Bana göre bu şeylere duyulan merak güçlü bir motivasyon kaynağı ama konu motivasyondan çok daha öte. | TED | وأعتقد أن الفضول حيال هذه الأشياء حافز قوي، لكن هناك ما هو أقوى من التحفيز هنا. |
Ama yinede motivasyon seviyem ölümünden öncesiyle aynıydı. | TED | و مع ذلك مستواي من التحفيز بقي لم يتغير قبل وفاته |
Bu yaklaşım içsel motivasyona dayanıyor daha çok. | TED | هو أسلوب مبني حول التحفيز الذاتي أكثر. |
Zihinsel uyarılma ve amaçlı bir program tanısal faaliyetlerini büyük ölçüde ilerletecektir. | Open Subtitles | التحفيز العقلي بالإضافة إلى جدول منظّم سوف يحفز لديك الإدراك بشكلٍ كبير |
"Oral temas, bir yandan bir uyarı vasıtası olarak kabul edilmekle birlikte. | Open Subtitles | الجنس عن طريق الفم، مادام مقبول كوسيلة من وسائل التحفيز |
teşvik ihtiyacı dışadönüklere özeldir. | TED | واحدة من الأشياء التي تميز المنفتحون هي أنهم يحتاجون التحفيز |
Buradakiler için... sanırım sunumu uyarıcı olduğu... kadar ilginç bulacaksınız. | Open Subtitles | لأولئك الذين هنا اعتقد بأنكم ستجدون إِهتماما بالتقديم بالإضافة إلى جديه التحفيز |
Mobilya topolojilerine dayandiriliyor, fakat bu tek motivasyon degil. | TED | وهذا ليس بنهاية التحفيز, إنها مصنوعة من الألمنيوم |
Onun öyle olmadığı, aslında bir motivasyon sistemi, bir arzulama sistemi olduğu ortaya çıktı. | TED | واتضح أنه لم يكن كذلك. هذا هو حقيقة نظام التحفيز ، نظام الحاجة. |
Ve sonunda motivasyon haline geleceği noktaya kadar giderek güçleniyor. | TED | وهنا بدأ التدفق يقوى أكثر فأكثر حتى إلى هذه النقطة والتي بدأت .. فعلاً عوامل التحفيز بالعمل |
Duygusal motivasyon problemi yaşabilirsiniz... | Open Subtitles | ربما يكون لدينا مشكلة مع التحفيز العاطفي |
motivasyon eksikliği beni üst düzey karşılayıcı yapmaktan alıkoydu. | Open Subtitles | نقص التحفيز هو ما منعني من أن أكون مُستقبل عظيم |
Yani özetle -- Bu motivasyon yöntemlerini büyük bir rekabet avantajı ile kullanan bir sürü şirket için olan yöntem. | TED | لذا، كخلاصة -- هذه هي الوصفة للمنظمات العاملة بنظام السرب باستعمال طرق التحفيز هذه لتحقيق أفضلية تنافسية كبيرة. |
Ufak bir motivasyona ihtiyacın vardı. | Open Subtitles | فأنت بحاجة إلى قليل من التحفيز |
Daha fazla motivasyona gerek var mı yahu! | Open Subtitles | الرجل لا يحتاج المزيد من التحفيز. |
Aşırı uyarılma, halüsinasyonlara neden olur parlak sanrılar görürler ve genellikle yoğun bir refah hissi belirir. | Open Subtitles | التحفيز الزائد يمكن ان يقنع بالهلوسه مشاهدات رائعه وفي اغلب الاحيان شعور غامر من الرفاه |
Aşırı uyarılma riskinden dolayı bir sıkıntınız oldu mu? | Open Subtitles | ولا مانع لديك من مواجهة خطر إفراط التحفيز ؟ |
Çoğunlukla, uyarı gözlerde başlar. | Open Subtitles | في كثير من الأحيان يبدأ التحفيز مع العين |
teşvik oranını düşürünce daha iyi hissettiğinin farkında olablirsin. | TED | بل ربما تدركون بأنكم تؤدون بشكل أفضل عندما تسنح لكم الفرص بخفض مستوى التحفيز |
Bir koşulsuz uyarıcı öğrenilmemiş, istemsiz, şarta bağlı olmayan bir tepki üretir. | Open Subtitles | حسنا، التحفيز غير المشروط هو شيء ينتج رد فعل غير مكتسب ولا ارادي |
Hastanın DBS elektotlarından birinin çok yakınında. | Open Subtitles | قريب جداً من إحدى أقطاب التحفيز الدماغي العميق |
Hepimizin bildiği gibi ailenin biyolojik ve sosyal teşviki özel yansımaya yol gösterir; | Open Subtitles | فكما نعلم جميعا, ان التحفيز الحيوي والإجتماعي للعائله يقود إلى إنعكاسات شخصيه, خارج إحتياجات الحزب |
İçe dönüklük daha çok sosyal Tetikleme gibi bir duruma nasıl tepki gösterdiğinizle ilgili. | TED | إن الانطوائية هي أقرب، إلى كيفية استجابتك للتحفيز، بما فيه التحفيز الإجتماعي. |
Ablam için yaptığım araştırma sırasında ileri seviye transkraniyal doğrudan akımla uyarma ile ilgili inanılmaz makalelere ulaştım. | Open Subtitles | البحث أن لقد كنت تفعل لأختي و قادني ل بعض الصحف لا يصدق على الجمجمة المتطرفة التحفيز الحالية المباشر. |
Hiçbir şey hatırlamıyor. Doktor etkili bir uyarıcının hafızasını canlandırabileceğini söyledi. | Open Subtitles | حسناً، تقول الطبيبة أنّ بعض التحفيز يمكن أن يهرول بالذكريات للعودة |
Bu simülasyon grafiklerle işlemektedir, ama bazı insanlar paranın satın aldıklarını motive edici bulur, düz rakamları değil. | TED | هذه محاكاة تستخدم الرسومات، ولكن يرى الآخرون التحفيز بما يشتريه المال ليس فحسب بمجرد أرقام. |
Düşünüyoruz ki elektrik stimülasyonu felç hastaları için en önemli tedavi sürecidir. | TED | التحفيز الكهربائي للنخاع الشوكي، نعتقد أنّها العلاج الأول من نوعه والفعّال للمشلولين. |
Genç Julia intellektüel teşviği başka bir yerde aradı. | Open Subtitles | التمست الشابة (جوليا) التحفيز الفكري في مكان آخر. |