"الأسوء" - Traduction Arabe en Turc

    • kötüsü
        
    • en kötü
        
    • kötüsünü
        
    • berbat
        
    • kötüye
        
    • beter
        
    • kötülerini
        
    • beterini
        
    • beteri
        
    • daha kötü
        
    • kötüsüdür
        
    • kötüsün
        
    • kötüleri
        
    • kötüsüydü
        
    • kötüydü
        
    En kötüsü ise birçok sorunu olan özel bir kanun meclisten geçti. Open Subtitles الأسوء من ذلك كُله، تم إصدارُ قانونٍ خاص مع الكثير من المشاكل.
    Ama daha da kötüsü, ortak cehaletimizin esareti altındaydık. TED و الأسوء من ذلك كنا محبوسين داخل جهلنا الجماعي
    Olabilecek en kötü şey, bunun içi kendini asla affedememen. Open Subtitles الأسوء أنك لن تستطيع أن . تسامح نفسك على هذا
    Evet, daha kötüsü de oldu, daha kötüsünü yaşadım. Önemli değil. Open Subtitles أوه ، نعم ، لقد توقعتُ الأسوء كان سيكون أسوء ، كل شيء بخير
    Kyle, Petersonlar'la gittiğinde berbat bir haldeydi ve Kyle döndüğünde daha da beter oldu. Open Subtitles لقد كان مزاجه متقلب عندما غادر كايل مع بيترسون ولقد حدث الأسوء عندما عاد كايل
    Bence bunlar yıpratıcı etkiler, en kötüsü de pazarlık, müzakere, uzlaşma ve işbirliği gibi şeyleri engelleyicidirler. TED أعتقد أن هذه آثار مشوهة، و الأسوء من هذا كله، أنه يمنع أشياء كالتفاوض أو التشاور أو التسوية أو التعاون.
    Fakat en kötüsü ezilmiş karnabahar kulaklarıydı. TED ولكن الأسوء كانت أذنيه المهترئتين التي كانت تشبه القرنبيط.
    Sanırım en kötüsü, ölü ve şişmiş bedenlere alışmanız. Open Subtitles أعتقد أن الجزء الأسوء كان أن تتحجر مشاعرك فتعتاد على مشهد الجثث المتحللة والمنتفخة
    Daha da kötüsü, karım içmemi yasaklıyor. Open Subtitles و الأسوء من هذا انى أملك زوجة تدفعنى للشرب
    Daha da kötüsü, kız 5 yaşına geldiğinde babası öldü. Open Subtitles و الأسوء في الأمر، أن والدها قد مات و هي في سنّ الخامسة.
    Hayatın boyunca yaptığın kötü işler arasında, bu en kötüsü en rezili! Open Subtitles من بين كل الأشياء الفضيعة التي فعلتها في كل حياتك , هذا الأسوء, والأكثر إستهتار
    Tüm bunların içindeki en kötü taraf hayatımı kaybetmek değil. Open Subtitles .. الشئ الأسوء فى كل هذا الآمر ليس فقدانى لحياتى
    Başkan için çalışmanın en kötü yanı, Başkan olmak için çalışmasını sağlamak ki bu sırada da Başkan olmak. Open Subtitles الأمر الوحيد الأسوء من قيادة الرئاسة هو أن تُحاول، أن تقوم بقيادة الرئاسة بينما أنت في الواقع تقوم بالرئاسة.
    - Baban bile senden en kötüsünü bekliyor. - Bunu gördün zaten. Open Subtitles حتى والدك يتوقع الأسوء منك وها أنت ترين ذلك
    Avukatlar yatakta berbat oluyorlar, çünkü her zaman üste olmak istiyorlar. Open Subtitles المحامون هم الأسوء في الفراش لأنها دائماً يرغبون أن يكونوا فوق شريكهم
    Ama bu ülkede kaldıkça sağlıkları daha da kötüye gider. TED وكلما طال بقاؤهم فى هذا البلد تتردى صحتهم إلى الأسوء.
    - Masamızı paylaşan erkeklerden daha kötülerini duydum. Open Subtitles سمعتُ الأسوء من رجال نُبلاء شاركونا مائدتنا كما تقولين
    Hakkında söylenenlerin yarısı doğruysa bundan daha beterini hak ediyorsun demektir. Open Subtitles أنت تستحقين الأسوء إذا نصف ما قيل عنك صحيح
    Daha da beteri, kıvırcık saçlılar ve solaklar. Open Subtitles و الأسوء من ذلك، الشعر المجعَّد و العُسْر
    Ben Edinburgh'danım. daha kötü haber, orası aynı zamanda Edinburgh. TED أنا من ادينبره. الخبر الأسوء أنه حتى في اندبره
    İlk karşılaşma en kötüsüdür, nasıl davranacağınızı bilemezsiniz. Open Subtitles أول لقاء هو الأسوء , لن تعرفي كيف تمثلين أمامه
    Sen çok kötüsün! Open Subtitles أنت الأسوء أنت الأسوء
    Beyaz erkekler en kötüleri. Open Subtitles الفتيان أصحاب البشرة البيضاء هم الأسوء.
    Pirinç hasadı son 50 yılın en kötüsüydü. Open Subtitles محصول الأرز لهذا العام كان الأسوء منذ خمسين عاماً مضت
    Hangisi daha kötüydü bilmiyorum. Open Subtitles لم أكن أعلم ما هو الأسوء رؤية زملائي يموتون بتلك الطريقة, أو

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus