Başarısızlık fikri konusundan dolayı onlara neredeyse bunu hiç sergilemeyecektim. | TED | والتي لم اظهرها على الاطلاق بسبب الفكرة المنتشرة عن الفشل |
doğaçlama çalıyor ve hiç bir zaman daha öncekinin tamamen aynısını çalmıyor. Ve bence, yoğun yaratıcılığa çok güzel bir örnek bu. | TED | ويعزف من بنات افكاره وحده ولا يكرر اي معزوفة على الاطلاق وهذا يعتبر نوع من الابداع اللحظي واعتقد ان هذا مثال رائع |
Milyonlarca ve milyarlarca yıllarının neredeyse tamamında dünyada hiç bir yaşam formu yoktu. | TED | فعلى مدى ملايين وبلايين السنين لم يكن هناك حياة على الارض على الاطلاق |
Bu karoları Kesinlikle değiştirmeyeceğim. Ama resmin geri kalanını ortaya çıkaracağım. | TED | ولن أغير هذه المربعات على الاطلاق ولكني سوف أظهر باقي الصورة |
Dünya yüzüne gelmiş geçmiş en acımasuz katildi. | Open Subtitles | كان القاتل الأشد عدوانية الذي جاب كوكب الأرض على الاطلاق |
Onun oğlu olmak kolay değil Fredo. hiç kolay değil. | Open Subtitles | ليس سهلاً أن يكون المرء ابناً ليس سهلاً على الاطلاق |
Bu kadar saçmalık yeter, ve artık hiç eğlenceli değil. | Open Subtitles | ولكن هذا ببساطة ليس ممكنا ولاأجد هذا ممتعا على الاطلاق |
Böyle karanlık ve çirkin konuları hiç düşünmemeyi tercih ediyorum. | Open Subtitles | أفضا ألا أتحدث في تلك الأمور المطلمة البغيضة علي الاطلاق |
Çeşitli tuhaflıklar, dik dik bakmalar ve işe hiç gelmemeler doğaldır. | Open Subtitles | هناك العديد من الغرابة والتحديق والحماس الذي لا يظهر علي الاطلاق |
Beni affetmesi için bir sebep yok Hem de hiç yok | Open Subtitles | ليس هناك سبب يجبرها ان تغفر لي. اي سبب على الاطلاق. |
Sen spor salonuna bile hiç gitmiyor gibisin. Eskiden giderdim ama fazla kaslandım. | Open Subtitles | انت تبدو انك لا تذهب الى النادى الرياضى على الاطلاق لقد أعتدت الذهاب |
Bu hiç mantıklı gelmiyor. Hem de hiç mantıklı gelmiyor. | Open Subtitles | هذا لا معنى له هذا لا معنى له على الاطلاق |
Harbi konuş. Bana bakıp da hiç var olmamı istemediğin oldu mu? | Open Subtitles | صدقاً , عندما تنظر الي ّ هل لاتفكر على الاطلاق , مثل |
Harika biri. Kesinlikle şimdiye kadar çıktığım en iyi kız. | Open Subtitles | بلا شك هي أفضل فتاة أنا خرجت معها على الاطلاق |
Kesinlikle bir kafa değil. Dediğin gibi bir şey değil. | Open Subtitles | انه ليسَ راساً على الاطلاق هو لَيسَ مثل الذي قُلتِ |
Kesinlikle, ama elimden elenin en iyisini yapıyorum, bilirsin, etik olarak görevim... | Open Subtitles | على الاطلاق ولكن سأحاول بكل جهدي كما تعلم، من الناحية الأخلاقية، واجبي |
Ama burada gelmiş geçmiş en iyi çalışan kişiydi. | Open Subtitles | مع ذلك، خسرت أعظم موظف، عمل في متجر وجبات سريعة على الاطلاق. |
Ve en iyi haber ise cerrahların araştırma yapmamız gerektiğini bilmesidir. | TED | وأفضل الاخبار على الاطلاق أن الجراحين يعلمون اننا نحتاج لعمل البحوث. |
Uzay gemisi pilotu, fırlatma ve acil durum için bekleyen izleme ekibi ve meteoroloji başlamamız için izin verdi. | Open Subtitles | طيار الفضاء ، الاطلاق طاقم التتبع فى حالة الطوارئ وحتى رجل الطقس أعطانا الكلمة للذهاب |
Öte yandan, dış görünüşlerimize bakarsanız, bir tarafta şempanze, öte tarafta insan, şaşırtıcı derecede farklı görünüyorlar. hiçbir benzerlik yok. | TED | و حتى عند النظر الى التنوع السموي هذا شمبانزي, و هذا انسان انهما مختلفان بشكل كبير لا تشابه على الاطلاق |
- Bu hiç mantıklı değil. - ateş ettikten sonra paniklemiş olmalı. | Open Subtitles | هذا ليس منطقيا على الاطلاق ربما يكون قد هلع بعد اطلاق النار |
- Genelde çok kötü değildir. - İnişe ne kadar var? | Open Subtitles | انه ليس سىء على الاطلاق كم نبعد عن منصة االهبوط ؟ |