Belediye yönetiminin olağanüstü çabaları sayesinde | Open Subtitles | نتيجة للجهود الإستثنائية لبعض زعمائنا المدنيين |
Bu olağanüstü boyut karbon nanotüpe eşsiz bir özellik veriyor. | Open Subtitles | هذه الأبعاد الإستثنائية تمنح أنابيب الكربون النانوية خصائصها الفريدة |
O,olağanüstü kuvvetli,hızlı,çevik ... mütevazi birisi. | Open Subtitles | إنه رجل بسيط وقادر بتلك القوة الإستثنائية وتلك السرعة وخفة الحركة |
Bu çocukların sıra dışı maceralarının başladığı gece Nana'nın pencereye havladığı geceydi. | Open Subtitles | ليلة المغامرات الإستثنائية لهؤلاء الأطفال قد قيلت من اجل البدء كان نانا ينبح على النافذة |
Eğer jüri, ortak karara varamazsa olağan üstü durumunuzu gelecek duruşmada kullanabilirsiniz. | Open Subtitles | إذا أخفقت هيئة المحلفين يمكنك إستخدام ظروفك الإستثنائية في المحاكمة القادمة |
Kurallar der ki, istisnai koşullarla karşılaşıldığında... kaptanı uyandırmamız gereklidir. | Open Subtitles | القواعد تقول : في ظل الظروف الإستثنائية يجب علينا إيقاظ الكابتن |
Ayrıca sıradışı yetenekler kullanıyorlar sıradışı durumlarla başedebilmek için günlük hayatta. | TED | أيضاً يستخدمون مهارات استثنائية للتعامل مع الحالات الإستثنائية في حياتهم اليومية |
Bu olağanüstü felaketler zinciri, gezegenimizi baştan sona bir heykeli yontar gibi şekillendirdi. Beşir Sözer, freelast, otomatikportakal, AlaZi, Navyblue Manrique, Dra7m, Shizof, cönk, sson, Puck: | Open Subtitles | هذه الأحداث الإستثنائية شكّلت كوكبنا من خلال سلسلة من الكوارث المدمرة. |
Bu olağanüstü yaratıkları görmek için bu son şansımız olabilir. | Open Subtitles | قد تكون هذه فرصتنا الأخيرة كي نشهد على وجود هذه المخلوقات الإستثنائية |
Tamam, bu olağanüstü sapık beylerin liginden mezun olmaya hazır olduğuma sizi nasıl ikna edebilirim? | Open Subtitles | حسناً، كيف أُقنعكِ بأنني جاهز للتخرّج من هذه الجامعة التي تحوي هذه المجموعة الإستثنائية من الناس المُحترمين المُنحرفين |
Bu olağanüstü görüntü bir yıldızın ölümünden başka bir şey değil. | Open Subtitles | لكن رؤيتها عن طريق الأشعة السينية يوضح التالي. تظهر هذه الصورة الإستثنائية |
Bu bölümde dinozorların olağanüstü hayatta kalma becerilerini inceleyeceğiz. | Open Subtitles | في تلك الحلقة، سـنستكشف مقدرة الديناصور الإستثنائية لأجل البقاء |
"Ama facia bu olağanüstü kadının yaşam gücünü azaltmadı." | Open Subtitles | لكنالمصيبةلم تُهبِطمنعزيمة. هذه المرأة الإستثنائية |
olağanüstü dişlerini kurbanlarına saplamakta kullanıyor ve muhtemelen bunu, başını yanlara sallayarak yapıyordu. | Open Subtitles | إستخدم أنيابه الإستثنائية في طعن ضحاياه، مع إحتمالية أنه كان يُمَّيل عنق الضحية يميناً ويساراً |
Fosiller, burada, tüm olağanüstü detaydarı ortaya çıkarmak için, özenle fazlalık kayalardan arındırılır. | Open Subtitles | هنا يتم بعناية إزالة الصخور الزائدة لإظهار الحفرية بتفاصيلها الإستثنائية |
Bak genç adam, olağanüstü eforundan sonra yorgunlukta ölüyor olmalısın. | Open Subtitles | حسنٌ، أنظر، لابد أنك مُنهك بعد جهودك الإستثنائية تلك |
Tattıktan dakikalar sonra bir dizi olağanüstü düş gördüm. | Open Subtitles | بعد دقيقة من تذوقه, إختبرت سلسلة من الأوهام الإستثنائية. |
Ancak burada sıra dışı bir bolluk, bir başka bolluğu yaratmıştır. | Open Subtitles | لكن هنا ، الغزارة الإستثنائية في شئ واحد قد أنتجت غزارة في شئ آخر. |
İki gün süren olağan dışı olayların ardından, bu sabah Başkan olağanüstü hâl ilan etti. | Open Subtitles | بعد يومين من هذه الأحداث الإستثنائية أصدر الرئيس قراراً بفرض نظام الطوارئ |
Senin, sana istisnai avantaj veren nörolojik farklılığın mevcut. | Open Subtitles | لديك.. فرق عصبي التي تمنح بعض الميزات الإستثنائية |
Bu sıradışı çocukların maceralarının başlayacağı gece... | Open Subtitles | ليلة المغامرات الإستثنائية لهؤلاء الأطفال قد قيلت من اجل البدء |