İkinci tercih olmaktan bıktım. | Open Subtitles | لن أتصل حتّى يعتذر اكتفيتُ من كوني خياراً ثانياً |
Danışman ayaklarını bırak istersen. Senden ve ondan bıktım. | Open Subtitles | بإمكانك الكفّ عن ذكر هراء الرعاة هذا فلقد اكتفيتُ منه ومنك |
Ama bunu tellerin arkasından yapmaktan bıktım. | Open Subtitles | ولكنّي اكتفيتُ من فعل ذلك من وراء السياج |
Kahraman hikayeleri okumaktan bıktım. Artık ben de onlardan biri olacağım. | Open Subtitles | اكتفيتُ مِنْ قراءة قصص الأبطال أريد أنْ أكون بطلاً |
Mızmızlanmandan bıktım artık kadın, istediğim şeyi bana hemen vereceksin! | Open Subtitles | لقد اكتفيتُ من ألاعيبكِ أيّتها السيّدة الشّابّة سوف تعطينني ما أريد حالاً |
Bu nankör zavallılara yardım etmekten bıktım. | Open Subtitles | لقد اكتفيتُ من محاولاتي لمساعدة هؤلاء التعساء الجاحدين |
Olay onu affetmek değil. Artık bıktım. | Open Subtitles | لا يتعلّق الأمر بمسامحتها، لقد اكتفيتُ |
Senin bu yargılama oyunlarından bıktım. | Open Subtitles | اكتفيتُ من لعبتكِ في إطلاق الأحكام |
bıktım artık. | Open Subtitles | لقد اكتفيتُ من كلّ هذا |
- Dean. - Arkadaşlarımı gömmekten bıktım, Sam. | Open Subtitles | (دين) - (لقد اكتفيتُ من دفن أصدقائنا يا (سام - |
Bundan bıktım artık. | Open Subtitles | لقد اكتفيتُ من هذا |
- Hayır, uğraşmaktan bıktım. | Open Subtitles | لا ، لقد اكتفيتُ من ذلك |
Onun yüzme kolluğu olmaktan bıktım. | Open Subtitles | لقد اكتفيتُ من كوني عوّامته. |
Defol git! bıktım! | Open Subtitles | لقد اكتفيتُ! |