"الألمِ" - Traduction Arabe en Turc

• acıya
• Acı
• acıyı
• acıdan
• acının
• acıları

Bu Acı, sizin masanızda hissettiğim acıya kıyasla hiçbir şeydi.
وذلك الألمِ كَانَ لا شيءَ قَارنَ لكَمْ شَعرتُ على منضدتِكَ.

Canım kızım, acıya katlanmayı öğrenmen gerek.
ابنتي العزيزية يَجِبُ أَنْ تَتعلّمَي تَحَمُّل الألمِ

Sevgilin olması konusunda anlaşmıştık biliyorum ama bunu senin için yaptım, Acı duyma diye.
أَعْرفُ بأنّنا إتّفقنَا على أن يكون لك حبيب لَكنِّي فعَلتُ ذلك من أجلك لإنْقاذك من الألمِ

İnsanoğlu pek çok acıyı hafifletebilir.
البشر يُمْكِنُهم أَنْ يَتحمّلَوا الكثير مِنْ الألمِ.

Birileri bu acıyı anlayabilecek mi? Bu yanlızlığı?
أيستطيع أى شخص فهم هذا الألمِ,الألمِ الوحدة؟

acıdan payımızı alır ve ellerimizi kanla yıkarız.
نحن سَنَجْمعُ حقَّنا مِنْ الألمِ ونحن سَنَغْسلُ أيدينا في الدمِّ

Başka bir yaratığa verdiğiniz acının karşılığı olarak mı?
مُقابل بَعْض الألمِ ْستعطيه مخلوقاً آخراً؟

Kaslarımda sonradan oluşacak acıları hissedebiliyordum.
عضلاتي تتوعدني بألف وعد من وعودِ الألمِ القادم

- acıya hiç dayanıklı olamadım. - Hazırlık kurslarına gidiyor musun?
- أنا ما سَبَقَ أَنْ كُنْتُ كبيرَ حقيقيَ على الألمِ.

Tüm o acıya değer mi?
هَلْ كُلّ هذا الألمِ يساويه أنت؟

Bir acıya başka bir acıyla cevap veriyorsun.
تُعالجُ واحد مِنْ نوعِ الألمِ بآخرِ.

Taptaze, büyük çaplı bir acıya sebep oldu.
علبٌ مفتوحةٌ من الألمِ الطازجِ.

Ödül arttıkça, çekilen Acı seviyesi de artar.
بينما الحِصَص تَزدُاد، كذلك مستوى الألمِ.

Bence diğer hastalarınızdan daha fazla Acı çekiyorum.
أعتقد لَرُبَّمَا أَنا في الألمِ أكثر قليلاً مِنْ أغلب مرضاكَ.

Acı çekerek duygusal anlamda ilerleme sağlarız.
تَعْرفُ، في أغلب الأحيان خلال الألمِ نحن يُمْكِنُ أَنْ نُنجزَ نمو عاطفيَ.

bir yabancıyı kendinden birine dönüştürmek... sonra onu tekrar yabancılaştırmak... bu acıyı asla anlayamayacaksın.
أن تجعلي الغريب من أهلك وفي لحظة ترجعية غريب مرة أخري أنت لا يُمْكِنُكَ أبَداً فَهْم هذا الألمِ.

Yol açtığın acıyı düşünmeden çekip gidiyorsun.
تَركت الأمر بدون أن تقلق حول الألمِ الذي سبّبته

Böylesi bir acıyı anlayabileceğini sanmıyorum.
أنا لا أعتقد يُمْكِنُ أَنْ إفهمْ مثل هذا الألمِ.

Olaylara olan korkusu, gerçek acıdan daha kötü, Sean. Devam edelim.
خوفها مِنْ العملِ أسوأُ مِنْ الألمِ الفعليِ، شون.

Onunla, acıdan konuşma tarzınız.
كَمْ تَكلّمتَ معه حول الألمِ.

acının derinliklerinde Saklanmayı tercih ettim
مِنْ العُمقِ داخل الألمِ إخترتُ الإختِفاء

Yani, psikolojik acıları azaltmak için bir sürü kusur sanılan şeyleri düzelttik.
أَعْني، نُصحّحُ الكثير مِنْ العيوبِ المُتَخَيّلةِ لتَخفيف الألمِ النفسيِ.