"الأغلب" - Traduction Arabe en Turc

    • ihtimalle
        
    • Çoğunlukla
        
    • Genelde
        
    • Çoğu
        
    • genellikle
        
    • Herhalde
        
    • muhtemelen
        
    • ihtimal
        
    • En
        
    • olasılıkla
        
    • Daha
        
    • belki
        
    • muhtemel
        
    • neredeyse
        
    Çünkü büyük ihtimalle En sevdiğimiz şeyler bizi En çok incitebilecek olanlardır. TED لأنه على الأغلب أن بعض الأشياء التى نحبها للغاية ستكون هى أيضا الأشياء التى يمكنها أن تكون الأكثر إيذاء بالنسبة لنا.
    Şimdi bu çok derin bir soru; çünkü cevap büyük ihtimalle evet, fakat doktorunuz cevabı bilmiyor olabilir, En azından henüz. TED وهذا هو سؤال عميق لأن الجواب في الأغلب يكون بالايجاب. ولكن طبيبك قد لا يعلم الجواب، على الأقل ليس بعد.
    Maaşları iyiydi, ama onlarınki zor ve Çoğunlukla tehlikeli bir yerde hâlâ izole edilmiş ve zor bir hayat. TED كانوا يتلقون رواتب جيدة، و لكن بالنسبة لهم فهي حياة عزلة صعبة داخل عنصر خطير و شاق على الأغلب.
    Bunu her zaman beceremiyoruz, ama Genelde oldukça başarılı oluyoruz. Open Subtitles ليس الأمر محسوماً دوماً لكن في الأغلب أنجح في ذلك
    Burada Çoğu zaman bir çeşit piyango mentalitesi ile değerlendiriliyor. TED لأنهم على الأغلب في هذه الحال يفكرون وفق منطق اليانصيب
    Günü geçmiş ilaçlar genellikle karaborsaya gider. Çoğunlukla üçüncü dünya ülkelerine. Open Subtitles الأدوية المتهية الصلاحية تذهب للسوق السوداء، على الأغلب لدول العالم الثالث.
    Herhalde boşanmadan önce de çıkıyorlardı, değil mi? Open Subtitles كان على الأغلب يواعدها قبل الطلاق, أليس كذلك ؟
    Ben tartışmalar hakkında konuştuğum da, bu muhtemelen, düşündüğünüz gibi, düşmanca türden. TED عندما أتكلم عن الجدال، هذا على الأغلب ما تفكر فيه، النموذج العدائي.
    Büyük ihtimal yediğim et, ya da üzerindeki hardal dokundu. Open Subtitles حدثت بسبب قطعة لحم غير مهضومة أو فقاعة خردل، على الأغلب
    Birçoğunuz, büyük ihtimalle, istinat duvarlarında kullanılan araba lastiklerini görmüşsünüzdür. TED على الأغلب قد رأى الكثير منكم الإطارات المطاطية التي تستخدم في الأحياء الفقيرة لبناء حوائط عازلة.
    Eğer yaşlı, solak bir insan tanıyorsanız büyük ihtimalle sağ eliyle yemek yiyip yazı yazabildiğini görmüşsünüzdür. TED إذا تعرف شخصًا أعسر أكبر سنًا، فعلى الأغلب أنه تعلم الكتابة أو الأكل بيده اليمنى.
    Utah' lı yoksul bir çocuk aslında fena durumda değildir yüksel ihtimalle, Amerikan rüyasından payını alacaktır. TED حالة الأطفال الفقراء في يوتا هي في الحقيقة جيدة، فهم على الأغلب يشاركون حصتهم ودورهم من الحلم الأمريكي.
    Uzun gazetecilik kariyerinizde insanların Çoğunlukla iyi olduğunu söyleyebilir misiniz? Open Subtitles بخبرتك الطويلة كصحفي أتعتقد أن هؤلاء الناس في الأغلب طيبين؟
    Çoğunlukla. Tamam belki bazen kötü bir günse, birkaç kaçak kaset dinlerim. Open Subtitles على الأغلب, لكنني قد استمع لبعض الشرائط القديمة عندما أمر بيوم سيء
    Ve işlemediğinde ise, bu Genelde bu büyük kurumların hataları yüzünden oluyor. TED وعندما لا يحدث ذلك، فهو خطأ تلك المؤسسات على الأغلب.
    Fakat, Genelde, önemli olan geçmiş performansınız. TED لكن, في الأغلب, الأهمية لمستوى أدائك في الماضي.
    Bu, bir hastane binası. GPS dişçiler fakat Çoğu deli doktoru. Open Subtitles إنّه مبنى طبّي، ذو طوابق أطباء أسنان، ولكن الأغلب أطباء نفسيّون
    genellikle herkes yalnızca hayatta kalmaya çalışıyordu. TED على الأغلب ، لقد كانوا فقط يحاولون البقاء على قيد الحياة.
    Anne, bu 1967'de yapılmış. Herhalde şirket çoktan batmıştır. Open Subtitles أمي، لقد تم صناعة هذه اللعبة سنة 1967 على الأغلب سيكونون أغلقوا الشركة
    Bu sizin kendi şehrinizde de oluyor, muhtemelen henüz farkında değilsiniz. TED ويحدث في مدنكم المحلية أيضا ولكنكم على الأغلب لا تدركون ذلك
    Çünkü öncesinde hissettiklerimizi büyük ihtimal biliyorsundur. Open Subtitles لأن على الأغلب أنك عرفتِ حقيقة شعورنا قبل أن نعرفها نحن.
    Söylediği şey çok güçlü, belki de kitaptaki, En güçlü şey. Open Subtitles مايقال: أنه شرير قوي , على الأغلب أقوى الشياطين بهذا الكتاب
    Arthur gerçekten yaşadıysa, yüksek olasılıkla askeri bir liderdi, ama şatoda yaşayan bir kral Geoffrey'nin kraliyet tarihine Daha uygundu. TED إن عاش آرثر فعلًا، لكان على الأغلب سيصبح قائد جيش، لكن ملكًا محصورًا في قلعة ناسب تاريخ جيفري الملكي أكثر.
    Bunun muhtemel açıklaması beni hiç olduğum gibi görmemen olamaz mı? Open Subtitles أليس في الأغلب تفسير أنت لم تراني يوماً على طبيعتي ؟
    Çok fazla var. Bugün neredeyse herkesin mobil telefonu var. TED هذا كثير. على الأغلب فالجميع هنا لديهم هواتف نقالة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus