- Ben Eskiden huzur evlerine girerdim, bilirsin, | Open Subtitles | اعتدتُ التعدّي على دور العجزة والمساكن المشتركة |
Eskiden ben de kendime biraz kötü davranırdım. | Open Subtitles | أنا اعتدتُ شخصياً أن اتصرف بشكل سيئ احياناً |
Ben de Eskiden öğlen yemeğimi sıcak tutmak için kuvözü kullanırdım. | Open Subtitles | أتعلمين, اعتدتُ على استخدام الحاضنة لإبقاء طعامي حامياً، |
Hapishanede çalışma fikri ilk başta ürkütücü geliyordu, ama artık alıştım. | Open Subtitles | عليَّ أن أعترِف، فكرة العمَلِ في سِجن كانت تُخيفُني لكني اعتدتُ على الأمر حقاً |
Buna alışığım ben, gücenmem. | Open Subtitles | لقد اعتدتُ ذلك. لن أشعر بالإساءة |
Katlanmak zorunda kaldığım işkence eğitimi yüzünden elektrik akımlarına alışkınım. | Open Subtitles | لقد اعتدتُ الصعق الكهربائيّ من تدريبات التعذيب التي مررتُ بها. |
Eskiden olduğu gibi insanları kurtarmayı isterdim. | Open Subtitles | ليتَ باستطاعتي فقط إنقاذ الناس كما اعتدتُ فعله بالماضي |
Eskiden kişilikler arasında geçiş yaparken çaba sarf etmem gerekiyordu. Şimdiyse düşünmeden istediğim kişiliğe geçebiliyorum. | Open Subtitles | اعتدتُ بذل مجهود للتبديل بين النسخ لكن الآن أستطيع الانزلاق بينها دون تفكير حتى |
Eskiden..kavga ettik diye düşünüyordum | Open Subtitles | لقد اعتدتُ التفكير فى انه غادر لاننا كنا نتعارك. كما تعرفين, فى هذا الجو اللطيف فى الزواج, لكن.. |
- Abaküs. Eskiden koleksiyonunu yapardım ama portaldan buraya geçerken yanımda sadece bunu getirdim. | Open Subtitles | لقد اعتدتُ على تجميعها، لكن هذه الوحيد التي أحضرتها معي هُنا |
Eskiden Lithium, Seroquel ve Abilify kullanıyordum. Ama artık hiçbirini kullanmıyorum. | Open Subtitles | '' اعتدتُ تناول '' ليثيوم ''، '' سيركويل و '' أبيلفاي ''، لكنْ لمْ أعد أتناولها |
Kızlarla sevişmek için buraya gelirdim Eskiden. | Open Subtitles | اعتدتُ أن إجلب الفتيات الى هنا لنتبادل القبل |
Saldırı falan değildi. Ama Eskiden alem yaptığım bir adamla karşılaştım ve artık bu işleri bıraktığımı söyleyince çıldırdı. | Open Subtitles | إلتقيتُ مُصادفة برجل اعتدتُ الإحتفال معه، وغضب بعدما أخبرته أنّي لا أريد أن أفعل ذلك بعد الآن. |
Biz Eskiden sık sık konuşurduk seninle. Kafandan neler geçtiğini bilirdim. | Open Subtitles | أتعلم، اعتدتُ وإيّاك التحدث سويًّا، كنتُ أعلم ما تفكّر فيه. |
Tabii. Eskiden sürekli dinlerdim. Hâlâ da öyle. | Open Subtitles | نعم، بالطبع، اعتدتُ تشغيلها كثيرًا، ولا أزال |
Umarım aradığım boku bulabilirim. Eskiden ne neredeydi biliyordum. | Open Subtitles | آمل أن أستطيع إيجاد أغراضي، فلقد اعتدتُ معرفة مكان كلّ شيء |
Hayır, Eskiden ona yardım ederdim ve bu hoşuma giderdi. | Open Subtitles | كلّا , اعتدتُ أن أساعده ولقد راق ليّ الأمر |
Eskiden seni örnek aldığıma inanamıyorum, kardeşim. | Open Subtitles | يا صاح ، لا أصدق أنّي اعتدتُ أني أطمح للوصول لك |
Eskiden sadece sıkıntı hissetmeyen insanların sıkıcı olduklarını bu yüzden başkalarındaki sıkıntıyı anlayamayacaklarını düşünürdüm. | Open Subtitles | اعتدتُ التفكير أنّ الناس المملّين فقط لا يشعرون بالملل، لذا لا يمكنهم إدراكه عند الآخرين. |
Geçen bunca yıldan sonra buna oldukça alıştım diyebilirim. | Open Subtitles | في الحقيقة سيـّدي ، بعد كـلّ هذه السّـنوات اعتدتُ على الأمر. |
Onlar her zaman çıldırır. Ben buna alışığım. | Open Subtitles | إنهم دائماً يهلعان ، اعتدتُ عليها |
İşlerimi kendim halletmeye alışkınım. Korunmaya ihtiyacım yok. | Open Subtitles | اعتدتُ معالجة الأمور بنفسي ولا أحتاج أن يحميني أحد |
Ahlak masasında çalışırken sürekli yapardım. | Open Subtitles | اعتدتُ فعل ذلك كثيرًا في قسم مكافحة الرذيلة |
Ve bir süre sonra,Ben...bu tür bir boşluğa alışmaya başladım. | Open Subtitles | و بعد فترة اعتدتُ على ذلك نوعاً ما على الخواء |
Ben küçükken üzgün olduğumda büyükannemin kucağına otururdum. | Open Subtitles | حينما كنتُ صغيرًا، لقد اعتدتُ المكوث مع جدّتي حينما أكون مُنزعجًة |