yapay zekânın evrimsel yolunu açan domino etkisi yaratan hareketi başlattık. | TED | نبدأ في حركة تأثير الدينامو التي تقطع الطريق التطوري للذكاء الإصطناعي |
Şimdi gördüğümüz her şey yapay zekânın evriminde anlık bir görüntüdür. | TED | كل الذي نراه الآن هي مجرد لقطة في تطوير الذكاء الإصطناعي. |
yapay zeka sistemi bir şeyleri yanlış anladığında problem olur. | TED | إنها مشكلة عندما يصنع نظام الذكاء الإصطناعي هذا أشياء خاطئة. |
2000 yılı aslında suni bir bin yıl sonu. | Open Subtitles | والعام 2000 فقط موعدهم النهائي الإصطناعي. |
Sonra sağda gösterilen sentetik deriyi tasarlamak için matematiksel dönüşüm yaptık | TED | بعدها نقوم بعمل تحويل حسابي لتصميم الجلد الإصطناعي كما هو موضح على اليمين |
Bunu konuştuk. Birleştiğimiz an yapay zekan diğer 12 istasyonu etkileyecek. | Open Subtitles | لقد ناقشنا هذا، حالما نلتحم، سيعدي ذكائك الإصطناعي الـ12 محطة الأخرى |
yapay zekâ farklı şekillerde ortaya çıkabilir. | TED | الذكاء الإصطناعي يمكن أن يتحول لطرق مختلفة. |
Gelecekteki yapay zekânın ne olacağını biz belirleriz. | TED | نحن نختار ماذا سيكون الذكاء الإصطناعي في المستقبل. |
yapay zekânın olabileceği her şeyin geniş oyun alanları vardır. | TED | هناك مجال واسع للعب في كل الأشياء الذي يستطيع ان يفعلها الذكاء الإصطناعي. |
Ve şimdi bu bize kaldı, bunu halletmek adına yapay zekanın sonuçlarından emin olmak için yerine koymamız gereken şey hepimiz için daha iyi olanlardır. | TED | و الموضوع يرجع إلينا الآن، من أجل معرفة ما نحن بحاجة لوضعه في المكان الصحيح للتأكد من أن نتائج الذكاء الإصطناعي ستكون الأفضل لنا جميعا. |
yapay zekâcılar der ki: "kutunun içindeki, programlanabilir bir bilgisayardır; "çünkü bir beyine eşdeğerdir ve ona veri girişi yaparsak, | TED | متخصصو الذكاء الإصطناعي قالوا: الشيء الذي في الصندوق هو كمبيوتر قابل للبرمجة لأن هذا مكافئ للدماغ, و سنعطيه بعض المدخلات |
Şimdi, mühendisliğin, yapay zekânın buna yaklaşımı kapının bütün özelliklerini tutan bir "kapı veritabanı" kurmaktır. | TED | الآن المنهج الهندسي لهذا, المنهج في الذكاء الإصطناعي لهذا هو أن تبني قاعدة بيانات للباب تحوي كل سمات الباب. |
İkinci görev? Kısacası şu; uzay artı yapay zekâ. | TED | باختصار، إنه الفضاء بالإضافة إلى الذكاء الإصطناعي. |
Ben bir bilgisayar uzmanıyım ve çalıştığım alan yapay zekâ. | TED | أنا عالمة حاسوب و المجال الذي أعمل به هو الذكاء الإصطناعي |
Bu nedenle yapay zekâ için soru şudur; bu tür bir zekâya önderlik eden angajman kuralları nelerdir ve takibi ki biz kendimizinkini yaratabilir miyiz? | TED | إذاً، السؤال عن الذكاء الإصطناعي يصبح ما هي قواعد الإندماج التي تؤدي لهذا النوع من الذكاء و طبعا، هل يمكننا أن نصنع الذكاء الخاص بنا؟ |
Ve yapay zeka terimi olan adı "Tekinsiz Vadi" olan çizgiyi işte sonunda aşabildik, | TED | و كان بمقدورنا العبور لهذا العصر, والذى يسمى بوادى العجائب و فقا لمصطلحات الذكاء الإصطناعي. |
Şimdi, insan zekası gerektiren görevleri otomatikleştirmek için yapay zeka tasarlıyoruz. | TED | والآن نصمم الذكاء الإصطناعي لأتمتتة المهام التي تتطلب الذكاء البشري. |
Arka planda çalışan bir yapay zeka programı, kullanıcıların ne demek istediğini anlamaya çalışır. | TED | برنامج الذكاء الإصطناعي يعمل في الخلفية ثم يحاول معرفة ما يحاول المستخدم قوله. |
...Bu da bizi suni tenefüssün ilk adımını gösterir. Evet. | Open Subtitles | الأمر الذي يقودنا إلى أبجديات التنفس الإصطناعي |
sentetik genom üretmek aklımıza ilk defa 1995 senesinde sıraladığımız 2. genom olan Mycoplasma genitalium üzerinde çalışırken geldi. | TED | أول أفكارنا حول الجينوم الإصطناعي جاءت عندما قمنا بسلسلة الجينوم الثاني عام 1995، وذلك من جرثومة ميكوبلازما التناسلية. |
Sizi günün 24 saati Uydu gözetimi altında tutuyoruz. | Open Subtitles | .. جعلناكم تحت مراقبة القمر الإصطناعي 24 ساعة في اليوم |
Bence de Likra spandeks'den yapılıyorlar. | Open Subtitles | أعتقد أنها مصنوعة من النسيج الإصطناعي |
İzci'lerde bulunan yapay zekadan farklı. | Open Subtitles | أنشطة تجعل الذكاء الإصطناعي يحكم الكشافة |