İstemli körlüğü bankalarda, Binlerce insan onları ödeyemeyecek insanlara ev kredisi verdiğinde görebilirsiniz. | TED | تستطيع رؤية التعامي المقصود في البنوك، عندما باع الآلاف من الأشخاص قروض عقارية إلى أشخاص ليس لديهم القدرة على السداد. |
Şehirlerimizde her yıl yüz Binlerce insan şiddetten ve milyonlarcası da trafik kazaları ve hava kirliliğinden ölüyor. | TED | هناك مئات الآلاف من الأشخاص الذين يموتون بالمدن كل عام بسبب العنف، وملايين يقتلون بحوادث السيارات والتلوث. |
Bakın, geçtiğimiz yıl antibiyotiğe dirençli bakteriler sebebiyle Kuzey Amerika'da Binlerce insan öldü. | TED | أنظروا، يموت عشرات الآلاف من الأشخاص بسبب الميكروبات المقاومة للمضادات في أمريكا الشمالية فقط في العام الماضي. |
Yaptığımız her küçük şeyde, binlerce insanın payının olduğunun farkında olmak. | TED | أي إدراك دور الآلاف من الأشخاص في كل جزء من حياتنا. |
Bu zorluk, yaşayan yüz binlerce insanın beyinlerinden bilgi edinmek istememiz. | TED | وذلك التحدي هو ما نرغب أن نتعلمه من أدمغة مئات الآلاف من الأشخاص الأحياء. |
Binlerce insanı öldürmeden önce sen onu kurtarıyordun. | Open Subtitles | قمت بإنقاذها قبل أن تقتل الآلاف من الأشخاص. |
Dabbur Zann bu gece Binlerce insanı öldürmeyi planlarken burda durup ciddi ciddi oturacak mıyız? | Open Subtitles | هل سنظل مكتوفي الأيدي حقاً بينما تُخطط المُنظمة لقتل الآلاف من الأشخاص الليلة ؟ |
Bizimle birlikte olan yüz binlerce insanla birlikte Washington'a geri döndük ve kongre üyeleriyle, senatörlerle görüştük | Open Subtitles | هذا ما يجب أن يكون عليه العالم لذا من المئات من الآلاف من الأشخاص الذين معنا |
Griler tarafından ziyaret edildiğini söyleyen binlerce insanla görüştüm. | Open Subtitles | قابلت الآلاف من الأشخاص مؤخرا ًً الذين قالوا أن " القريز" قد زاروهم |
Binlerce insan yarın kırmızı, beyaz ve mavi giyerek dışarı çıkacak. | Open Subtitles | الآلاف من الأشخاص سيكوننا بالخارج غداً يرتدون الأزرق و الأحمر و الأبيض |
Bilirsiniz, her Cumartesi ve Pazar, yüz Binlerce insan her sonbaharda maçları izlemek için futbol stadyumlarında toplanıyor. Ve ben kimsenin bir futbol maçına bakıp şöyle bir yorum yapan birini görmedim, | TED | كما تعلمون فكل سبت وأحد، مئات من الآلاف من الأشخاص كل خريف يتجمعون في ملاعب كرة قدم ليشاهدوا الألعاب. ولم أشاهد أبدا أي شخص يعلق وهو ينظر للعبة كرة قدم، |
herşeye yüksek fiyat... Binlerce insan yüzlerce asi için mi? | Open Subtitles | التكلفة الكبيرة المعنية إلى العجز لقدامى المحاربين... فمن لهؤلاء المئات الآلاف من الأشخاص... ان تعود وانظر التي لا يمكن العمل... |
Jon Ronson: Bence yapabileceğimiz en iyi şey, adil olmayan ve ne olduğu belirsiz bir utandırma gördüğünüzde, sesinizi çıkarmanız, çünkü Justine'e olan en kötü şey, onu kimsenin desteklememesiydi -- herkes ona karşıymış gibi ve bu son derece travmatik, on Binlerce insan tarafından oradan çıkmasının söylenmesi. | TED | جون: هل تعلم؟ أعتقد أن أفضل شيء يمكننا القيام به إذا اعترضك نوعا ما ظلم أو وقاحة مبهمة هو التكلم لأنني أعتقد أن أسوأ شيء حدث لجوستين هو عدم وجود شخص لتأييدها-- وكأن الجميع كانوا ضدها. يعتبر هذا صدمة عميقة، عندما يخبرك عشرات الآلاف من الأشخاص أنك يجب أن تغادر. |
Daha önce hiç tanışmadığım bir kız benim ve binlerce insanın hayatını değiştirdi | TED | فتاة لم أقابلها من قبل غيرت حياتي وحياة الآلاف من الأشخاص. |
Ama birden aklına binlerce insanın yaptığı onca fedâkarlıklar gelir. | Open Subtitles | لكن بعدها تتذكر الآلاف من الأشخاص في شتى بقاع العالم، الذين ضحوا بأنفسهم لنحقق ما حققناه |
Binlerce insanı öldürebilir. | Open Subtitles | لديه القدرة على قتل الآلاف من الأشخاص. |