Bugün, İsveç'te ve diğer zengin ülkelerde, insanlar pek çok farklı makineler kullanıyorlar. | TED | اليوم .. في السويد .. وفي الدول الغنية الناس تستخدم العديد من الآلات |
makineler hızlanıyor, daha ucuz oluyor, ufukta bazı umut veren teknolojik gelişmeler var. | TED | الآلات تصبح أسرع، وأقل كلفة، وهناك بعض التطورات التكنولوجية الواعدة فقط في الأفق. |
Mini minnacık makinelerin hayatınızı nasıl değiştirdiğine ve diğer ucuz 3D -- yazıcıların gündelik yaşamlarımıza nasıl etki ettiğine dair bir örnekti bu. | TED | وهذا مثال على كيف أن هذه الآلات الصغيرة جدًا أو الطابعات الثلاثية الأبعاد الرخيصة تستطيع تغيير حياتنا اليومية. |
Bunun nedeni günümüzde makineleri zeki hale getirmek için gerekli olan hesaplama ve veri seti ölçeğine ulaşmış olmamız. | TED | والسبب في ذلك هو أن اليوم، قد بلغنا مدى من الحوسبة ومجموعات البيانات الذي يعد ضروريًا لجعل الآلات ذكية |
Düşünürseniz radyo, cihazın kulağı gibi makine öğrenmesi ise beyin gibi ikisi birlikte ise çok güçlü bir cihaz. | TED | لذا فإذا فكرتم في الأمر، فالراديو هو مثل الأذن لجهازنا وتعلم الآلات مثل الدماغ، ومعًا يكوّنان جهازًا قويًّا جدًّا. |
makinelere gerçekten de düşünmeyi öğretiyoruz, davranışlarımızı anlamayı, kendilerini savunmayı ve hatta aldatmayı. | TED | نحن فعلياً نعلم الآلات كيف تفكر، كيف تفهم سلوكنا، كيف تدافع عن نفسها وحتى أن تمارس الخداع. |
Hatta filmde neredeyse hiç gözükmemiş Savaş makinesi'nin kostümünü dahi bulacaksınız. | TED | سوف تجد الرجل الحديدي و ثور. سوف تجد حتى الآلات الحربية، |
Bu teknolojilerin sağlamlığı sayesinde, bu süreçleri otomatik bir hâle getirebileceğimizi ve laboratuvar iş akışını bilim insanlarının elinden alarak bir makineye aktarabileceğimizi gördük. | TED | بسبب متانة هذه التكنولوجيا، فقد وجدنا أننا نستطيع أن نجعل هذه العمليات تتم بشكل أوتماتيكي وننقل بيئة العمل المختبرية من يدي العلماء إلى الآلات. |
Sık tekrarlanan, büyük çaplı görevlerde makineler ile rekabet etme şansımız hiç yok. | TED | ليس لدينا أي فرصة للتنافس مع الآلات في المهام المتكررة، ذات الحجم الكبير |
17. Yüzyıl'ın ortalarında, göklere seyahat edebilecek yeni makineler yapma fikri daha karmaşık ve teknik bir biçimde gelişiyordu. | TED | بحلول منتصف القرن السابع عشر، فكرة بناء الناس الآلات التي باستطاعتها السفر للسماء كانت تنمو في تعقيد ودقة تقنيًا |
Bu makineler, Afrika'da oldukça nadir bulunuyor. Dolayısıyla ön saflarda savaşan bu bilim insanlarına örnekleri denizaşırı göndermek dışında başka şans bırakmıyor. | TED | تلك الآلات قليلة وبعيدة في القارة، مما يجعل العديد من العلماء يعملون بدون أي خيار آخر ما عدا إرسال العينات في الخارج. |
Biz daha yaklaşmadan uçan makineler bizi kuş gibi avlar. | Open Subtitles | تلكَ الآلات الطائرة سوف تأخذنا قبل أن نقترب حتي منها |
Yolu temizlemek için kullanacağımız ağır makineler çok fazla dikkat çeker. | Open Subtitles | الآلات الثّقيلة التي سنضّطّر لاستخدامها لنُزيل الأنقاض ستجذبُ الكثير من الانتباه. |
İlk önce fiziğe makinelerin davranış şekilleriyle alakalı matematiksel bir modelle bakıyoruz. | TED | نقوم أولا بالتقاط الفيزياء من خلال نموذج رياضياتي لكيفية تصرف الآلات. |
makinelerin atletizmini insanlarınkiyle eşleştirsek ne olur? | TED | ماذا يحدث عندما ندمج زوجين رياضية هذه الآلات مع تلك الخاصة بالإنسان؟ |
Dumanı tüten bir olay yeri burası. Bu makineleri kimin sattığını bulmaya çalışacağız. | Open Subtitles | هذا مسرح جريمة ساخن، نحنُ سنحاول تتبع هذه الآلات لنعرف من قام ببيعهم |
Eğer Kalp makine yok edilirse bütün makine bölgesi yıkıntılar içinde kalır! | Open Subtitles | لو هلكت الآلة الرئيسية فلن يبقى أي شيء سليم في منطقة الآلات |
Kendi sorumluluklarımızı makinelere yaptıramayız. | TED | نحن لا نستطيع التعهد بمسؤلياتنا إلى الآلات. |
Hesaplama makinesi kullanabilen kızlara aslında çok iş var. | Open Subtitles | الآن، هناك عدة وظائف للفتيات اللاتى يمكنهن تشغيل الآلات الحاسبة |
Aynı zamanda bu makineler güç ve termal sınırlarının çok uzağındalar, bu yüzden makineye büyük oranda güç yükleyebilirsiniz. | TED | كما أن الآلات ستكون بعيدة عن الوصول إلى طاقتها القصوى وحدودها الحرارية، لذا يمكنك أن تُزيد طاقة الآلة بشكل كبير. |
makinaları kurcaladığına göre oyuncularla anlaşmalıdır. | Open Subtitles | اذا كان يغش الآلات فماذا عن اللاعبين أنفسهم ؟ |
Şimdi de, bu aletler ve ellerin arasına büyük ve oldukça karmaşık bir robot ekleniyor. | TED | والآن , ما نجده بين تلك الآلات و تلك الأيدي, هو روبوت كبير ومعقد إلى حد ما. |
Burada, 19. yüzyılda, denizcilerin kullandığı bazı temel araç gereçler var. | Open Subtitles | بالإضافة، هنا عِنْدَنا البعض مِنْ الآلات والأدوات الأساسية مستعمل من قبل بحّارةِ القرن التاسع عشرِ. |
Yaptığımız makineler mekanik hatalar yüzünden bozulmaya devam ediyor. | TED | الآلات التي نصنعها لا تزال تعاني من أعطال ميكانيكية. |
Ve tabi ki, ben de enstrümanları filmime bedava olarak aldığım için mutluydum, ki yapmaya çalıştığım şey buydu. | TED | ومن الواضح أنني كنت سعيداً لأنني حصلت على الآلات الموسيقية في فيلمي مجاناً، الذي كان نوعاً ما ما حاولت القيام به. |
- Vurmalı çalgılar gitar, piyano... | Open Subtitles | أعزف على الآلات الايقاعية و الغيتار ، و البيانو |
insanlardan en iyisini alarak ve makinalardan en iyisi alarak... | Open Subtitles | بأخذ أفضل الأشياء في الناس و أفضل الأشياء في الآلات |
Biliyor musun, bu mükemmel sanatınla o makinelerden daha iyisin. | Open Subtitles | أتعلمون، لا يمكنكم التغلّب على هذه الآلات القديمة لبراعتها المطلقة |