sonra kavramı sorgulamaya yöneliyoruz çünkü izler olsa bile onları anlamaya çalıştığınız zaman, biliyorsunuz, baskın bir rol oynuyorsunuz. | TED | ثم أدنوا مستوضحين الإدراك لسبب حتى مع وجود الأثار, عندما نحاول فهمها فأنتم تلعبون دورا رئيسا بذلك. |
İzler sağ kenara gidip, son buluyor. | Open Subtitles | تشير الأثار إلى أنهم أتجوا نحو الحافة وتوقفوا |
April'ın kafatasında bulduğumuz izleri eşleştirebilmemiz muhtemel. | Open Subtitles | من المحتمل أن نستطيع ان نطابقه مع الأثار التي وجدناها على جمجمة أبريل |
Her neyse, Korucu Blockhead'ın yaşam alanında bulduğu tek ayak izi annemin ayakkabı izleri dışında, pandalara aitti. | Open Subtitles | على أي حال الأثار الوحيده الموجوده هي أثار حامل القمامه بجانب أثار أمي وأثار الباندا |
Bu tür ilaçlar ilk olarak insan olmayan hayvanlarda sadece belirlemek için değil davranış etkileri için de test edildi. | TED | جُربت تلك العقاقير على الحيوانات غير البشرية أولاً ليس فقط لاختبار الأثار الجانية بل لاختبار الآثار السلوكية أيضًا. |
Bu, insanlar ve çevre üzerinde farklı göstergeler aralığında tehlikeli etkileri olan bir sıcaklık. | TED | هذه هي درجة الحرارة المرتبطة بالأثار الخطيرة عبر مجموعة من الأثار المختلفة، على الإنسان والبيئة. |
Kullandığımız finansal politikalar üzerinde pek çok etkisi vardır. | TED | لذلك أيضاً العديد من الأثار على السياسات المالية التي نستخدمها. |
Böylece bu online ayak izlerini çok büyük kümeler halinde inceleyecek bilgisayar programları yazmaya başladım. | TED | لذلك فقد بدأت بتصميم برامج حاسوب لدراسة مجموعات كبيرة جدا جدا من هذه الأثار. |
Sana bir doz verebilirim ama yan etkilerinden endişeliyim. | Open Subtitles | يمكنني إعطائك حقنة لكن قد لاتحبين الأثار الجانبية |
Bu izler, tabloyu sık sık yerinden oynatan ellerin bıraktığı izler. | Open Subtitles | هذه الأثار تركتها الأيدي التي تحرك الصورة غالباً |
İzler nereye gidiyor, Başmüfettiş? | Open Subtitles | , والى اين تؤدى هذه الأثار سيدى المفتش ؟ |
Sabah olduğunda, parlak ve güneşli bir gündü, tüm izler kaybolmuştu. | Open Subtitles | في الصباح كان يوما مشرق وبراق كل الأثار أختفت |
- Burdaki izler, şerifin aracı ile uyuşmuyor. Bunlar daha geniş. | Open Subtitles | هذه الأثار هنا إنها لا تماثل اثار عربة الشريف إنها عريضة جداً |
Bakın. Ayak izleri. İzler taze. | Open Subtitles | سكيبر , انظر الأثار انها حديثة ,كوالسكي قم بالتحليل |
İzleri takip edince cesedinin geri kalanını buldum. | Open Subtitles | تعقبت الأثار ثانية و وجدت... وجدت ما تبقى من جسده |
Henry Victor bizden önce izleri takip etmek yerine Siyulara gitmemeyi tercih ederdi. | Open Subtitles | هنري فيكتور يفضل نزع أضافر "السيوكس" على أن يلحق بهذه الأثار |
Ama aslında üretim tekrar spot ışıkları altına girdiğinde hepimiz için daha da büyük etkileri olacak. | TED | ولكن في الواقع، يوجد أيضًا بعض الأثار الكبيرة بالنسبة لنا عندما يجد التصنيع طريقه مرة أخرى إلى الأضواء |
Ama ilacin yan etkileri bulundu, ve FDA herseyi beklemeye aldi. | Open Subtitles | لكن اكتشفت بعض الأثار الجانبية للدواء، لذلك صادرت إدارة الغذاء والدواء كل شيء |
Şimdi bunlar olması gerektiği gibi reçetelendirilmiş, doktor hatası olmayan ve beklenen yan etkileri olan ilaçlar. | Open Subtitles | حسناً، هذه عقاقير يتم وصفها بشكلٍ لائق، هذه ليست اخطاء أطبّاء، وهذه الأثار الجانبيّة التي من الطبيعي توقّعها. |
Bunun retrovirüsün yan etkisi mi, yoksa içgüdesel mi olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم إذا كان ذلك نابع من الغريزة أو أنه أحد الأثار الجانبية للفيروس |
Kaşıntı birçok ilacın yan etkisi olabilir. | Open Subtitles | حسناً الحكة من الأثار الجانبية لكثير من الأدوية |
Biraz yardımla bu adamın izlerini takip edebiliriz. | Open Subtitles | وتحب الأثار وإذا حالفنا الحظ سوف تحب آثار هذا الشخص |
Yan etkilerinden biri de, kusmak. Ayrıca çok fazla acı çekiyor. | Open Subtitles | التقيأ نوع من الأثار الجانبية إنها تعاني كثيراً أيضا |
Bunları Antika bölümündeki bir arkadaşımızdan ödünç aldım. | Open Subtitles | لقد إستعرتهم من اصدقائنا في قسم الأثار القديمة |
Hedefin kendini elinde olmadan yüksek dozda radyasyona maruz bıraktığına ve etkilerini önlemek için beslenmeye ihtiyaç duyduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أن الهدف عرّض نفسة لجرعات عالية من الأشعاع و تغذّى لمواجهة الأثار |