İsterseniz, adil olmak için, bunu, sonuçlanmamış dava ilan edebilirim. | Open Subtitles | ومن الإنصاف للإدعاء من الممكن أن أعلن أن المحاكمة ستـُعاد |
Ne Jeremy için ne de benim için adil değil. | Open Subtitles | وليس من الإنصاف لـ جيرمي وليس من العدل بالنسبة لي |
Peki onların bu durumu değiştirmeleri nasıl mümkün diye sormak adil olacaktır. | TED | ولذلك فمن الإنصاف أن نسأل، هل بإمكانهم تغيير هذا؟ |
Birisi karşılık vermek, bu, Adalet ve eşitlik anlayışıyla ilişkilendirilir. | TED | أحدها هو المعاملة بالمثل ويرتبط به حس العدل وحس الإنصاف. |
Doğruluğun, adaletin, fırsatın ne olduğunu biliyoruz. | TED | نحن نعرف كيف يبدو الإنصاف والعدالة والفرصة. |
Sayın yargıç, kuzeyli sayın vekilden ...bu davada saygılı ve adil olmasını istiyoruz. | Open Subtitles | النظام سيدى القاضى ، إننا نريد المحامى المبجل الذى أتى من الشمال أن يحصل على كل الإنصاف و العدل |
Bu yüzden hayır. Bu, çocuk yapmamayı seçenlere karşı adil davranma meselesi. Tamam mı? | Open Subtitles | لذا ، لا ، هذا حول الإنصاف للناس الذين لا أطفال لهم بالإختيار ، موافقه ؟ |
Ama mahkemede görev yapmak için seçildiğinize göre adil olması adına, görüşmede sizin bulunmayacağınızı varsayıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنك لن تكون بهذه المقابلات .. لمصلحة الإنصاف. |
Bu durumda, adil olması adına aynı şartlar uygulanacak. | Open Subtitles | لذا بنفس الشروط المٌُطبقة لمصلحة الإنصاف. |
adil olan bir şey yok. Futbol oyuncularının öğretmenler odasında kestirmeleri adil mi? | Open Subtitles | أمن الإنصاف أن يرقد لاعبو كرة القدم بغرفة المعلّمين؟ |
Tüm işin senin üzerinde olması adil değil. | Open Subtitles | ليس من الإنصاف أن يكون كلّ ذلك على عاتقكِ |
Ve sırf bu yüzden güvenlik yetkimi kaybetmem adil olmaz. | Open Subtitles | وليس من الإنصاف أن أفقد ترخيصي لهذا الغرض |
Hikayeyi yalnızca Clive'in tarafından dinlemen bence adil değil. | Open Subtitles | لا اعتقد انه من الإنصاف ان اسمع فقط جانب من قصه كلايف |
Belki de ilk Jay olmalı, malı o aldı. Daha adil olur. | Open Subtitles | ربما يجب على جاي أن يبدأ أولا لأنه هو من أحضرها, من باب الإنصاف فقط |
Onu tek başına aile reisi yapmak pek de adil değil. | Open Subtitles | لا اعتقد أنه من الإنصاف جعله العائل الوحيد |
Ben de, adil olarak üzerime düşeni yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | يجب عليّ من الإنصاف أن أحاول فعل ما بوسعي أيضاً |
Kısmen Adalet yüzünden kısmen adaletin her zaman kolay olmamasından. | TED | حسنًا، جزئيًا، إنه بسبب القصور الذاتي، وجزئيًا، لأن الإنصاف ليس دومًا سهلًا. |
Ama Adalet almaya değecek bir risk. Bu yüzden kendimize sormalıyız, bu riski nerede alabiliriz? | TED | لكن الإنصاف يستحق المخاطرة. لذلك علينا سؤال أنفسنا، أين يمكننا أخذ المخاطرة؟ |
Dana, dünyadan biraz Adalet... beklediğim için özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | دانا , أنا لن أعتذر لكي أترقب القليل من الإنصاف من العالم هذا كل شيء |
Çünkü adaletin son mili başka bir şey gerektiriyor. | TED | وهذا بسبب أن آخر ميل من الإنصاف يتطلب شيئًا آخر. |
Bu, Centre for Policing Equity'nin tam olarak yaptığı şey. | TED | هذا بالضبط هو ما يعمل عليه مركز الإنصاف في العمل الشرطي. |