Korkularımla yüzleşerek ve korkularımı aşacağım cesareti bularak hayatım olağanüstü bir hâl aldı. | TED | عندما واجهت مخاوفي ووجدت الشجاعة التي تدفعني للأمام، أقسم بأن حياتي أصبحت استثنائية. |
Büyümeye başlayınca, olağanüstü bir savaş gücüyle doğdu gelişti ve bu onu biraz vahşileştirdi, ben babası, ondaki dehşeti hissettim. | Open Subtitles | ولدت معه قوة استثنائية و لكن , كان هناك شئ غامض فى قوته و بمرور الوقت , بداءت ترعبنى شخصيا |
Bir başına burada yaşayabildiğine göre teyzeniz olağanüstü biri olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن عمتكم استثنائية لتعيش هنا في الأعلى لوحدها. |
Ayrıca sıradışı yetenekler kullanıyorlar sıradışı durumlarla başedebilmek için günlük hayatta. | TED | أيضاً يستخدمون مهارات استثنائية للتعامل مع الحالات الإستثنائية في حياتهم اليومية |
Neyse, yani hiçlik ve olası en üst gerçeklik arasında çeşitli özel gerçekler var. | TED | على أي حال، بين العدم وأقصى واقع ممكن، عوالم استثنائية متنوعة. |
Çünkü sen fevkalade bir ebeveynsin ki bu da benim özgeçmişime koyabileceğim bir şey değil. | Open Subtitles | لأنك والدة استثنائية, و هذا شيء ليس من خصالي |
Ama şansıma, bu sefer bir istisna yaptım. | Open Subtitles | و لكن لحسن الحظ هذه المرة كانت استثنائية |
sıra dışı önlemler alınmayacak. Şahit ya da noter gerekmeyecek. | Open Subtitles | لا للإجراءات استثنائية مع وجود شهود وموثقة من كاتب العدل |
Bu virüs dünya üzerinde, zırhında yeteri kadar büyük çatlaklar olan gerçekten olağanüstü birşeyler yapmayı deneyebileceğimiz, az sayıdaki virüslerden birisi. | TED | حيث أن هذا الفايروس فيه الكثير من الثغرات بحيث يمكننا القيام بعملية استثنائية جدا |
Bu fotoğraflar olağanüstü çünkü geçişler çok hızlı. | TED | وهذه الصور استثنائية لأن التحول سريع للغاية. |
Korkuyu hissedip kaybetmekten korktuğumuzda olağanüstü şeyler yapma yeteneğine sahibiz. | TED | حين نحس بالخوف ونخاف من الخسارة نكون قادرين على أمور استثنائية. |
Önümüzdeki olağanüstü onyıllara doğru yaşıyoruz. | TED | فنحن نتجه للعيش في عقود استثنائية في المستقبل القريب. |
Dang humması, oldukça olağanüstü bir hızla arttı. | TED | وقد ازدادت الإصابة بحمى الضنك بسرعة استثنائية. |
Beyindeki her şey değişir ve bu olağanüstü örneklerden insan değişimi ortaya çıkar. | TED | كل ما في الدماغ يتغير، ومن هذا تتشكل أمثلة استثنائية لتغير الإنسان. |
Çok yetenekli olduklarında da yetilerinin ne kadar sıradışı olduğunu kavrayamazlar. | TED | وعندما يكونون أكفاء علي نحو ممتاز، لا يدركون مدي استثنائية قدراتهم. |
Ancak kilit kısım yutarak yok etmek yerine sıradışı bir arazi parçasını geri vermek. | TED | لكن الجزء الأساسي هو محاولة رد قطعة استثنائية من المناظر الطبيعية، بدلا من ابتلاعها. |
Ortada ayrıca kötü, genel gerçekler var. Hiçbir şekilde özel değiller, oldukça sıradanlar. | TED | هناك أيضًا فقط الحقائق العامة التافهة. تلك ليست استثنائية بأي حال، تلك مجموعة عشوائية. |
Nuremberg'de özel bir mahkemede yargılandı. | Open Subtitles | تم توجيه الاتهام له أمام محكمة استثنائية في نورمبرج |
Will Graham hakkında bilmeniz gereken başka bir şey ise; fevkalade bir görsel hafızası olduğu, insan hallerini oldukça iyi kavradığı ve fikrimi sorarsanız, bu odadaki en zeki kişi olduğu. | Open Subtitles | شيء آخر يجب أن تعرفوه عن ويل جراهام إنه يملك ذاكرة تصويرية استثنائية إنه بصيرة ثاقبة بشدة للظروف الإنسانية |
Bu yüzden değil, bu bir istisna. | TED | ليس كذلك. بل لإنها استثنائية. |
CA: Tüm hayatın boyunca sıra dışı sorular sordun. | TED | كريس: اذا طيلة حياتك كنت تسأل أسئلة استثنائية. |
İstisnai durumlar göz önünde bulundurularak disiplin cezasını gerektirecek bir neden bulunamadı. | Open Subtitles | لظروف استثنائية ، لجنة التحقيق لم تجد سببا لاتخاذ إجراءات تأديبية ضدك |
İlk örnek olağandışı bir sendrom olan "Capgras sendromu". | TED | المثال الأول هو متلازمة استثنائية تدعى متلازمة كابجراس |
Bunu sana söylemiştim. Çünkü sen çok özelsin. | Open Subtitles | أخبرتك بالفعل عن السبب لأنك استثنائية |
- Bence oğlunuz inanılmaz işler başaracak. | Open Subtitles | أعتقد أن ابنك سوف يقوم بأموراً استثنائية |
Bak, Jeanne, bu sıradan bir istiridye vahşi olağan üstü bir şekilde kuvvetli. | Open Subtitles | انظري, يا جان, إلى هذه الأسماك الصدفية العادية إنها بحرية طائشة بقوة استثنائية. |
Bazı nadir vakalarda hastaların programı 16 ayda tamamladığını gördüm. | Open Subtitles | في حالات استثنائية ، لقد رأيت المرضى كاملة البرنامج كما في اقل من 16 شهرا. |