Bedeviler ve tanrılar. Sen ikisi de değilsin. Bu sözümü unutma. | Open Subtitles | البدو والآلهة ،وانت لست ايا منهما ولتأخذها نصيحة منى |
Burada, Bedeviler istedikleri yere gidip vururlar. | Open Subtitles | فى هذا المحيط يذهب البدو حيثما يريدون ويدقون عنق من يريدون |
M.Ö. 4,000'lerde Orta Asya'daki göçebe insanlar ilk kez onları evcilleştirmeyi öğrendi. | Open Subtitles | سنة 4000 قبل الميلاد، تعلّم البدو في وسط آسيا ترويضهم للمرة الأولى. |
görebileceğiniz en hareketli, en göçebe yer. | TED | معظم البدو والمناطق النائية ، حتى يمكنك العثور عليها |
Bedevi çadırlarını vuran şey apaçık bir Amerikan Seyir Füzesiydi. | Open Subtitles | كان جليًا أن صاروخ كروز أمريكي هو ماضرب مخيم البدو. |
Belki göçebeler su almaya gelirler. | Open Subtitles | . نعم ، ولكن بلا طعام ربما يأتي البدو لكي . يسقي جماعته |
Kuveyt'liler bağlı hayvanları ve insan sayılmayan Bedevileri bırakıp felaketten kaçmışlardı. | Open Subtitles | غادر الكويتيون من الكارثة وتركوا حيواناتهم مع البدو الذين لايعتبرونهم بشر |
Bedeviler yüzünden Türklerle karşı karşıya gelmeyeceksin. | Open Subtitles | لن تتسبى فى مواجهات مع تركيا بسبب البدو فهم يتنازعوا بين انفسهم |
3000 küsür yıl önce, Bedeviler tek hörgüçlü develeri evcilleştirdiler hecin devesi. | Open Subtitles | فقبل أكثر من ثلاثة آلاف عام نجح أسلاف البدو في ترويض الجمل وحيد السنام .. الجمل العربي |
Çöl insanı olabilirler ama Bedeviler bile kum denizinde fazla yaşayamazlar. | Open Subtitles | قد يكونون من أهل الصحراء لكن حتى البدو لا يتمكنون من العيش طويلا في هذا البحر من الرمال |
göçebe Moğollar, sert, güneşte kuruyan Byaslag dilimi için yak sütünü kullandı. | TED | استخدم المنغوليون البدو حليب بقر الياك لصنع قطع مجففة وصلبة من جبن بياسلاغ. |
Dünyanın son büyük göçebe insanlarıyla gerçekten omuz omuzasınız. | TED | ستتمكن من الوقوف كتفا بكتف مع آخر البدو الرحل |
Gezer vaziyet Bedevi stratejisi tek kurtuluş yolu haline geldi. | Open Subtitles | و أصبحت استراتيجية البدو في الترحال هي الحل الوحيد للبقاء |
Buranın tek sakinleri bu kalıntıları evi bilmiş bir avuç Bedevi kabilesiydi. | Open Subtitles | المقيمين فيها مجرد حفنة من البدو الرحل الذين اقامو بيوتهم بين الأطلال. |
Batıdan hiç kimse bir Bedevi'nin kalbini sizden daha iyi bilemez. | Open Subtitles | لا أحد في الغرب لا يعرف قلب البدو أفضل مما كنت. |
Yerliler, Arap göçebeler ve yerleşik Berberler büyük bir direnç gösterdiler. | Open Subtitles | السكان الأصليين، العرب الرُحل والبربر البدو المستقرين قاوموا بشراسة |
Bu göçebeler 5 haftada yemek bulup... yuva kurup yavru büyütmek zorundalar. | Open Subtitles | لدى هؤلاء البدو الآن فقط خمسة أسابيع للعثور على الغذاء وبناء الأعشاش و تنشئة الصغار |
göçebeler, çölün yuttuğu köyleri... kaybolan deve kervanlarını... ve çadırlarda canlı canlı yananları anlatıyor. | Open Subtitles | البدو اخبرو جميع القرى بالاجتياح الجمال تتدرب على الاختفاء والناس دفنوا احياء داخل خيامهم |
Madem ki Bedevileri yendik. Neden hala onları asıyoruz. | Open Subtitles | إن كنا قد هزمنا البدو فلما لا نزال نشنقهم؟ |
Bilgi ağımız, çölde gezen Bedevilerin gözlemlerine güvenmekten ibaret. | Open Subtitles | تفضل شبكاتنا المحلية الإعتماد على البدو الرحل |
Evet, ama bazı Bedouin'ler kamerasını çölün ortasında bulmuş. | Open Subtitles | نعم لكن بعض البدو وجدوا كامرته في مكان ما وسط لا شيء |
Merhametin, sığınağın ve kanunun olmadığı bir yer, Göçebelerin kıtasıydı. | Open Subtitles | حيث كانت هذه أرضا لا يحكمها قانون، ولا مأوى ولا رحمة صارت قارة من البدو الرُحل |
Sizinle ilgili bazı raporlar okudum. Bedevilerle el sıkışarak dost olabiliyormuşsunuz. | Open Subtitles | قرأت تقريراً عنك يفيد بأن لديك صداقات مع البعض من البدو |
İşte Mısır'dan döndük. Bedevilerden Broadway'e. | Open Subtitles | العودة من "مصر" من "البدو" إلى "برودواي" |