Stüdyo sana yardım edecek. Sadece bunun için söz verebilirim. | Open Subtitles | سيعمل الأستوديو للحصول على توكيل لك،وهذا كل ما أعدك به |
Cal, Stüdyo ona başrol için 20 milyon dolar ödedi. | Open Subtitles | كارل لقد دفع الأستوديو 20 مليون كي يكون بطل الفلم |
Bana burada olmanın nedeninin stüdyoya geri döneceğinden olduğunu söyle. | Open Subtitles | اخبرني لماذا انت هنا , لأنك مستعد للذهاب إلى الأستوديو |
SS: Görünüşe göre yanıtlar bir stüdyoda önceden kaydedildi. | TED | س.س: تبين أن هذه الإجابات قد تمّ تسجيلها مسبقاً في الأستوديو. |
stüdyonun 86 milyon dolarını sadece 20 saniyelik bir giriş için mi harcadım yani? | Open Subtitles | لقد انفقت 86 الف دولار من ميزانية الأستوديو على 20 ثانية؟ |
Senin fikrinin bir önemi olsaydı işi bırakır, stüdyoyu sana devrederdim. | Open Subtitles | لو كان رأيك ذا أهمية لاستقلت وتركتك تدير الأستوديو. |
Kısa sürede Stüdyo ödemeyi yapıp taramaları bitirince, oyuncu, artık oyuncu değildir. | Open Subtitles | في اللحظة التي يدفع بها الأستوديو ويجري المسح, لا يعود الممثل ممثلاً, |
Stüdyo'nun bu havada kürk giymemizi istediğine inanabiliyor musunuz? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تتخيل طلب الأستوديو لنا بإرتداء الفرو في هذا الطقس؟ |
- Drakula'yı yaptıktan sonra Stüdyo bana Frankenstein'ı teklif etti ama ben geri çevirdim. | Open Subtitles | ــ بعد أن أديت دراكيولا الأستوديو عرض على فرانكشتاين لكني رفضت |
Stüdyo nefret etti ama bir karesine bile dokunamadı. | Open Subtitles | الأستوديو كان ضده لكنهم لم يمسوا شيء منه |
Stüdyo çok zor durumda! İki senedir hit çıkaramadık! | Open Subtitles | الأستوديو سينهار لم أقدم فيلم ناجح من عامان |
Bu arada Stüdyo konuklarımız ve oyuncular ile özel bir sorucevap bölümü yapacağız. | Open Subtitles | سنقوم بفقرة سؤال وجواب خاصّة مع جماهيرنا في الأستوديو ومع الطاقم |
Cinayet gecesinde stüdyoya geri döndüğünüzü biliyoruz. Sorduğum şey ise sebebi. | Open Subtitles | نعرف أنّكَ عدت إلى الأستوديو ليلة الجريمة وأنا أسأل عن السبب |
der. Artık stüdyodadır. Vermeer onu stüdyoya almıştır, birliktelerdir. | TED | هي الآن في الأستوديو. فقد أتى بها إلى الأستوديو والآن هم سوية |
Mezuniyet törenine gidiyormuş gibi giyinmiştim ve beni hızlıca stüdyoya sokup dönen, tekerlekli bir sandalyeye oturttular. | TED | دخلت الأستوديو وكأنني ذاهبة إلى حفلة موسيقية، فأقحموني داخل الأستوديو وأجلسوني على كرسي دوار ذي عجلات. |
Pekala, bir dakika, bunu unut, Fred. Bu stüdyoda resepsiyon falan yok. | Open Subtitles | لا أستطيع سماعك يا فريد لا يوجد إرسال داخل الأستوديو |
Sanırım artık başka konuşacak bir şey kalmadı, stüdyoda görüşürüz. | Open Subtitles | أعتقد هذا فعلاً كل ما نريد أن نناقشه و سوف أراك فى الأستوديو |
Tamam,bak, Bu sabah stüdyonun büyük patronuyla görüştüm, tamam mı? | Open Subtitles | حسناً، اسمعي، تحدثت مع رئيس الأستوديو هذا الصباح |
Modellik yapmam karşılığında geceleri stüdyoyu kullanmama izin verdiler. | Open Subtitles | مقابل عملي كعارض , يسمحون لي باستخدام الأستوديو ليلا |
Bu stüdyodan bir sözcü yorum yapmaktan kaçındı. | Open Subtitles | كان عليهم تصوير الطفل المفقود اليوم المتحدث بإسم الأستوديو رفض التعليق |
Ama stüdyodaki küçük arkadaşın seni boğazımın içine tıkıştırdı. | Open Subtitles | لكن صديقتك في الأستوديو أجبرتني غصباً على أخذك |
Kamera, stüdyoyla bağlantı kurmaya hazırlan! | Open Subtitles | جهز الكاميرا لنتصل مع الأستوديو |
Korkacak biri varsa o da sensin. Arabamı çalıp, stüdyomu mahvettin. | Open Subtitles | ،لسرقة السيارة، تهشيم الأستوديو فقط لأنني ضاجعت فتاتك |
İşimin üzerine kendi adını yapıştıracak, stüdyona vereceksin. | Open Subtitles | إنّك تضع اسمك على نصي، وتسلمه إلى الأستوديو الخاص بك ونقوم بالعمل. |
Cenazeden sonra stüdyoma dönme zamanıydı. | TED | وبالتالي بعد العزاء، فقد حان وقت عودتي إلى الأستوديو. |
Johannesburg daki stüdyomuza dönüyoruz | Open Subtitles | وعودة إلى الأستوديو بـ(جوهانسبرغ) |
stüdyosuna gider ve "Buraya kimse gelmeyecek. | TED | يذهب إلى الأستوديو ويقول: "لا أحد يأتي إلى الداخل. |
merhaba canım. özür diliyorum çünkü hala stüdyodayım. | Open Subtitles | حبيبي آسفه مازلت في الأستوديو |