Ve aileler ayrı kıtalarda yaşamazlar. | Open Subtitles | وليس من المفترض ان الاسر آن تعيش فى قارات منفصله. |
Çocukların sağ kalma oranı yüzde 90'lara varınca aileler küçülüyor. Orta Doğu'daki Arap ülkelerinin çoğu küçük ailelere doğru gidiyorlar. | TED | حتى وصلت الى نسبة بقاء 90% .. ومن ثم انخفضت ايضا اعداد الاسر وهنا الدول العربية في الشرق الاوسط تهبط الى هذا المستوى |
Herhalde bütün ailelerin ihtiyacı var. | Open Subtitles | و تقريبا كل الاسر الاوروبيه في تلك الحاله |
ailelerin sofraya birlikte oturmaları zaruridir. | Open Subtitles | مـن الضروري ان الاسر يشاركون الطعام مع بعضهم البعض |
Bunlar, esir kampında karşılaştığım sorulardı. | Open Subtitles | كل هذه الاسئلة واجهتها وانا في فترة الاسر |
Hiç kimsenin aklına bir zenci subayın... esir edilip böyle bir yere gönderileceği... sorusu gelmemişti. | Open Subtitles | لم يسأل احد ابدا عما يمكن ان يحدث إذا وقع ضابط ملون فى الاسر و ارسل لسجن حربى كهذا |
Ayda beş yüz dolar, orada geçirdiğin zaman da dahil... esaret altında... | Open Subtitles | هذه 500 دولار المتأخرة عندما كنت في الاسر |
Tüm kurbanların uyluklarında benzer yaralar var, ama bu ölüm anında mı esaret anında mı yapıldı bilmiyoruz. | Open Subtitles | كل الضحايا كان لديهن نوع متطابق من الكدمات على أفخاذهن لكننا لسنا متأكدين ان حصل ذلك خلال الاسر او القتل |
Artık böyle büyük aileler bulamıyorsunuz. | Open Subtitles | انك لا تجد هذه الاسر الكبيرة بعد الان |
Ancak Costello'nun ABD senatosuna yaptığı felaket tanıklıktan sonra diğer aileler onu zayıf bulmaya başladı. | Open Subtitles | (ولكن بعد كارثة (كوستيلو وشهادته في مجلس الشيوخ الامريكى الاسر الاخرى بدأت برؤيته ضعيف |
senede 20.000 ile 50.000 dolar arası kazanan, çalışan aileler, bu günlerde ulaşıma konuttan biraz daha fazla para harcıyorlar çünkü ''yeterli olana kadar sür'' fenomeni adı altında insanlar şehir merkezlerinden ve iş yerlerinden daha da uzaklaşmak durumunda kalıyorlar bu yüzden günde iki, üç, dört saat işten eve gelip gidiyorlar. | TED | الاسر العاملة, التي تعرف بانها تكسب ما بين 20000 و 50000 دولار سنوياٌ في امريكا الان قد ينفقون اكثر على النقل مما ينفقون على السكن,اكثر قليلاٌ, بسبب تلك الظاهرة الذي تسمى "سوَق حتى تتأهل, يبحثون عن بيوت أكثر وأكثر مسافة من مراكز المدن و اماكن اعمالهم, بحيث انهم مغلقون في هذا، في ما يصل إثنان، او ثلاث ساعات، او أربع ساعات يوميا في التنقل. |
Ev yapımı hediyeler, havalı ailelerin ne kadar muhteşem olduklarını gösterir. | Open Subtitles | الهداية المصنوعة في المنزل تظهر مدى روعة الاسر الرائعة |
Bu tamam, ailelerin keyfini bir gösteri? | Open Subtitles | هذا هو العرض الذى تستمع به كل الاسر حسنا؟ |
Yoksul ailelerin daha iyi bir gelecek inşa etmesine yardım edebiliriz. | TED | بامكاننا مساعدة الاسر الفقيرة لبناء مستقبل افضل . |
Mutlu ailelerin hayatlarına muhtemel müdahaleler. | Open Subtitles | تطفلات ممكنة على الاسر السعيدة |
Çok fazla baskı var. esir durumdayken üreyemem! | Open Subtitles | هذا الضغط كثيرا علي لا أستطيع التزاوج وأنا في الاسر |
Eğer küçük bir ihtimal esir düşme durumu olsa dahi, asla sağ ele geçirilmemeli. | Open Subtitles | اذا كان في خطر . ان يقع في الاسر , فلن يمكنه ابدا ان يخرج حيا |
Anı kitabı, "Özgürlüğe Giden Uzun Yol,"da o esirlik yılları boyunca hayatta kalmasının nedeninin onu esir eden kişiye bir insan olarak bakmaya karar vermesi olduğunu yazdı. | TED | في مذكراته," الطريق الطويل للحرية" كتب ان سبب نجاته خلال تلك السنين من الاسر انه قرر ان ينظر دائما الى مضطهده على انه انسان على انه انسان |
Anlıyorum gerçi, çünkü esaret altında yetişemezler. | Open Subtitles | أحصل عليه على الرغم من لأنهم لا يمكن أن تزدهر في الاسر. |
esaret altında en korkunç yaratıklar. | Open Subtitles | المخلوقات في الاسر أكثر إثارة للخوف. |
esaret altında bile meydan okuyorlar. | Open Subtitles | جرأه حتى في الاسر |