| - Neredeyse onu öldürdün salak. - "Neredeyse" geçerli değil. | Open Subtitles | أنت تقريبا قتلته أيها الأبله لقد كنت قريبا من ذلك |
| Bak seni öldürmek isteseydim bile, eve dönmene ihtiyacım vardı kahrolası salak. | Open Subtitles | انصت، حتى لو أردت قتلك، فأنا أحتاج إليك لأعود سالماً أيها الأبله |
| 'ahmak İkizler'e kuralları, sekiz defa daha açıklıyoruz. | Open Subtitles | أن تشرح قواعد اللعبة ثمان مرات للتوأم الأبله. |
| Yasalar gereği vermek zorunda. Buna hakkın var. Buna ifşa deniyor, seni geri zekalı. | Open Subtitles | إنه مضطر بموجب القانون هذا ما يدعى بالكشف أيها الأبله |
| Kızı oraya götürmemeliydin embesil. | Open Subtitles | لم يكن عليكَ أخذها إلى هناك أيّها الأبله لم يجدوا شيئاً |
| Beatles'ın ikinci filmi HELP'ti seni gerizekalı. | Open Subtitles | فلم البيتلز الثاني كان نداء للمساعده ايه الأبله |
| Birden bire, ortaya çıktı ve... salak gibi, onun kalacağını düşünüp heyecanlandım. | Open Subtitles | وفجأة ظهر, و ومثل الأبله, أصبحت متحمسا للغاية لفكرة أنه سيبقى معي |
| Cinayet işlediysen Ve salak gibi yakalandıysan | Open Subtitles | لو ارتكبت جريمة قتل وقُبض عليك مثل الأبله |
| Bu, Shang Wu Dövüş Okulu'ndaki salak. | Open Subtitles | أوه، هو ذلك الأبله من مدرسة شان وا العسكرية. |
| Ya salak gibi sırıtmayı kesersin... ya da gözlerini oyup beynini sikerim! | Open Subtitles | ثلاث ثوان فقط أيها الأبله لتمحي هذه الابتسامة الغبية عن وجهك |
| Ve salak Tetsuo bir de kaza yaptı. | Open Subtitles | و ذلك تيتسوو الأبله اقتنى حادثا، أكثر ممّا ينبغي. |
| Parayı diyorum, salak. Haydi, git de al. | Open Subtitles | المال , أيُها الأبله . و الأن , تسلق الشجرة و اُحصل عليه |
| Bacağını koparacaksın, ahmak. Ne diyorsam onu yap. | Open Subtitles | ستقوم بتمزيقها بالكامل أيّها الأبله افعل كما أقول |
| ahmak kocanı hapisten çıkarmayı isterdim ama bunu yapamam. | Open Subtitles | لقد وددت لو استطيع إخراج زوجك الأبله من السجن و لن يمكنني عمل ذلك فحسب ، آسف |
| Gerçek şu ki, seninle konuşmak mümkün değil, Kafanda bomboş geri zekalı. | Open Subtitles | حقيقة أنها كل ما تتحدث عنه أيها الأبله الغبي |
| Milyonlarca insan ölüyor ama bu embesil Tietjens bir çizik bile almadan eve dönüyor. | Open Subtitles | , عندما أقكر بالملايين بأنه مات وذلك الأبله تيجنز مشى إلى البيت بدون خدش |
| Tüm suç, onun ailesinde. Toplum bu gerizekalı yaratığa bir şekil verecektir. | Open Subtitles | عليك لوم تربيته، والداه المجتمع الذي جسد هذا المخلوق الأبله |
| O salağı getir bana, bulabilirsen tabii. | Open Subtitles | .. أحضر لي ذلك الأبله .إذا أمكنك العثور عليه |
| moron,Greg ben konusurken oradaydi. | Open Subtitles | هذا الأبله سمع بالصدفه حديثا تبادلته أنا و جريج |
| gerzek gibi gözükürsün. Önce bi yakınlaşıp- Sara kendisinden hoşlanıp hoşlanmadığını öğrenmek istiyor. | Open Subtitles | ستبدو كا الأبله, عليك أن تجد الوقت المناسب لقول هذا |
| - Ne? Korkunç uyarıyı yapma sırası bende mankafa. | Open Subtitles | إنه دوري لألقي التحذير المشؤوم أيها الأبله |
| budala Shinji'nin bu işte az biraz yetenekli olduğunu itiraf etmem gerek... | Open Subtitles | أنا أتساءل عما إذا كان الأبله شينجي يفضل أن تكون أكثر اعتدالا. |
| Az kaldı. O pislik herif layığını bulacak. | Open Subtitles | لن يطول الأمر وهذا الأبله سينال ما يستحقه |
| Ve ben dünyanın en büyük aptalı olmak istemiyorum. | Open Subtitles | وأنا لا أريد ان أكون مع الأبله الأكبر في العالم |
| Sözüm meclisten dışarı, şapşal Katil Hazretlerim. | Open Subtitles | قلت، ما عدا أنت، يا جلالة السفاح الأبله. |
| Benim tüm plaklarımı alan geri zekâlı bu işte. | Open Subtitles | هذا هو الرجل الأبله الذي أخذ كل تسجيلاتي |
| şerefsiz babam odamdaki her şeyi toplamış ve bana göndermiş. | Open Subtitles | حسنا، أبي الأبله حزم . كلّ شيء في غرفة نومي . وشحنه لي |