Bunların tamamı 89'da ekonomik durgunluktan hemen önce rapor edilmiş. | Open Subtitles | كل هذه القوارب تم التبليغ عن سرقتها في العام 89 |
Ayrıca kullanılan minibüs kaçırılmadan 6 saat önce çalıntı olarak rapor edilmiş. | Open Subtitles | والشاحنة التي تم استخدامها تم التبليغ بسرقتها ست ساعات قبل اطلاق النار |
Plakanın bu sokakta park etmiş bir arabadan çalındığı ihbar edilmiş. | Open Subtitles | لوحة التسجيل تمّ التبليغ عن سرقتها من سيارة مركونة بهذا الشارع |
Denizaltılar konumlarını ve hızlarını bildirmek için... "kullanırlar. | Open Subtitles | الغواصات تستعملها في التبليغ عن موقعها ومسارها وسرعتها.. |
Seçim arabası için cumartesi sabahı çalıntı ihbarı verilmiş. | Open Subtitles | سيارة الحملة تم التبليغ عنها بالسرقة صباح السبت |
Anlaşıldı. Şehir parkında başka bir patlama daha rapor edildi. Araç patlaması. | Open Subtitles | سمعت هذا، انفجار أخر تم التبليغ عنه من سيتي بارك، انفجار سيارة |
Bir arabanın yemek yediğimiz lokantanın parkından çalındığı rapor edildi. | Open Subtitles | تم التبليغ عن سيارة مسروقة من موقف السيارات في العشاء |
Tüm subayların kaptan köşküne rapor vermesi rica edildi, efendim. | Open Subtitles | كل الضباط عليهم التبليغ للمسئول الاعلى سيدي حسنا |
Yapamam. Olmadığını rapor etmem gerek. | Open Subtitles | لا استطيع فعل ذلك علي التبليغ عنه كـ مفقود |
Bak, eğer işimi yapamayacak bir durumda olduğumu düşünüyorsan bunu rapor etmek gibi bir görevin var. | Open Subtitles | انظرى, اذا كنتِ ظننتى أننى غير مناسب لأداء وظيفتى اذاً كان من واجبكِ التبليغ عنى |
Tehlikeli olabileceğine inandığım, lise çağındaki bir hastamı ihbar etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | احاول التبليغ عن مريض في المرحلة الثانوية الذي اعتقد انه خطير |
Kaçımız ihbar etmeyi düşündüğü bir şey gördü ve bunu yapmamaya karar verdi? | TED | كم شاهد العديد منا خطأ ما وهو يعتقد بوجوب التبليغ عنه لكنه لم يفعل؟ |
Aslında bu soru bir grup çalışana sorulduğunda %46'sı bir şey gördüğünü ama bunu ihbar etmemeye karar verdiğini söyledi. | TED | حقيقة عند طرح السؤال على موظفين قال 46 بالمائة منهم أنه شاهد شيئاً ما وقرر عدم التبليغ عن ذلك |
Bunu bildirmek zorundasın, ama oradaki varlığını nasıl açıklayacaksın? | Open Subtitles | عليكَ التبليغ عن ذلك , لكن كيف ستفسّر سبب وجودك في مكتبه ؟ |
Bu durumu bildirmek istemiyorum. Burada yerlilerle sorun yaşamak işime gelmez. | Open Subtitles | أنا لا أريد أن التبليغ لا اريد أي مشاكل مع السكان المحليين |
Kendisi bir kaçırılma ihbarı vermek istiyor. Güneş çarpması geçirdi ve kafası oldukça karışık durumda. | Open Subtitles | يريد التبليغ عن عملية اختطاف لكنّه أُصيب بضربة شمس و هو مشوّشٌ جدّاً |
Bu odada işlenen bir vaka raporu aldık. | Open Subtitles | تمّ التبليغ عن حادث في هذه الغرفة |
Bir şey yakaladık. 911'e az önce senin bulunduğun yoldan bir çalıntı araç bildirimi geldi. | Open Subtitles | حصلنا على شيئ تم التبليغ عن سيارة مسروقة قريبة منك |
Gerilla kuvvetlerinin, hükümet için ayrılan güvenli bölgenin yakınlarındaki topraklar için savaştığı sırada, bölgenin karşısında şiddetli isyan başladığı bildirildi. | Open Subtitles | تم التبليغ عن تفشي العنف في شتى أنحاء المنطقة حيث تتقاتل العصابات للسيطرة على الأراضي التي تقع خارج المناطق المؤمنة |
40 yaşında bir adamın kaybolduğu bildirilmiş üç gün sonra yaşlı bir adam olarak ölmüş. | Open Subtitles | رجل في الأربعين من عمره تمّ التبليغ عنه على أنّه مفقود مات بعد ثلاثة أيّام كرجلٍ مسّن |
Sizinle ilgili FBI'a bilgi veren eski bir arkadaş... | Open Subtitles | و صديق قديم اعتاد على التبليغ عنك لدى الإف بي آي |
Komşumun gürültücü papağanını şikayet edeceğim zaman vardı ya... Sonra istihareye yattım! | Open Subtitles | أتتذكّرين عندما أردتُ التبليغ عن الضجّة التي يصدرها ببّغاء جيراني، لكن أجّلتُها؟ |
Polisler onun için geldiyse bunu bildirmem gerekecek. | Open Subtitles | تعلمين، هذان الشرطيان هنا لأجله، أود التبليغ عن هذا |
Bunu polise bildirmeliyiz. | Open Subtitles | علينا التبليغ بهذا للشرطة |