Muazzam farklılıkta siyasi sistemlere ve farklı ekonomik sistemlere sahiptirler, birinde özel kapitalizm diğerinde geniş bir devlet kapitalizmi vardır. | TED | لديهما نظامين سياسين مختلفين بشكل كبير و ايضا انظمة اقتصادية مختلفة دولة بي راسمالية خاصة و اخرى بنظام راسمال دولة |
Sovyet petrolünü rafine edecek yer bulamayan Castro, ekonomik felaketle yüzleşti. | Open Subtitles | مع عدم توافر مكان لتكرير النفط السوفيتي، واجهت كاسترو كارثة اقتصادية |
Şunu bilmeni isterim ki ekonomik bir faciayla da karşı karşıya olabilirsin. | Open Subtitles | اتصل فقط لأعلمك انك قد تكون على وشك مواجهة كارثة اقتصادية أيضا |
Geçmişte aynı derecede önemli ekonomi dönüşümlerle karşılaştık ve başarılı bir şekilde onların üstesinden geldik. | TED | لقد واجهنا في الماضي تحولات اقتصادية خطيرة أيضاً، ولقد تخطيناها بنجاح. |
ekonomik kriz South Park'ı ve ülkeyi hiç olmadığı kadar etkiledi. | Open Subtitles | أزمة اقتصادية لم يسبق لها مثيل قد ضربت ساوث بارك والأمة. |
Ben ekonomik bir araba sürüyordum, ve sen çığlık atarak uyanmadın. | Open Subtitles | كنت أقود سيارة اقتصادية و لم تستيقظي و أنت تصرخين ؟ |
ekonomik açıdan gerekçesini açıklamak için fizibilite çalışması başlattık | TED | وهكذا فوضنا مهمة إجراء دراسة جدوى اقتصادية لمحاولة بناء قضية. |
Ve bu yöntemlerin daha bugünden görmeye başladığımız önemli ekonomik ve çevresel sonuçları vardır. | TED | وهذه الممارسات تترتب عليها آثار اقتصادية وبيئية هامة والتي بدأنا نراها بالفعل اليوم |
21. yüzyılın en büyük ekonomik fırsatı olabilir. | TED | قد تكون هي أكبر فرصة اقتصادية للقرن ال 21. |
Hepinizin farkında olduğu gibi, zorlu ekonomik zamanlarla karşı karşıyayız. | TED | كما تعلمون جميعاً، نحن نواجه ظروفاً اقتصادية صعبة |
Ve bu, tekrardan, aza indirgeme ve yeniden kullanma fikrini ekonomik avantajlarıyla birlikte ortaya çıkarır. | TED | ويأخذ، مرةً أخرى، فكرة التقليل وإعادة الاستخدام، وفي نفس الوقت أيضًا مع فائدة اقتصادية. |
Çevre kirliliğine yol açan ve ekonomik maliyet getiren sağlık maliyeti getiren işlerden bahsediyorum. | TED | وتؤدي الى احداث تلوث, له تكاليف اقتصادية, تكاليف صحيه وهكذا |
Şu anki ekonomide şu mesaj da önemli: Bahçeler, aileler için önemli bir ekonomik tasarruf sağlıyor. | TED | لكن في ظل الاقتصاد الراهن، أعتقد من المهم أن ننشر هذه الرسالة، أن الحدائق أيضًا توفر مدخرات اقتصادية مهمة للعائلات. |
Sosyal, dini, politik, ekonomik, askeri gerçekleri temsil edebilirler. | TED | يمكن ان يمثلون مجموعات اجتماعية , دينية, سياسية ,اقتصادية ,عسكرية |
Ve ekonomik çöküş yaşayacağımız yere gelmiş geçmiş en büyük ekonomik enjeksiyonu yaşamak üzereyiz. | TED | وبدلا من حدوث اغلاق اقتصادي، نحن على وشك الحصول على أكبر حقنة اقتصادية. |
Çünkü bu sadece konuştuğumuz bazı korsan filmlerin kuramsal satış fiyatı değil Gerçek bir ekonomik kayıp. | TED | فهو ليس مجرد قيمة افتراضية لبيع الأفلام المقرصنة بالتجزئة لكنه يعد خسارة اقتصادية حقيقية |
Biz arılarla ortaklaşa evrimleştik çünkü tozlaşma ve daha da fazlası son zamanlarda ekonomik bir ürün olarak arılara bağımlıyız. | TED | إننا مشتركون جداّ في التطور، لأننا نعتمد على النحل من أجل التلقيح وبشكل أكثر حتى مؤخراً كسلعة اقتصادية |
Çarpıcı eşitsizliğimizin boyutu, bir ekonomi sorunu olduğu kadar siyaset sorunudur. | TED | وجود عدم المساواة الدرامية بقدر ما هي مشكلة سياسية بقدر ما هي مشكلة اقتصادية. |
Onların rica ettikleri yardımı ekonomi ve ABD tekniğini | Open Subtitles | التي تطلب مساعدة اقتصادية وتقنية من الولايات المتحدة |
Gerçek şuydu ki, dünyanın finans devi olan ABD'de yaşıyordum. Fakat aynı zamanda, annemin 40 dolar karşılığında kanını satıp çocuklarını besleyebilmek için kan bankası önünde sıra beklediğini de izledim. | TED | الحقيقة أنني كنت أترعرع فى أقوى أمة اقتصادية فى العالم، الولايات المتحدة الأمريكية، في الوقت الذي كنت أشاهد فيه أمي وهي تقف في الصف في بنك الدم لكى تبيع دمها مقابل 40 دولاراً فقط لإطعام أولادها. |
Büyük Buhran'dan sonra Birleşik Devletler tek bir malî kriz yaşamadan 40 yıl ekonomik olarak büyüdü. | Open Subtitles | - 1930 مرت 40 سنة من النمو الاقتصادي فى الولايات المتحدة بدون أزمة اقتصادية واحدة |
Evet, ama bana göre yeni bir ekonomide yasiyoruz ve ...kaynaklarimizla asiri tutumlu olmak da çok tehlikeli. | Open Subtitles | نعم، ولكن في رأيي نحن نعيش فترة اقتصادية جديدة وأخشى أن مبالغتنا في التحفظ |
Süper karmaşık finansal pazarlar yaratıyoruz. | TED | لقد أنشأنا أسواقا اقتصادية في غاية التعقيد. |
Evet, ekonomiktir. Sadece bana paketi getiriyor. ikinci bir görüşürüz. | Open Subtitles | نعم, سيارة اقتصادية أحضري لي الحقيبة فقط |
Tek bir şirket bile menkul kıymet veya mevduat sahteciliğinden yargılanmadı. | Open Subtitles | و لم يتم اتهام أى هيئة اقتصادية بتهمة الغش أو التضليل الاقتصاديين |