Tıpkı şu Valeria'nın uydurduğumuz gezisinden döndüğünde olduğu gibi. | Open Subtitles | من السفر الذي اخترعناه ... كي لا نقول لها الحقيقة. |
Bu sadece Calvin ile benim size şaka yapmak için uydurduğumuz bir şey! | Open Subtitles | إنّه فقط شيئ اخترعناه أنا و (كالفن) لكي نمازحك! |
- O zaman sözlerime kulak verin sevgi uydurduğumuz bir şey değildir gözlemlenebilir ve kudretli bir şeydir. | Open Subtitles | -فأصغِ لي إذاً ... حين أقول أنّ الحبّ ليس شيئاً اخترعناه إنّه شيء ملموس وقويّ |
Şehrin haritasına dikkatli şekilde bakarsanız sokaklarının olmadığını göreceksiniz, çünkü sokaklar bizim icat ettiğimiz bir şeydir. | TED | إذا ما نظرت بتمعن إلى خريطة المدينة، سترى أنه لم تكن هنالك أية شوارع، إذ أن الشوارع هي أمر اخترعناه. |
Ve bu birkaç sene önce bizim icat ettiğimiz birşey ya da yarattığımız. | TED | وهو شئ اخترعناه منذ بضع سنوات مضت أو صنعناه قبل بضع سنوات. |
Bizde kendi kendimize keşfettik. | Open Subtitles | لذلك نحن اخترعناه |
...biz Yunanlılar keşfettik. | Open Subtitles | أننا اخترعناه نحن اليونانيون |
Peki, anlatacaklarım Harika Ötesi'ni icat etmemiz hakkında! | Open Subtitles | ماشي، بص بالنسبة للعالم التاني احنا اخترعناه |
Fakat hepsinden öte, bizi daha önce icat ettiğimiz her şeyden daha fazla motive etme, zorlama ve şaşkına çevirme güçlerine saygı duyuyorum. | TED | لكنني أعتقد قبل كل شيء, أنني في رهبة من قوتها على حثنا و اخضاعنا, و شلنا و تحويلنا, بطريقة ما من شيء قد اخترعناه من قبل استطاع فعلها هكذا. |
Diyet yiyecekler için icat ettiğimiz bir şekil. | Open Subtitles | شيء اخترعناه لأطعمة الحمية |