Onu mahvedeceğime dair tehdit ettim, fiziksel bir zararı kast etmedim. | Open Subtitles | والتي وجدناها متعرضة للنهب هددت بتدميرها لا إلحاق الأذى بها جسمانياً |
Ve biz acı içindeyken, ötekilerinin acı ve korkularına olan anlayışımızı kaybetmeyelim. | Open Subtitles | و لاتكون في آلامنا نفقد تعاطفنا لـ الأذى و الخوف من الاخرين |
Sebebi ne öldürmek veya zarar vermek, ne de Cuma gecesinde eğlence arayışları değildi. | Open Subtitles | لم يكن بنية القتل أو الأذى و ليس لأنهما كانا يبحثا عن من يضربا |
Efendim, benim işim sizi zarardan korumak ve görüşünüzü net tutmak. | Open Subtitles | سيدتي، وظيفتي هي حمايتك من الأذى وأبقيك من الجهة العمياء واضحة |
Planladığım şey için önemli biri. Onun tehlikeden uzakta tutulmasını istiyorum. | Open Subtitles | إنّها هامّة لما خططت له أريدها في منأى عن درب الأذى |
Bırakın kolumu. Biliyorum, kötü niyetli değilsin, ama ayak altındasın. | Open Subtitles | أعلم أنّكِ لم تقصدي الأذى لكنّكِ تقفين في طريق الجميع |
tehlikeye ne kadar yakın olursak, zarardan o kadar uzak oluruz. | Open Subtitles | كلما أقتربنا من الخطر كلما أبتعدنا عن الأذى |
Hâlâ bu inançlarını diğerlerinde yol açabileceği kötülük ya da zarardan onları sorumlu tutarken, birilerinin inançlarına nasıl saygı gösteririz? | TED | كيف لنا أن نحترم المعتقدات الدينية لشخص ما بينما نحاسبهم على الأذى والضرر الذي تسببه هذه المعتقدات للآخرين؟ |
Yüreğimin derinlerinden yemin ederim ki, hayatımda asla seni incitmek istemedim. | Open Subtitles | أقسم من كل روحي لم أقصد في حياتي إلحاق الأذى أبداً |
Afrikalı bir kadından, verdiğimiz zararı okuyun | TED | اطّلعوا، من خلال كتاب تلك المرأة الأفريقية، على الأذى الذي أحدثناه. |
Kendini ağırdan satmanın kimseye zararı dokunmaz. | Open Subtitles | إننى لم يصبنى الأذى ابداً لكى ألعب بجد لأحصل على شئ |
Yüzyıllar boyunca geri planda kalıp, oğullarımın birbirlerine ve insanlığa verdikleri zararı izledim. | Open Subtitles | لقرون عديدة كنت أشاهد الأذى ألحقه كل ...من ولداي والذي كان ضد البشرية |
Biraz acı, biraz korku. | Open Subtitles | إنها تسبب القليل من الأذى فقط كيس الصفن: |
Şu an hissettiğin acı en kötüsü değil. | Open Subtitles | الأذى الذي أنت تشعر به الآن ليس الألم الأسوأ |
Sana zarar vermek istemiyoruz. Bırak silahını. Teslim ol. | Open Subtitles | لا نريد أن نلحق بك الأذى هذا إنذار أخير. |
Ve bu da beni tehlikeden koruyacak, mavi gözlü meleğim. | Open Subtitles | وهذا الذي ملاكي أزرق العيون الذي يحميني من الأذى |
Az bile sinirlendirilirse, çok kötü şekilde köpürüp size çok zarar verebilir. | Open Subtitles | إن كان غاضباً ولو بقدر قليل فقد ينفجر بوحشية ويلحق الأذى بك. |
tehlikeye nekadar yakın olursak, ziyana da okadar uzak oluruz. | Open Subtitles | كلما أقتربنا من الخطر كلما أبتعدنا عن الأذى |
Birlikte yeni bir yaşama başlayabiliriz sandık. Başkalarına kötülük yaptığımızı hiç düşünmedik. | Open Subtitles | ظننت أننا بدأنا حياة جديدة ولكن بدلاً من ذلك كنا نسبب الأذى فحسب |
Babanızı incitmek isteyebilecek birini tanıyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعتقدين بأن هناك أي أحد قد يريد أن يلحق الأذى بأبيك |
Tam anlamıyla iki tarafta da hasar görmüş durumdalar. | TED | لقد كانوا حرفياً على جانب كبير من الأذى. |
Johnny, son bir iki günde canını yakan biri oldu mu hiç? | Open Subtitles | هل قام أحدهم بإلحاق الأذى بك في اليومين السابقين ؟ |
Harm ustalarını öldürmek için onların metodlarını çalışacak. | Open Subtitles | الأذى سيدرس هذان الأثنان لتعلم طرق لقتل ناصحيهم |
Ozaman geri çekilmelisin. Bu acıyı çekmene gerek yok. | Open Subtitles | اذن يجب ان ترجعوا الى بعض انت لا تريد ذلك النوع من الأذى |
- Şeytanlık yapmayı bırak. | Open Subtitles | -لا تتعمد فعل الأذى |
Bak, bebeğim, bu... yaramazlık Gecesi, biliyor musun? Bunlar olmak zorunda, tamam mı? | Open Subtitles | انظري يا حبيبتي، إنها ليلة الأذى أنت تعلمين، هذا لابد أن يحدث، حسناً؟ |