Hayır, organik pirinçte bile yabani ot ilacı kullanılır. | Open Subtitles | لا , حتى زراعة الرز العضوية يتم استخدامها لازالة الاعشاب الضارة |
Hacım, bu ot hatunu fena vurdu sanırım. | Open Subtitles | الرجل، الذي الاعشاب طرقت لها على التوالي على الحمار. |
Şimdi bitki toplayacağım Usta. | Open Subtitles | سيدي ، أنا ذاهب لقطف بعض الاعشاب الطبيّة |
Şehrin aşağısına ufak bir gezi ve bir deste bitki getirmek yetmeyecektir sanırım. | Open Subtitles | رحلة سريعة الى المدينة السفلى لجمع بعض الاعشاب ربما لن تفي بالغرض |
Yabani otları temizlemeye yetecek işgücü yok. | Open Subtitles | و ليس هناك وقت كافي لازالة الاعشاب الضارة باليد |
Ölüm sebebi şeytan çıkarma ayinlerinde çok kullanılan bitkiler değil. | Open Subtitles | انه لم يمت من الاعشاب الشائعة الاستخدام في طرد الارواح. |
Dün gece buradan geçerken bu kadar su yosunu gördüğümüzü hatırlamıyorum. | Open Subtitles | انا لا اتذكر كل هذه الاعشاب عندما اتينا الى هنا ليلة البارحة |
Aspirini olan var mı? Şifalı ot uzmanımın verdiği hapı dene. | Open Subtitles | هل لدى احدكم مهديئ خذ جرب هذا لقد اخذته من طبيب الاعشاب الخاص بي |
Yakınında ot olmamalı. Çimenle yabani ot yan yana yaşayamaz. otları kökünden söküp atmalısınız. | Open Subtitles | اقتلاع العشب الضار الذي لا يمكن أن يكون مع الاعشاب أمر مهم |
7 ot türü neredeyse 7 milyar insanı besliyor. | Open Subtitles | سبعة أنواع من الاعشاب تُطعم سبعة مليارات شخص تقريبا ً. |
Çinli bir doktora gittim, o da bana kaynat diye birkaç ot verdi. | Open Subtitles | لقد ذهبت إلى طبيب صيني، لقد أعطاني بعض الاعشاب كي أغليها. |
bitki çayı işi mi? Güney Amerika'da ne büyük olay. | Open Subtitles | تجارة شاى الاعشاب ذات مصدر ضخم فى أمريكا الجنوبية |
Bu takımın aynen o 11 bitki ve baharat gibi pürüzsüzce birbirine kenetlenmesini istiyorum. | Open Subtitles | الان نحن نحتاج أن يكون الفريق مترابطا تماما مثل هذه الاعشاب والتوابل |
bitki ile kurutulmuş et yapmak için kullanılmıştır muhtemelen. | Open Subtitles | على الارجح تم استخدامة لعمل اللحم بقشور الاعشاب |
Büyükannen çocuğun birine otları biçtirirdi. | Open Subtitles | نعم، جدتكَ كَانَ عِنْدَهُا صبي يجزُ الاعشاب |
Hekim Başı şifalı bitkiler bahçesinde. | Open Subtitles | . الطبيبة السماوية يجب ان تكون في منزل الاعشاب |
Selülit önleyicisi deniz yosunu elmas köpek tasması ve bir karaoke makinesi. | Open Subtitles | مستحضر من الاعشاب البحرية ، قلادة كلب من الماس والة كاريوكي |
Korkudan dehşete kapılmış olan halk Atilla'nın atının geçtiği yerde çim bitmediğini mırıldanıyordu. | Open Subtitles | السكان المذعورين نفخة هذه الاعشاب لن تنمو حيثما سلك حصان أتيلا. |
Taşlar, haplar, esrar, kadın pazarı ve pezevenkler... | Open Subtitles | الصخور, الحبوب, الاعشاب, التجمع, القواد والتقويد |
Hey. Duyduklarıma göre, ufak tıbbi otlarla ilgili konuşacağım adam senmişsin. | Open Subtitles | مرحبا كما سمعته ، انك الرجل الذي يمكن ان اتحدث معه عن كمية قليلة من الاعشاب |
Çimlerin arasında boş bir enjektör buldum. | Open Subtitles | وجدت محقنا اوتوماتيكيا مستعملاً بين الاعشاب. |
Ben Guru Saj. | Open Subtitles | أنا رجل الاعشاب |
Seni uyanık, otun yerini bulmuşsun. | Open Subtitles | انت احمق, لقد عثرت على الاعشاب المخدرة |
Peynirler, jambonlar sosisler, otlar, yeşillikler. | Open Subtitles | هذا الجبن و هذا اللحم و النقانق و الخضار و الاعشاب |