Ortadan kaybolmadan önce ona neler olduğuna dair her şey işimize yarar. | Open Subtitles | أيّ شيءٍ يُمكن أن يُساعدنا على إكتشاف ما حدث له قبل اختفائه. |
Hotch her kurbanın kaybolmadan önce bir kayıp yaşadığını söyledi. | Open Subtitles | هوتش أعلمني للتو ان كل من الضحايا عانى من خسارة قبل اختفائه |
Michael'ın kaybolmadan iki hafta önce gittiği futbol maçı. | Open Subtitles | مباراة كرة القدم التي حضرها مايكل قبل أسبوعين من اختفائه |
Yangın Bay Oldacre'ın yokluğunda gerçekleşti ve Bay Oldacre'ın ortadan kaybolduğu anlaşıldı. | Open Subtitles | والشئ المفاجئ هو غياب السيد اولدكار والذى اصبح واضحا فيما بعد اختفائه. |
kaybolduğu gece saat dokuzda kaydedilmiş. | Open Subtitles | رقم لوحة السيّارة مدوّن هنا، هذا من الساعة التاسعة ليلة اختفائه |
Karısı onun kayıp olduğunu bildirmiş. - 3 gün önce. | Open Subtitles | حين حاولت الاتصال به، أخبرتني زوجته أنّها بلّغت عن اختفائه. |
Oli'nin kaybolması onların suçu değil, öyleymiş gibi davranmayı kes. | Open Subtitles | إن اختفائه ليس خطؤهم إنه لا يتوقف عن التصرف هكذا |
Bu, neden birden bire kaybolduğunu açıklıyor. | Open Subtitles | إذاً، هذا يفسّر سبب اختفائه المفاجيء |
Bence o kaybolmadan önce, bu zaman çizgisinin oluşmasını sağlamalıyız. | Open Subtitles | أعتقد أننا ينبغي أن نفسح مجالاً أكبر من الخط الزمني الحادث قبيل اختفائه |
kaybolmadan önce ofisinizi ziyaret ettiğini biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم بأنه قد زار مكتبك قبل اختفائه بأيام قليلة |
...kaybolmadan kısa bir süre önce müşterilerin hesaplarından küçük meblağlar hâlinde aktardı. | Open Subtitles | ... سحب كميات صغيرة من حسابات عملائه قبل فترة وجيزة من اختفائه |
Muhtemelen önemsiz ama kasabın Lord Fluret kaybolmadan önce tartıştığını gördüm. | Open Subtitles | قد يكون لاشيء لكني ايضا رأيت الجزار يتنازع مع لورد فلوريت قبيل اختفائه |
Ama ortadan kaybolmadan önce yaşayan en hızlı adamı bulmakla ilgili bir şeyler söyledi. | Open Subtitles | ولكن آخر كلماته قبل اختفائه كانت عن إيجاد أسرع رجل حي |
Binbaşı Briggs'in kaybolmadan önce söylediği son söz buydu. | Open Subtitles | كان ذلك آخر شيء أخبرني به الرائد "بريغز" قبل اختفائه. |
Sevgilisi, adamın kaybolduğu gece evinde bulmuş | Open Subtitles | وجدتها حبيبة الرّجل في شقّتها ليلة اختفائه. |
kaybolduğu gece deniz durgun ve hafif dalgalıydı. | Open Subtitles | ليلة اختفائه, كانت الأمواج هادئة, على الأغلب موجات صغيرة. |
kaybolduğu gün Travis'le aralarında atışma oldu. | Open Subtitles | قال انه تشاجر من داليس ليلة اختفائه |
Annesi ve üvey babası iki ay önce tam bu caddeden kayıp olduğunu bildirmiş. | Open Subtitles | والدته و زوجها بلغوا عن اختفائه من هذا المكان قبل شهرين |
Onun kaybolması ile ilgili bir şeyler sakladığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك تخفي شيئاً بشأن اختفائه. |
Nerede bulunduğunu ya da nasıl kaybolduğunu anlatamazsınız... ya da onu bir daha görmem için ihtimal olup olmadığını. | Open Subtitles | لن تخبرني شيئًا عن طبيعة عمله أو ظروف اختفائه... أو احتمال رؤيته مُجدّدًا |
Peki, ne zaman arkadaşınızla birlikte onun sahte kayboluşunu planladınız? | Open Subtitles | اذا متى قررتى أنت و صديقك أن تقوموا بتزييف اختفائه |
O ortadan Kaybolduktan sonra makine fotoğraf çekmeye devam etmiş. | Open Subtitles | وتوجد سبعة صور هذا يعني أنها استمرت بالعمل بعد اختفائه |
Ortadan kayboluşunun, Tarım Bakanlığı'na göndereceği raporla bir ilgisi olabilir. | Open Subtitles | - هناك احتمال أن اختفائه قد يكون لديه شيء مع التقرير كان على وشك أن يقدمه لوزارة الزراعة |
Emily'nin, Kaybolduğundan beri Toby Cavanaugh'dan haber alıp almadığını merak etmiştim. | Open Subtitles | كنتُ أتسائل فيما اذا كانت "ايميلي" قد سمعت من "توبي كافانوه" من بعد اختفائه |