bir gemideki ihtiyaçlarımıza uygun ilk arkadaş. | Open Subtitles | شيوى هنا هو مساعد القبطان على سفينة يمكن أن يلبى احتياجاتنا |
Her biriniz, ihtiyaçlarımız uyarınca ve güçleriniz ölçüsünde birer görev aldınız. | Open Subtitles | لقد قلّدنا كل واحد منكم بمهام، بناءً على احتياجاتنا ونقاط قوتكم |
Temel ihtiyaçlarımız karşılandıktan sonra, kuramsal olarak, seçtiğimiz şeyler bize faydalı ya da zevkliyse onlara yatırım yaparız. | TED | بعد أن نلبي احتياجاتنا الأساسية، سنفكر نظرياً باستثمار الخيارات فقط لدرجة منفعتهم أو مقدار الاستمتاع بهم. |
Ama eminim ikimizin ihtiyaçlarını karşılayacak bir plan yapabiliriz. | Open Subtitles | لكن انا متأكدة اننا نستطيع ان نأتي بخطة التي تكفي جميع احتياجاتنا الأثنان |
Gerçek hizmetkarlar ihtiyaçlarımızı bizden daha iyi bilirler. | Open Subtitles | الخادم الحقيقي هو من يعرف احتياجاتنا بشكل أفضل مما نفعل |
Boş dükkanlarımızın önleriyle ilgili umutlarımızı nasıl paylaşabiliriz ki yaşadığımız ortamlar ihtiyaçlarımızı ve hayallerimizi daha iyi yansıtsın? | TED | وكيف يمكن أن نشارك أكثر من آمالنا لواجهات المحلات الشاغرة لدينا، بحيث يمكن لمجتمعاتنا أن تعكس احتياجاتنا وأحلامنا اليوم؟ |
İşgücü kıtlığımız var, ama hala ekonomik ve demografik ihtiyaçlarımızı karşılamaya uygun olan insanları Avrupa'ya almıyoruz. | TED | لدينا نقص في العمالة، ولكننا استثنينا هؤلاء الناس الذين تنطبق عليهم احتياجاتنا الاقتصادية والديموغرافية من القدوم إلى أوروبا. |
Joel, biz erkeğiz. İhtiyaçlarımızı gidermek için programlanmışız. | Open Subtitles | و "جويل" نحن رجال , تعلم نحن نسلك طريق لنشبع احتياجاتنا |
Martha, buranın tüm ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğine emin olmamız lazım. | Open Subtitles | " مارثا " سوف تنباحث لنرى إن كان المنزل يوافق كل احتياجاتنا |
Şahsi ihtiyaçlarımızı bir kenara koymalıyız. | Open Subtitles | ويجب وضع احتياجاتنا الشخصية جانباً |
Mutluluğu hep yanlış yerlerde aramak için eğitildik ve nasıl hazır yiyecekler beslenme ihtiyaçlarımızı karşılamıyor, bir de üstüne bizi hasta ediyorsa hazır değerler de aynı şekilde psikolojik ihtiyaçlarımızı karşılamıyor ve güzel bir hayattan bizi uzaklaştırıyor. | TED | واعتدنا كلنا على البحث عن السعادة في كل الأماكن الخطأ. وتمامًا كالطعام غير الصحي الذي لا يلبي احتياجاتنا الغذائية، بل يجعلنا نشعر بالسوء، فالقيم غير الصحية لا تلبي احتياجاتنا النفسية. وتبعدنا عن طريق الحياة السعيدة. |
Çevreyi ihtiyaçlarımıza göre yeniden biçimlendiren büyük makineler kullandık. | Open Subtitles | باستخدام آلات كبيرة لإعادة تشكيل بيئاتٍ تلبي احتياجاتنا. |
Daha fazlasını da yaratabiliriz. Diller yaşayan şeyler, ihtiyaçlarımıza göre değiştirebileceğimiz şeyler. | TED | وبإمكاننا إبداع المزيد... اللغات، طبعاً، هي أمور حية، الأمور التي يمكن توسيعها وتغييرها لتلبية احتياجاتنا. |
Tüm ihtiyaçlarımız için dünyada yeteri kadar plastik var. | TED | وكما تعلم، لدينا ما يكفي من البلاستيك في العالم لكل احتياجاتنا. |
Onların yemeği aslında sembolik, kendi ihtiyaçlarımız için başkalarını harcamamızı ifade ediyor. | Open Subtitles | أكلهم يرمز إلى طريقة استنزافنا للآخرين لنغذيّ احتياجاتنا |
Ama bizim ve papazlığın ihtiyaçlarını göz önünde tutmaması... | Open Subtitles | ولكن في الحقيقة انه لم يأخذ في الحسبان احتياجاتنا او احتيجات الكهنوت انا لا اعرف |
Hepimizin ihtiyaçlarını kendininkinden önde tutacak birini. | Open Subtitles | قائد يضع كل احتياجاتنا فوق حاجته |