| Bu hafıza ayrıca neresi dost neresi düşman bölgesi bilmeye ek, üreme bölgeleri ve doğum alanlarını da kapsar. | TED | وتمتد هذه الذاكرة أيضًا لتشمل مواقع التزاوج ومناطق الولادة، إضافة إلى معرفة من هم الأصدقاء ومن الأعداء من الجيران. |
| - Amcamda bu çipi üretiyor. - Yani, açıkçası düşman topraklarındayız. | Open Subtitles | عمي يصنع هذه الرقاقة لذا نحن بمعنى آخر, في منطقة الأعداء |
| Emin olduğumu hayal edebileceğiniz gibi, uzun bir düşman listemiz var. | Open Subtitles | وأنا متأكد أنك تستطيع أن تتخيل قائمة الأعداء الطويلة التي لدينا |
| düşmanı olduğu kadar müttefikleride havaya uçuran deli bombacı, Kimblee. | Open Subtitles | المفجر المجنون الذي فجر الأعداء بالإضافة إلى الحلفاء , كيمبليي |
| Artık düşmanın ne bildiğini biliyoruz ve ona göre davranabiliriz. | Open Subtitles | نعرف الآن ما يعرفهُ الأعداء, ونعرف كيف نتعامل وفقاً لذلك. |
| Bir gün o düşmanlar da dönüp bizden intikam alacak. | Open Subtitles | أن يومًا ما، سيعود أولئك الأعداء ليسعوا إلى الانتقام منا |
| Bir zamanlar huzurlu olan ulusunu her türlü düşman çevreler. | Open Subtitles | هذه الأمه التي كانت مسالمه يحوطها الأعداء من كل مكان |
| Soğuktu, korkuyordunuz ve o soğuk arazide düşman askerleri dalga dalga üzerinize geliyordu. | Open Subtitles | البرد والخوف، وموجة من بعد أخرى من جنود الأعداء قادمون عبر الحقول المُتجمّدة. |
| Bir Kralın hüneri öldürdüğü, düşman sayısıyla değil, halkından kurtardığı insan sayısıyla ölçülür. | Open Subtitles | أهليّات مَلِك لا تُقدَّر بعدد الأعداء الذين قتلهم لكن بعدد رعيّته الذين أنقذهم |
| Bir düşman subayına kendini casus olarak mı yutturdun yani? | Open Subtitles | أنت .. أنت بعتَ نفسكَ كجاسوس لضابط من الأعداء ؟ |
| düşman muharipler cezaevini ele geçirdi personeli infaz etti ve kaçmaya hazırlanıyorlardı. | Open Subtitles | مقاتلو الأعداء سيطروا على السجن و قتلوا الموظفين و كانوا يستعدون للفرار |
| Eğer herkesin istediği bir şeye sahipsen çok kolay düşman edinebiliyorsun. | Open Subtitles | حين يمتلك المرء شيئاً يريده الجميع يصبح من السهل خلق الأعداء |
| İsrail Krallığı'nın en büyük düşmanı olan Filistinliler, kıyı düzlüklerinde yaşıyorlar. | TED | الفلسطينيون القدماء، وهم أخطر الأعداء لمملكة إسرائيل، كانوا يعيشون في السهل الساحلي. |
| Eşim Navid, zamanında bana, sonsuz ihtimal bir yaratıcının en kötü düşmanı demişti. | TED | قالت زوجتي نافيد مرّة أن الاحتمالات اللامتناهية هي صانعة أسوء الأعداء. |
| Evet ya, bir sürü düşmanın ortasında, köpeklerin sardığı av gibi duruyoruz. | Open Subtitles | لنفعل ذلك، ولأننا على المحك، ينبح علينا العديد من الأعداء.. |
| Adam paranoyak, kızgın, ve parmağıyla işaret ettiği uzun bir düşmanlar listesindeyiz. | Open Subtitles | هذا الرجل مذعور ، غاضب و نحن على قائمته الطويلة من الأعداء |
| Kuzey İsrail'de, şimdi Kibbutz'da bu doğal düşmanların seri üretimini yapan bir işletme var. | TED | في شمال شرق اسرائيل، في كيبوتس سديه إلياهو هناك مرفق التي تنتج بكميات كبيرة أولئك الأعداء الطبيعية. |
| İki deniz piyadesi düşmana rehin düşmüştü ve bundan fazlasını söylemeyeceğim. | Open Subtitles | اختطف الأعداء جنديين من مشاة البحرية ولن أتفوه بأكثر من ذلك. |
| Onların ki farklı gündemlere ve düşmanlara sahip bir ortaklıktı. | Open Subtitles | كانت هناك شراكة بين أطراف، لكل منها خطط مختلفة والكثير من الأعداء |
| Midlands'ta sürüyle düşmanım var. An itibariyle üstesinden gelemeyeceğimiz kadar çok. | Open Subtitles | لديّ الكثير من الأعداء بالأراضى الوسطى، أكثر ممّن يمكنني مقاتلهم حالياً. |
| düşmanlarını köylerinden uzak tutmak için bu tip tabelalar kullanıyorlar. | Open Subtitles | أنها تستخدم هذه العلامات للحفاظ على الأعداء بعيدا عن القرية. |
| Ve unutmayın ki, sizi edindiğiniz düşmanlarla tanıyacaklar. | Open Subtitles | الأهم من ذلك، تذكرا أنتما ستكونان معروفان من قبل الأعداء الذين تصنعانهما |
| Sen... beni tanımıyorsun ama arkadaşımız Yukarı doğu yakasında ortak bir düşmanımız olduğunu düşünüyor, yani, | Open Subtitles | أنتِ لا تعرفينني ، لكن صديقة لنا تعتقد أن لنا نفس الأعداء في الجانب الشرقي |
| Teğmenin işini bölerseniz sadece Klingonlar'ın değil Teğmen Uhura'nın da gazabını üzerinize çekersiniz. | Open Subtitles | وإذا قمت بالاعتراض ستلقى غضب الأعداء بالاضافة الى غضبها أيضا |
| - düşmandan bizi muhafaza ederken öldü. | Open Subtitles | لقد سقط و هو يدافع عنا من الكثير من الأعداء |
| Sonraki 200 yıl boyunca, bu özgürlük savaşçıları birçok Düşmanla savaşacaktır. | TED | على مدى الـ200 سنة القادمة، الكثير من الأعداء ستواجه مناضلي الحرية. |
| Bu noktaları kanotuyla doldurursan düşmanlarına karşı güçlü bir büyün olur. | Open Subtitles | هذا من عمل الهودو ، صحيح؟ إذاقمتبتغذيةهذه بالدماء، تبقي الأعداء بعيداً |